Ertesi sabah yatağımdan saat birde, kapı zilimin dokuz sekizlik roman havası gibi ritmik bir şekilde çalmasıyla uyandım. Bu zil normalde bir kere basıldığında şu klasik 'zıır' sesi çıkaranlardandı. Ve ben bu zilde bu ritmi tutturabilecek tek kişiyi tanıyordum. Kapıyı açtım ve uykulu sesimle;
''Mert''
''Kemaaaaal.''
''Oğlum bir; ev adresimi nereden biliyorsun, iki; ne işin var bu saatte burada.''
''Bir adresi Nezahat sultandan aldım ikincisi İstemiyorsan gideriz hocam.'' Diye söylenerek içeri geçip koltuğa oturdu.
Bense açık kapının ağzında durmuş ona bakıyordum.
''GEÇSEYDİN!'' diye bağırdım arkasından.
''Çok özledin ya beni geldim işte.''
''Hadi lan ben bilmiyor muyum Aylin için geldiğini.''
-kalbimi kırıyorsun ama.
-''Başlatma kalbine, senlik kız lafını duydun ya damladın dimi.'' Hay ben onun her yerde geçen ismine.
''Gelmeyip te ne yapsaydım, çok sıkıldım İstanbul da aynı yüzleri görmekten, hem sen demez miydin 'daima ufkumuzu genişletmek lazım' diyen. Genişletmeye geldim bende.''
''Eee ben bilmez miyim malımı.''
''Ayıp oluyor ama bak istemiyorsan ver kızın numarasını ben giderim.'' Dedi ve ayaklandı.
''Otur lan şuraya şakadan anla, özledim oğlum senle takılmayı.''
''O zaman aç şu oyun konsolunu da hasret giderelim.''
''Dur ilk önce akşam için plan yapalım sonra seni ağlatırım peste.''
Sonrasında burada bulunan büyük bir otelin, yemek salonun da yer ayırttım ve Aylin'i aradım;
''Aylin merhaba nasılsın.''
''İyim Kemal sağ ol sen nasılsın.''
''İyiyim bende sağ ol. Bak sana ne diycem, İstanbul'dan arkadaşım geldi, akşam bir şeyler yemek için dışarı çıkacağız eğer bir planın yoksa ve bu güzel pazar gününü evde temizlik yaparak heba etmek istemiyorsan sende gel.'' küçük bir kahkaha atarak;
''Nereden biliyorsun temizlik günü olduğunu'' dedi.
''Klasik çalışan Türk kadını diyelim.''
''Baak sen! O halde eğer sizi rahatsız etmeyeceksem severek teklifine evet derim.''
''Rahatsızlık vereceğini düşünsek aramazdık ama değil mi?''
''Doğru, peki kaçta nerede?''
''Akşam sekiz de...''
Onu alabileceğimizi söylediysem de kendi gelebileceğini söyleyip otelin açık adresini istedi ve telefonu kapattık.
Biz oyuna dalmış beşinci maçımızı yaparken kapı çaldı, saat dörde geliyordu, Mert
''Birini mi bekliyorduk hocam.''
''Yok oğlum ya Ayşe teyzedir.''
''Ayşe teyze kim lan?''
''ikinci Nezahat Sultan.'' Dediğimde Mert ağzı beş karış açık kalmış bana bakıyordu. Ben kapıya açtığımda, Ayşe teyze her zaman ki gibi elinde tenceresiyle kolumun altından geçip içeri yönelmişti bile.
''Aaaaaa oğlum Kemal neden söylemedin arkadaşın olduğunu.'' Dedi elindekini mutfak tezgahına koyarak. Sonra koltukta oturan Mert'in yanına giderek, neredeyse aşağıya kadar düşmüş çenesini parmaklarıyla kapattı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANA DOĞRU
RomanceBaşına gelen şey onun için cezaların en saçması, en mantıksızıydı... Üniversiteye bile sırf dedesinin zorunlu koyduğu bölümü okumak için gitmişti ama şimdi ondan bunu meslek olarak yapması bekleniyordu... Hemde koskoca şirket başkanlığı dururken...