12

273 36 10
                                    

"Heeseung harbi kahramansın." Jay'in dediklerine göz devirip önümdeki etten bir parça aldım.

Zar zor indikten sonra masaya oturduğumuzda heeseung, olayı komple yanlış anlatmıştı. Beni kurtarmış da ben kıymetini bilememişim bla bla bla.

"Yemekten sonra ne yapıyoruz?" Winter bu sohbetten yeterince rahatsız olduğunu belli ederek konuştu. Açıkçası onun hakkındaki görüşlerim az çok değişmeye başladı.

"Gece fırtına bekleniyor. Otelde mahsur kaldık diyebiliriz." Jake dudaklarını büzerek söylenince herkesin ufak da olsa morali bozulmuştu. Ufak bir şehir gezintisi güzel olabilirdi. Tabi benim için değil. Hayatımda asla ikinci kez heeseung'ın sırtına binmem.

"Birinin odasına çıkalım, lobiden kutu oyunu gibi bir şey bulur oynarız." Ryujin kendinden emin bir şekilde konuştu. "Fikir üretebiliyorsun ama konu tercihe gelince ossuruyorsun."

Minho bu sözleri aramızda ryujin'e söyleyebilecek tek yürekli kişiydi. "Ölmek mi istiyorsun?" Ryujin çatalı minho'ya doğrultuğunda, minho hızla jay'in arkasına saklandı.

Artık herkes onların bu kavgalarına alışmış gibi duruyordu. Sonuç olarak hepimiz birlikte ben, yeji ve ning'in odasında toplanmış, yerde bir daire oluşturmuştuk.

Lobiden gelen tek şey ise cam bira şişesiydi. "Bune zeki kardeşim?" Heeseung, jay'e sorarken jay omuz silkip ben ve jake'in arasına oturdu. "Oyun yokmuş. Ben de doğruluk mu cesaretlilik mi oynarız diye düşündüm."

"Çok güzel düşünmüşsün. Ortaokul ikide olsaydık güzel olurdu." diyerek somurttu ning. "Ne kaybediriz ki? Nostalji oluyoruz işte." Winter neşeyle söylediğinde ona ciddi misin bakışları atmadan zor durdum.

"Çeviriyorum." Şişe dönmeyi bitirdikten sonra soru kısmı ning'e, cevap kısmı ryujin'e gelmişti. Ning memnunca dikleşti.

"Doğruluk mu cesaretlilik mi?" dedi klasik soruyu sorarken. "Doğruluk." Ryujin hiç ikileme düşmeden cevap vermişti. "Minho'dan ne kadar nefret etsen de onu tatlı buluyorsun?"

Gelen soru ile ateşli bir başlangıca  adım atılmıştı. Etraftakiler garip sesler çıkarırken ryujin'i gördüm. Minho'ya kısa bir bakış attı. Aslında belliydi, göz göze geldikleri bir kaç saniye içinde itiraf edilmişti tüm duygular.

Ryujin kafasını hızla çevirip şişeyi eline aldı. "Böyle soru mu olur? Baştan." Kimseyi dinlemeden şişeyi çevirdiğinde bu sefer soran kişi winter, cevaplayan heeseung olmuştu.

Şuan buradan gitmek ve yok olmak istiyorum.

Winter klasik soruyu sordu ve heeseung umarım seçmez diye düşündüğüm şeyi seçti. Lanet olası doğruluğu. "Şuan bu dairenin içinde ilgini çeken birisi var mı?"

Winter eminim bu soruyu kendini yüceltmek için sormuştu. Başka bir amacı yoktu zaten. Heeseung, "Var." dediğinde kafamın içindeki bütün bombalar patlamış ve adeta bir felaket yaratmıştı.

Son umut kırıntılarım da toz olduğunda tek yapabildiğim durmaktı. Öylece durmak. "Heeseung'ın ex duyguları harlanıyor." Dedi jake sırıtarak.

Winter'a baktım. Gülümsüyordu. Utançtan kıpkırmızı olmuştu bile. Daha sonra heeseung'a baktım. Gülümsüyordu.

Deja vu. Dedim içimden. Winter ilk bir birlerine karşı hislerini bu oyunu oynarken açtıklarını söylemişti. Fakat kendimi alı koyamıyorum, benim ondan eksik kalan yanım ne? Neden o, ben değil? diye düşünmekten.

Belkide kurcalamamalıyım. Mutlu olmak isteyenlerin arasına girmemeliyim.

love tonight, heerinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin