Bilinmeyen Adam 3

101 16 19
                                    

Bölüm 23

"Nesin sen?".. Bunun cevabını burada mı vermeliyim cidden?"

"İçeri geçelim."

Duyduklarına inanamadı. Cesaretini takdir ediyordu ama onu kandıran ve bir insan bile olmadığını az önce öğrendiği bir adamı nasıl öylece evine çağırırdı?

Hilal eve girip kapıyı açık bırakmıştı. Azrail'den önce içeri daldı. Bunu bilmese de gerektiğinde onu koruyacak biri vardı. Ama öğreneceği zamanlar da gelecekti. Hem de en kısa sürede.

Onlar masanın başına geçtiğinde, o da -en uygun yer olmasa da- açık mutfağın bankosuna zıplayıp oturdu. Azrail tam önünde, arkası dönük şekilde oturuyordu. Hilal'le yüz yüzeydi ama aralarında bir masa, iki sandalye ve bir de sahtekar bir adam vardı. Oturduğu yerde bacaklarını sallayarak önündeki sahneyi izlemeye koyuldu.

"Her şeyden önce sana zarar verme niyetinde olmadığımı anlamanı istiyorum."

"İstesen de veremezsin zaten. Buna izin vermem." Bunları söylerken içten içe Azrail'in sözlerinde samimi olduğunu biliyordu. Yine de bir çeşit rakip olarak gördüğü adama karşı öfkesini canlı tutmak istiyordu.

Nihayet bir azrail olduğunu açıkladıktan sonra kız onu almaya gelip gelmediğini sormuştu. Böyle bir şeyi sorarkenki hevesi nasıl bir hayat yaşadığını bilmeyenler için komik; onun içinse üzücüydü.

"Karşında oturmuş sana insan olmadığımı söylüyorum. Az önce sen beni görebilirken başkalarının göremediğine tanık oldun. Bir azrailim dedim ve bunu tereddüt etmeden kabullendin. Bunun nedeni, senin de böyle varlıkların, olayların varlığından haberdar olman mı?"

Bu durumda bile hala kızın onu nasıl görebildiğiyle ilgili bilgi toplamaya çalışıyordu. Azrail, canlı tutmaya çalıştığı öfkesine bir hayat öpücüğü vermişti. Halbuki kızı önemsediğini düşünmüştü. "Gerçi bunun cevabını ben de merak ediyorum ama..." Kendisiyle çelişmeyi bir kenara bırakıp ilgisini yine onlara verdi. Ama o da Azrail gibi gelen cevaptan istediğini alamamıştı.

"İnsanlar azrailleri göremezler... Bir ruhu almak için gittiğim yerden geçerken gördüm seni. Sen de beni gördün. Gözlerimin içine baktın... Bu daha önce kimseye olmayan bir şeydi. Hiç kimseye. Asla olmayan bir şeydi. O yüzden uğradığım şoku anlatmam mümkün değil. Şaşkındım, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Seni kaybetmemek için takip ettim ve yaşadığın yere ulaştım. Yine de emin olmak için bulabildiğim herkese sordum ama böyle bir şey gerçekten de mümkün sayılmıyordu. Bunun üzerine seni araştırmam gerektiğine karar verdim. Çünkü bu emsali görülmemiş, muhteşem bir şeydi. Üstelik bunu yaşayan kişi de bizzat bendim. Yani neden peşinden geldiğimi anlıyorsun, değil mi?"

"Demek bu şekilde keşfettin Hilal'i? Doğru. Öyle bir durumda ben de aynı tepkiyi verirdim sanırım. Yani seni anlıyorum ama... Hayır, hayır! Seninle empati kuramam. Israr etme lütfen."

"Anlıyorum."

Kızın verdiği kısa ve öz tepki ağzını açık bıraktı. Olayın mağduru bile onu anladığını söylüyordu. Bu durumda kendine nasıl onun adına öfkelenme hakkı verebilirdi ki? Bu açıdan hayal kırıklığına uğrasa da, kızın böyle olağanüstü bir durumda sakin ve mantıklı kalabilmesi ona olan saygı ve ilgisini bir kat daha arttırmıştı.

"Seni affetme işini sonra düşüneceğim. Önce bana seni nasıl ve neden görebildiğime dair bir şey bulup bulamadığını söyle."

Henüz bir şey bulmuş olduğunu sanmıyordu ama yine de emin olmak adına ilgisini çeken bir soru oldu bu.

YAŞAMAK ÖLÜM GİBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin