15

233 38 13
                                    

Hayat bazen sizi olumsuz yönde de şaşırtır. Beni olumlu olarak pek şaşırtmış sayılmaz. Ama son olanlardan sonra gerçekten üstümde kara bir büyü olduğunu düşünmeye başladım.

Heeseung ile tam işler yoluna girmiş derken winter çıkageliyor ve ikisini tekrar birleştirmemi istiyor. Sonra aptal kafam buna 'olur' cevabını veriyor.

Keşke şuan yerin dibine girip orada yaşamaya başlasam. Bir şeyler yoluna girdi diyemiyorum hiçbir zaman. Her yerden gol yiyorum bir şekilde.

Winter'a olumlu cevabını verdikten sonra bana sarıldı ve gitti. Ben de derslerden sonra yastığıma sarılıp ağlamaya gittim.
Hayaller ve hayatlar derler ya, işte o benimkisi. Hayaller, heeseung'un kollarının arasında uykuya dalmak. Hayatlar, giselle'in dizinde ağlayıp uykuya dalmak.

Kendimi acındırmaya çalışmıyorum ama acınacak bir durumda olduğum apaçık ortada.

Ertesi sabah okula gitmemeyi daha iyi bir seçim bularak tüm günü evde geçirdim. Kafamı meşgul etsin diye stranger things 4. sezonu iki kere bitirdim. Bu benim için iyi bir şeydi. Pizza didiklerken dizi izlemek herkes için vazgeçilmezdir.

_

Saat sabahın dördü. Ve telefonum durmak bilmeden çalıyor. Daha gözlerimi tam açamadan karanlığın içinde telefonumu buldum. Ekrandaki ışık beni rahatsız etmesine karşın arayan isim tüylerimi diken diken etmişti.

Wonyoung arıyor...

Uzun süredir bahsi geçmeyen bu ismin şimdi beni araması gerçekten garipti. Ekranı kaydırıp aramayı açtım. "Alo?" dedim boğuk sesimle.

"Unnie! Seni ne kadar özledim bilemezsin." Telefonun ardından gelen yüksek ses ile sıçradım yatakta. Ardından daha düşük bir sesle devam etti. "Amerikadaki eğitimimi bitirdim. Üniversiteyi korede okuyacağım. Ama bir sorun var, uçağım şimdi indi ve beni almaya gelecek kimse yok. Sekiz yıldır kore'ye gelmiyorum ve farkettim ki her şey değişmiş."

Duyduklarımın ardından fırladım yataktan. Hemen ceketimi giyip odadan çıktım ve salondaki masadan giselle'in arabasının anahtarını aldım elime. "Bekle orda, geliyorum." deyip kapattım telefonu.

Wonyoung benim teyzemin kızı. Yani kuzenim. Fakat uzun bir süre önce amerikaya taşınmışlardı ve yaklaşık sekiz yıldır pek bir iletişimde bulunamamıştık. Şimdi bir anda böyle arayınca gerçekten şaşırdım ve mutlu oldum. Onu hava limanından alıp eve bıraktığım süreçte biraz sohbet ederdik.

_

"Karina!" Diye çağrışarak bana doğru koşan kıza gülümsedim. Ona büyük bir sarılma ile karşılık verdim. "Şuna bak boyu geçmiş beni. En son peri olucam diye ortalıkta geziyordun." dedim onu etrafında döndürerek.

Omzuma hafifçe vurdu ve güldü. "Hemen başladın çocukluğu açmaya. Bak seninkileri hiç söylemeyeyim." dedi. Yanındaki valizlerden ve çantalardan bir valizi aldım. Diğerlerini de o aldı.

Arabaya geldiğimizde konuştu, "Vaay araba da mı aldın?" Diyerek  inceledi. "Ev arkadaşımın. Kendisi ultra zengin olmasına rağmen benimle kira bölüşüyor." dedim bagaja eşyaları yerleştirirken.

İşi bitirince arabaya bindik ve hava limanından ayrıldık. "Nereye bırakayım seni? Hala aynı evde mi oturuyorsunuz?" ardı ardına sıraladığım sorular üstüne yüzü bir düştü gibi oldu. "Sorunda bu. Aileme moda tasarımı okumak istediğimi söyleyince pek olumlu karşılamadılar. Şuan aramız iyi değil, en azından barışana kadar kalacak bir yer bulmam gerek."

Diyerek montunun kollarına ellerine gizledi. Bizde kalabilir miydi? Açık ara bilmiyorum. Giselle pek bir şey demez ama zaten ev küçük olduğu için sorun yaşıyoruz, tekrar bir yer sıkıntısı yaşamak zor olur. Genede vicdanım onu aç açıkta bırakmaya tabiki el vermedi.

"Bizde kal, okula yakın rahat rahat gidip geliriz." Diyerek zaten gelmiş olduğumuz evin önüne park ettim. "Teşekkürler, karina." deyip yanağıma minik bir öpücük kondurdu ben de gülümseyip arabadan indim.

____

Şu sıralar gerçekten mental açıdan kötü günler geçiriyorum ve kitabın oy ve yorumları da beni üzüyor.

Genede okuyanlara teşekkür ederim ve büyük ihtimalle bundan sonra biraz aradan sonra tekrar bir kaç bölüm paylaşacağım.

Biliyorum çok fazla değişiklik yapıyorum, sizi seviyorum.

love tonight, heerinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin