İzmit'in yolları taştan

73.4K 2.7K 246
                                    


Dedem konuşmaya son noktayı koymuştu. Ben gelmeden her şey hazırlanmıştı. Zavallı annemin yalvarmaları beni bir daha uzaklara göndermek istemediği için Kocaeli İzmit'te dedemin ahbabının özel lisesinde 1 ay sonra tarih öğretmeni olarak göreve başlayacaktım.

Neden bizim okullarımızdan birinde değil de bir başkasının okulunda öğretmen olmak zorundayım diye sorduğumda babam

''Çünkü kendi ayakların üzerinde durup her öğretmenin aldığı maaşı alacak ve ayrıcalıklı davranılmayacaksın. ''Dedi.

O zaman oraya yerleşmeme gerek yok Modadan İzmit neresi gider gelirim arabamla diyecek oldum ki. Bu sefer dedem

''Hayır kazandığın maaşınla geçineceksin orada sana kiralık bir daire ayarladık bile çok lüx bir yer bekleme maaşını almaya başladığında sen ödeyeceksin kiranı.'' Demez mi?

Son bir kurtuluş anneme baktım. Oda buna şükretmemi söyledi yoksa beni daha da uzak bir şehre göndereceklerini ancak bu kadar yakına yalvar yakar ayarlatabildiğinden bahsetti.

O akşam kafamı dağıtmam gerekiyordu. Merdoyu aradım. Üzerimi değişmek için yukarı çıktım. Beyaz tişört giyip üzerine blezır ceketimi giydim, altımdaki kotum gayet rahat ve iyi görünüyordu. Arabamın anahtarlarını alıp kimseye bir şey söylemeden çıktım.1 saat sonra Miskette buluştuk. Olanlardan kısaca bahsettim. Hayvan herif ben anlattıkça güldü. O güldükçe ben gerildim

''Fena mı oğlum takma bu kadar kafana. İzmit şuradan şurası... Hafta sonları gelirsin 5 günde sabret. Belki bir liseli bulursun lan.''

''Of saçma salak konuşma ben ne diyorum sen ne diyorsun. Ben nasıl geçinirim oğlum öğretmen maaşıyla. Böyle bir şey vardı neden alıştırdılar bu kadar rahata.''

''Git Musa reise sor ben anlamam.'' deyip bir kahkaha daha kopardı it herif.

Mert hala pis pis gülerken; ben bu arada karşı tarafta duran 1,70 boyundaki kırımızı etekli hatunla kesişmeye başlamıştım. Zenginliğin son bir ayını her anlamda iyi değerlendirmem gerekti sonuçta.

Kız yanıma yanaştı Mert 'hadi sana kolay gelsin hocam' diyerek uzaklaştı yanımızdan. Tabi o gece ondan sonraki gece ve diğer 15 gün benim için gerçekten kolay ve hızlı geçmişti. Her gece başka bir afet... Her gece başka bir mekan. Artık bunlara sadece hafta sonu ulaşabilmem çok kötü olacaktı. Babam bu olanların üstüne gelen mekan faturalarından kredi kartı ekstresinden bile şikayet edememişti. Sonuçta oda bir zamanlar benim durumuma düşmüştü. Anlayışlı olabiliyor bazen bizim peder bey.

Ağustos ayının son günüydü. O sabah koca yatağımdan yine dün gecenin etkisiyle şakaklarım zonklayarak kalkmıştım. Bugün İzmit'e gidecektim. Okullar on beş gün sonra açılacaktı. Okul müdürü bir hafta önce arayıp okullar açılmadan on beş gün öncesinden okula gelmemi ve oryantasyon eğitimine katılmamı istemişti. Benim için ciddi bir dönem başlamak üzereydi. Bavulumu hazırladım. Hızlı bir banyo yapıp tıraş oldum. Yine her zamanki gibi vazgeçemediğim kot pantolonlarımdan birini giyip üzerime gözlerimi belli edercesine mavi tişört ve siyah blezır ceketimi geçirdim. Aynada kendime son kez bakıp göz kırptım. Evin yüksek merdivenlerinden bavulumla birlikte aşağıya yemek odasına indim.

Annem, dedem ve babam yemek masasında oturuyorlardı. İçlerinden sadece zavallı annem üzgün görünüyordu. Benim için kocaman bir kahvaltı masası hazırlatmıştı. Krepler, pankekler, reçeller, börekler, taze sıkılmış meyve suları ve daha birçoğu masayı kaplıyordu. Annem bunların hepsinden yiyebileceğimi düşünüyor olamazdı değil mi? Hepsine selam verip annemin mis kokulu yanaklarından öperek babamın karşısında yerimi aldım. Annem krepin içine doldurmuş ne varsa

SANA DOĞRUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin