love tonight, heerina

18

3 bölüm attım önceki bölümleri okuduğunuzdan emin olun!

"Naber?" dedi elindeki bardağı bana uzatırken. Yavaşça bardağı elinden aldım. Onu görmek şimdiden tüylerimi diken diken etmişti bile. "Heeseung ve ben konusunda yardım edeceğim, demiştin. Aklımda bir plan var."

Söyledikleri ile sertçe yutkunmuş ve ağlama isteğimi bastırmaya çalışmıştım. "Şimdi sen onların yanına gideceksin. Bir kaç dakika sonra da ben gelicem. Jake zaten gördüğün üzere sevgilisinin yanına gidiyor. Jay'i de bir şekilde uzaklaştır. Böylece heeseung ve ben yalnız kalabiliriz."

Deyip gülümsedi. Başımı yere indirip dolan gözlerimi saklamaya çalıştım. Heeseung benim için ilk ve sondu. Başka bir insana karşı böyle hisler beslemeyi asla düşünmedim. Onu ilk gördüğüm andan beri benim için 'arkadaş' kategorisine uyan biri değildi.

Her zaman gel gitli bir ilişkimiz olmuştu zaten. Beni hiç bir zaman çok yakınında tutmadı. Ya da uzağında. Biz sadece arada bir kaç cümle eden ve arkadaşları ortak olan iki kişiydik. Ne daha eksiği ne de daha fazlası.

Ama şimdi onu elimden almaya çalışan biri var ve benim tek yaptığım ona boyun eğmek. Hislerimi kabullendiğimi göstermek yerine onun benim yerimi almasına izin veriyorum. Benim yerime o mutlu hayatı yaşamasına yardım ediyorum.

Bunların hepsi kalbime bıçak saplarcasına acıtırken ben, sessizce yok oluyorum. Heeseung'un hayatından kendi isteğimle çıkıyorum. Ve bunu inkar edemeyecek kadar zayıf, güçsüzüm.

Kafa salladım yavaşça. Ardından adımlarımı heeseung ve jay'in olduğu tarafa yönlendirdim. Beni gördüklerinde el salladım yavaşça. Jay umursamadı, heeseung gülümsedi.

Ona bakmaya kıyamazken onu zevk için elde etmeye çalışan birine yardımcı oluyordum. "Nasılsınız?" dedim hafig çatallı çıkan sesim ile. Elimdeki birayı yudumladım. "Günün sapları olarak eğlenmeye çalışıyoruz." dedi jay omuz silkerek.

Winter'ın geldiğini görünce yapmam gerekeni hatırladım. Jay'i uzaklaştırıp onları yalnız bırakmak. Bunu yapmayı hiçbir yoldan istemiyordum. Heeseung gördüğü beden ile gülümsemesini soldurdu. Winter ise onun yanındaki yerini aldı.

"Ben gidiyorum. Bir anda ağırlaştı ortam." deyip yanımızdan ayrıldığında gülmemek için zor durdum. En azından benim tarafımda olan bir kişi vardı. Winter bana gitmemi işaret eden hareketler yapınca oradan uzaklaşmak için arkamı döndüm.

Heeseung, "Nereye gidiyorsun?" diye sorunca olduğum yerde put gibi kalmıştım. Tekrar onlara döndüğümde winter şimdiden öfkelenmiş gibi duruyordu. "Tuvalete." dedim bir çırpıda.

"Ben de geleyim, sana yerini gösteririm en azından." deyip yanıma gelen heeseung, o an kalbimi duymasın diye yalvarıyordum. Öfke püsküren winter'ı arkamızda bırakınca rahatladığımı hissettim.

Belkide o kadar da uzak değilizdir birbirimizden. Tuvalete varınca ona bir bakış attım. Boğazını temizledi. Fakat konuşamadı. Hyunjin kırık bacağıyla da olsa partiye gelmişti. Ve heeseung'a sesleniyordu. Üzgün bir ifade takındı. Elini sallayıp uzaklaştı yanımdan.

Ben de zaten ihtiyacımın olmadığı tuvaletin önünden ayrılıp salona gitmeye karar verdim. Koltukta oturan jay'i görünce en azından tanıdık var diye geçirdim içimden.
Tekli koltuğa oturup henüz bir yudum aldığım birayı içmeye karar verdim.

"Sende bir gariplik var." dedi yayıldığı koltukta yatar pozisyona geçerken. Tek kolunu kafasının altına koymuş ve bacaklarını uzanmıştı. "Nasıl bir gariplik?" dedim huysuzca.

"Aslında tek sen değil, heeseung ve sende bir gariplik var." dedi bu sefer. Gözlerimi şaşkınca açarken etrafa bakmaya başladım. "Bak şöyle söyleyeyim bu heeseung son bir kaç haftadır senden bahsedip duruyor. Hani bir özelliğin de yok anlamıyorum."

Sevinsemmi üzülsemmi karar veremedim bir türlü. "Winter da çocuğun peşini bırakmadı." dedi ardından. "Winter ile olan olay tam olarak nasıl? Eski olduklarını biliyorum ama çok bir bilgim yok." deyip biradan bir yudum daha aldım.

"Şuan kafam çok iyi. Sonra anlatırım belki." deyince ben de kurcalamayı bıraktım. Tekrar jay'e baktığımda gözlerini çoktan  kapatmıştı.

_________

30. bolumde final yapmayi planliyorum. daha fazla uzatmak bir zor olur benim icin.