4

358 45 6
                                    

Saçlarımı elime alıp hızlıca bir atkuyruğu yapıp bileğimdeki tokayı saçlarıma geçirdim. Soğuk olan hava ne kadar ensemi üşütse de dün banyo yapmamıştım ve yağlı saçlarımın görünmesini istemiyorum.

Anahtarı alıp çıkacağım sırada giselle yanıma geldi. "Sabah sabah nereye çıkıyorsun yat uyu." Gözlerini ovuşturarak söylediğinde güldüm.

"Yiyecek hiç bir şey yok. Dolap işlevsizlikten ölecek. Küçük bir alışveriş yapacağım." Dedikten sonra giselle de bildiğini belli ederek salladı kafasını.

"Bekle ben de geleyim." Onu onayladıktan sonra kapıda beklemeye başladım. Beş dakika sonra yanıma geldiğinde birlikte evden çıktık.

Market yakın olduğu için yürüyorduk. Marketin içerisine girdiğimizde yüzüme çarpan sıcak hava ile gülümsedim. Soğuk güzeldi ancak sabahları ekstra rüzgar olduğu için fazlasıyla üşütüyordu.

Reyonların arasında gezerken giselle süt, gevrek gibi şeyleri alarak sepete ekliyor ben de sepeti sürüyordum.

Abur cubur reyonuna geldiğimizde gördüğüm yüz ile kaşlarımı çattım. Geçen geceki partide bizi karşılayan ning, krakerleri inceliyordu. Sepeti bırakıp yanına gittim. Yanında krakerler ile ilgileniyormuş gibi yaparak başlattım konuşmayı.

"Ning, bir şey soracağım."

Kafasını şaşkınca bana çevirdiğinde, "sor." demişti kısaca.

"Geçen geceki parti, ben ve heeseung konuşurken fotoğrafımızı çeken kişiyi gördün mü?"

Kaşlarını kaldırmış ve yüzünü tedirgin bir ifadeye sokmuştu. Çattığım kaşlarım ile ona bakmayı sürdürürken gözlerini kaçırmaya çalıştı. Ellerini birbirine kenetleyerek cevap vermemeyi sürdürdü. Bu kız bir şey biliyordu.

"Eee?" dedim dikkatini çekebilmek için. "Aslında bakarsan aklımda bir kaç kişi var ama bu olaya karışmak istemiyorum. Jay ile konuşmanı tavsiye ederim." Omzuma dokunarak söylediklerinin ardından reyondan ayrıldı.

Sessizce lanet ettim ortalığa. Heeseung görmeden o kişiyi bulup sildirmem gerekiyor. Giselle sonunda elinde sallayarak getirdiği m&m'leri biraz ötemde duran sepete attı. Alışverişi tamamlayarak kasaya yöneldik.

Marketten çıktığımızda tekrar tüm sertliği ile yüzüme çarpan soğuk, baştan aşağı titrememi sağlamıştı. Bir anlığına sadece umursamamam gerektiğini düşündüm. Fakat iki saniye sonrası aklıma sıralanan korkunç senaryolar, bu işi en kısa sürede bitirmem gerektiğini söylüyordu.

Giselle, mimarlık okuduğu için okul içinde pek görüşmüyorduk. Genelde herkes kendi bölümünden oluşan arkadaş gruplarıyla takılırdı. Tabii tanıdığım herkes ile aynı bölümde değildim. Mesela yeji, gastronomi okuyordu. Kendi dilinde, mükkemmel bir aşçıydı. Ryujin ise, bilgisayar mühendisliğinde. O da kendi çapında mükkemmel olduğunu düşünüyor.

Ben ise, henüz daha tam olarak bilmediğim bir dilin; tarihini, şairlerini ve yazarlarını araştırıyordum. Normal edebiyat seçmemiştim çünkü orası, okul içerisinde en kuytu binaydı. Yani ortadaki kafelerden birisine gelmek için en az on beş dakika yürüyordunuz.

Giselle ve benim bugün boş günümüz olduğu için gün boyu evde anime izleyip, abur cubur yiyeyerek vakit öldürmekti planımız. Kapıyı açıp içeri girdikten sonra ilk olarak odama ilerledim.

Uzun kollu ince tişörtümün üzerine beyaz, bol bir kapşonlu geçirip komodindeki telefonumu elime aldım.

Yeji'den 18 cevapsız çağrı.

Bıkkınca soludum nefesimi. Büyük ihtimalle ne giyeceğine karar verememiştir. Hızlıca onu aradım, bir kaç saniye sonra açmıştı.

"Neden açmıyorsun? Yoksa senin için değerli değil miyim?" Göz devirdim. Tabi o bunu görememişti. Görseydi, iki saat söylenirdi. "Marketteydim, ne oldu?" dedim. "Sanırım şu fotoğrafı çekeni bulduk." Gözlerim hızla açılırken yağdırmaya başladım soruları. "Kimmiş? Nasıl buldunuz? Özür diledi mi? Silecek miymiş?"

"Bir dur." dedi yükselen sesi ile. "Bu sabah ning bana proje için yazmıştı. Ben de konuyu dolandırıp senin konuya getirdim. Tam bilmiyorum dedi ama veterinerlik bölümünden minho'nun yapmış olabileceğini söyledi. Yani o gece kendisini sizi çekerken görmüş."

"Anladım." dedim. Ardından aklıma gelen fikir ile yüzüne kapattım arkadaşımın. Bunun için benden hesap soracaktı fakat şuan daha acil işlerim var.

Rehberimde onun olduğuna eminim. Çünkü geçen sene yeni başlayanlar için olan gruplarda aynı takımdaydık. Bu nedenle onun numarasını almıştım. Hızlıca klavyede gezdirdim parmaklarımı.

karina:
O fotoğrafı sil.

minho:
Neden? Makyajın yamuk mu çıkmış?

karina:
boş yapma minho.
Ne istiyorsun söyle ben de yapayım. Uğraşmak istemiyorum.

minho:
P

eki o zaman. Şöyle diyeyim, ryujin ile bir yemek.

karina:
hayatta olmaz. Arkadaşımı satmam.

minho:
İyi. Fotoğraf sonsuza kadar kalsın orada.

karina:
sadece bir yemek.

minho:
sadece bir.

karina:
pekala. O fotoğrafı sil ve ben de günü ayarlayayım.

minho:
anlaştık.

Sıkıntılı bir nefes vererek ryujine ne diyeceğimi düşünüyordum. Bana çok kızacaktı. Genede bir yolunu bulurdum ikna etmek için. Tam telefonu bırakacakken gelen bildirim sesi ile tekrar elime aldım.

heeseung:
Karina, az önce itiraf sayfasında bir fotoğrafımızı gördüm. Fakat ikinci kez girdiğimde silinmişti. Bir bilgin var mı?

Lanet olsun.

love tonight, heerinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin