Kabul Günü!

52.6K 2.2K 77
                                    

Titreyen ellerini dirseklerimde hissettiğimde; dudaklarımı yavaşça dudaklarından ayırdım. Alnımı onun alnına dayayarak, sadece derinden gelen nefeslerimizin sesine kulak verdim. Ben az önce ne yapmıştım? Gerçekten onu öpmüş müydüm? Bunu yapmamın nedeninin; o güzel dudaklarından çıkan sözcükler olduğunu anladım. Biz bilmeden bunca zaman birbirimize karşı aynı şeyleri hissetmiştik. Bunu yeniden fark ettiğimde yavaşça geri doğru çekildim.

Damla kırmızının tonlarına bulanmış yüzünü, önüne eğmişti. Bu utanmış hali; onu tekrar öpme arzusu uyandırıyordu içimde. O kadar masum ve güzel görünüyordu ki yavaşça elimi çenesine doğru uzatıp gözlerini görebileceğim şekilde kaldırdım başını. Gözlerimiz birbirine değdiğinde yine onları benim gözlerimden mahrum edip aşağıya bakmaya devam etti.

''Damla yüzüme bak, söyleyeceklerimi gözlerimin içine bakarak dinlemeni istiyorum.''

Gözlerini birkaç saniye sonra yavaşça gözlerime çevirdiğin de hala kırmızı olan yüzünden ve o yeşil deniz gözlerinden aldığım cesaretle artık hissettiklerimi söyleyebileceğimi biliyordum;

''Benim senden farklı olduğumu mu düşünüyorsun? Ben daha önce yanımda ki kadını sadece beğendi diye bir adamın boğazına yapışmadım. Elini, omuzuna attı diye başka bir adamın kolunu kırmayı da aklımdan geçirmemişimdir. Ben içimde ki bu hislerin beni canavarlaştırdığını düşündükçe onlardan kurtulmak, yok olmalarını sağlamak için de senden kaçtım, görmezlikten gelmeye çalıştım. Ama ne yaparsam yapayım başaramadım. Bu gece o Bora denen adam benim yanımdan seni almış götürürken hayatımda ilk defa birini yok etmek istedim. Ama şimdi ona teşekkür borçlu olduğumu hissetmeye başladım. Ve son olarak şunu bil ki, senin küçücük bir öpücüğünün, içim de yaşattığı fırtınayı bana hiçbir kadının bedeni yaşatmadı be Yeşil Göz.''

Ben içimdekileri ona anlattığım da onun güzel gözlerinden yine yaşlar süzülmeye başlamıştı. Ben onun her ne olursa olsun ağladığını görmek istemiyordum. Elimi çenesinden yavaşça çekip, ellerimle yüzünü kavradım ve başparmaklarımla gözyaşlarını silmeye başladım.

''Pe..peki bunların anlamı ne?'' Dedi çatallaşmış sesiyle.

''İnan bende bilmiyorum ama bunları senle birlikte öğrenmek istiyorum.'' Dediğimde gözyaşları daha bir şiddetli akmaya başlamıştı ama neden? Tabi ki tek bir nedeni olabilirdi ve ben bundan ölesiye korksam da cevabını duymam gerektiğini biliyordum.

''Eğer sen istemiyor...''

''HAYIR! Be..ben sadece onları durduramıyorum.'' Dedi. Ah! şuan onu gerçekten öpmek istiyordum.

Yüzümü yavaşça yüzüne yaklaştırmaya başladığımda nefesini tutmuştu. Tam o güzel dudaklarını dudaklarımın üzerinde hissedecekken başını önüne eğip nefesini dışarı verdi. Eh Kemal böyle sabırsız olman niye 'damla bile kendini tamamlayınca damlar'... Evet kesinlikle doğruydu bu söz, biz duygularımızın yeni yeni farkına varırken bu kadar sabırsız davranmamam gerektiğini, onun bu hareketiyle anlamıştım. Ellerimi yüzünden çekip, başına küçücük bir öpücük kondurdum sonra başımı, eğdiği başının altına getirdim ve onun şaşkınca bakan gözlerine baktım. Başını kaldırmadan;

''Ne..ne yapıyorsun?''

''Tabi ki de sadece yüzüne bakmak istiyorum.'' Dediğim de ikimiz de gülmeye başladık.

''Sen hep böyle gül olur mu?''

''Sende bir daha hasta olma olur mu çünkü gerçekten o zaman kendime itiraf edemesem de be..ben korktum.''

''Eğer bana öyle çorbalar yapıp bakacaksan ben hastalanmaya razıyım.'' Dediğimde yüzü yine kızarmaya başlamıştı. Ve biz bu durumdan kurtulmalıydık çünkü biliyordum ki her onu böyle gördüğümde öpmek isteyecektim;

SANA DOĞRUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin