5

337 44 12
                                    

Son üç gündür aralıksız ryujini, minho ile yemek yemeye mecbur bıraktığım için ondan azar yiyordum. Ve yeji de bana onu bir fotoğraf için böyle ortaya attığım için kızıyordu.

Üstüne üstlük heeseung sürekli benimle göz göze gelmeye çalışıyor ve beni gördüğünde adımlarını bana yönlendiriyordu. Ancak her seferinde kaçıyor ya da çok meşgul olduğumu söyleyip gidiyordum. Yaptığım hataların daha alevleri yanarken konuşmak kötü olurdu. Belki seneye, bu konudan gülerek bahsedebilirdik.

Ve şu an yine bana doğru yaklaşan bedeni fark edip var gücümle koşarak uzaklaşıyorum oradan. Dışarıdan oldukça garip göründüğümün farkındayım. Fakat bırakıp geri döneceğini düşünmüştüm.

Arkamdan koşturacağını değil.

Nefeslerim kendini ele vermeye başladığı vakitten itibaren koşmayı bıraktım. Tamam karina artık kaderin ile baş başasın.

O da yanıma vardığında ellerini dizlerine koyarak biraz soluklandı. Bana bakarak konuştu derin nefesleri arasında. "Neden kaçıyorsun anlamıyorum."

"Spor olsun diye." Ciddi misin ya? Bu mu denir bahane olarak.

Verdiğim iç savaş beni yakıp yıkarken söylediklerine dikkat verdim istemsizce. Çünkü o konuşmaya başladığında, dünya duruyordu adeta. "Cidden garipsin. Her neyse konumuz farklı. Şu fotoğrafı soracaktım."

Hayat bazen sizi şaşırtırdı. Hiç olmadığı anda dileğiniz gerçekleşir ve peri masallarında yaşıyormuş gibi hissederdiniz. Tanrıya şuanın da öyle olması için dualar ettim. Ama beklediğim gibi asla iyiye gitmedi işler.

"Heeseung, ben cidden ne diyeceğimi bilmiyorum. Ama ben bir şey yapmadım. Sadece bir kaç gündür o fotoğraf kalksın diye uğraşıyordum fakat sen son anda görünce bittiğimi hissettim."

Tek nefeste söylediklerimin üzerine şaşkın gözlerle bana baktı. "Ben senin yaptığını düşünmemiştim zaten." Ciddi olamazsın bakışlarımı ona yollarken dudaklarını büzerek kafasını salladı.

"E o zaman neyi öğrenecektin?" Ellerini ceplerine attı ve giydiği new balance marka ayakkabıların üzerinde bir kaç kez parmak ucunda yükseldi. Daha sonra tek elini de ensesine atarak, "Kız kardeşim fotoğrafı görmüş. Botlarını nereden aldığını soruyor."

Koca bir yükün altından kalkmış gibi rahatladım. Bir dakika kız kardeş? Heeseung'un kız kardeşi olduğunu bilmiyordum.

"Şuan nereden aldığımı hatırlamıyorum. Eve gidince kutusunu bulursam mesaj atarım."

Anladığını belli ederek kafa salladı. "Görüşürüz o zaman." Ben de elimi salladığımda arkasını dönüp uzaklaştı.

Ben az önce ne yapmıştım? Heeseung ile düzgün bir şekilde konuşmuştum. Ve işleri batırmamıştım. Sanırım artık iletişim kurarken insan gibi davranmama şaşırmamam gerek.

Etrafıma baktığımda okula uzak kalan edebiyat binasına kadar geldiğimi fark ettim. Bıkkınca verdim nefesimi. Diğer binaların olduğu yere yürüyecek kadar hiç enerjim yoktu. Sürüklene sürüklene yürümeye başladım.

Şimdi yeji beni bulup bir ton azarlayacaktı. Sonra da ryujin kafama vurup lee minho'dan ne kadar nefret ettiğini söyleyecekti.

İmdat.

______________

Gecis bolumu gibi bir sey oldu. Bu arada gidisat nasil bilmek isterim.

love tonight, heerinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin