22

218 27 6
                                    

"Unnie! Günlerdir o odadan çıkmıyorsun, öldün mü?" Wonyoung'un kapıma vurarak söylediklerini kibarca cevapladım. "Yürü git başımdan!"

Bir katliamı andıran o gecenin ardından yemeden içmeden kesilmiştim. Canım hiç bir şey istemiyordu. Tüm gün yatağımın içinde ağlamaktan başka yaptığım tek şey tuvalete gitmekti.

Kapının sertçe açılması ile bakışlarımı oraya çevirdim. "Iy kokutmuşsun buraları." Diyerek burnunu tutan wonyoung'a yatağımın yanında duran peçete kutusunu fırlattım.

Siyah olan perdeyi ardına kadar açtığında gözlerime vuran ışık beni son derece rahatsız ederken o üzerimdeki yorganı çekmeye çalışıyordu.

"Rahat bırak beni." Söylenmelerime aldırış etmeden yorganı çekmeye devam etti. Zaten çok az var olan gücüm de gidince yorganı bırakmak zorunda kaldım.

"Karina hayatında ne dönüyor bilmiyorum ama benimkinden kötü olduğu belli. Her neyse kim ne yaptıysa umurunda olmamalı eğer gerçekten istediğini elde etmek istiyorsan lanet olası korkunla yüzleş."

Bu kızın benden küçük olması ve bana akıl vermesi ne kadar garip olsada haklıydı. Winter belkide benim en büyük korkumdu. Yapmam gereken onunla karşı karşıya gelmekti.

Heeseung ile değil, winter ile yüzleşmek daha mantıklı olabilirdi. Zaten yeterince batmıştım, daha fazla kaybedecek şeyim kalmamıştı.

Hızlıca yataktan fırlayıp banyoya koşturmaya başladım.

_

"Neredesin kaç gündür? Aramalarımıza cevap vermiyorsun gerçekten bir şey oldu sandım." Yeji endişeyle konuştuğunda ona hak verircesine kafamı salladım.

"Heeseung'a açıldım." Bu lafımı duyunca ikiside birden bana döndüğünde buruk bir gülümsemeden başka bir şey yapamamıştım. "Ne dedi?"

Diye soran ryujin'e bakıp o günü hafızamda canlandırdığımda gözlerimin yavaş yavaş sulanmaya başladığını hissettim. "Evin içinde winter vardı." dedim yutkunarak.

İkisinin de yüzü düşerken ortamı iyice bozan isim yaklaştı yanımıza. "Karina, biraz konuşabilir miyiz?" dedi kalın sesiyle.

Ona döndüm, beni ne kadar üzdüğünün farkında değildi. Oysaki acımı dışarı vursam, anlardı. Kafa sallayıp yanına ilerledim.

Genelde öğrencilerin takıldığı ağaçlık alana geldiğimizde armut koltuklara yerleştik. Bir kaç dakika sessizlik korundu. Aslında istemiyordum konuşmasını. Eğer beni kıracak bir şeyse sonsuza kadar susması daha iyi gelirdi bana.

"O gece." Deyip sustu. Araya girmek istedim. "Eğer gerçekten rahatsız olduysan şuan benimle bu konuşmayı yapmana gerek yoktu. Ben zaten senin istemediğini anlayınca uzaklaşırım." dedim ayağa kalkarken.

"Senden rahatsız olmuyorum." Diyerek durdurdu beni. Basit bir söz fakat benim için apayrı bir anlam taşıyor. "Her şeyi açıklamak için çağırdım seni."

Koltuğa geri oturmamı sağladı. "Winter ve seni doğru olmayan bir zamanda gördüm kusura bakma." diyerek eğdim başımı. Çünkü akıttığım göz yaşımı görmesini istemiyordum.

Çeneme bir el dokundu. Nazikçe başımı kaldırırken bana, dudaklarıma baktı. Karşısında ağladığımı görünce sildi. Gözyaşlarımı tek tek sildi ve saçlarımı düzeltti.

"Winter ve benim aramda hiç bir şey yok." Dedi emin bir şekilde. "Üzerindeki ceket senindi heeseung." dedim ve ondan uzaklaştım biraz. "O ceketin sahibi ben değil, jake."

_____

Evettt böyle bir yerde bölüm bitirmek istemezdim ama sizi biraz meraka düşürmek istedim.

Winjake olacakmı diye sorarsanız ficin zaten bitişine yaklaştık o yüzden detaylı bir winjake bölümü olmayacak.

Sizleri seviyorum. ♡

love tonight, heerinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin