2-3 haftadır şehir dışındaydım.. Artık döndüm, iyi okumalar...
Ali Nazlı'ya doğru yaklaştı.. Seslenmek istedi ama sanki boğazı düğümlenmişti.. Omzuna dokunmak istedi ama tüm eklemleri kitlenmiş gibiydi.. En iyisinin karşısına dikilmek olduğunu düşündü ve titrek adımlarla Nazlı'nın önüne geçti.. Gözleri hala kapalıydı.. Ali bir süre onu izledi, uyuyan bir melek gibi görünüyordu.. Ali'nin verdiği ceketin içinde adeta bir karınca kadar ufalmıştı, yüzünde bu ceketi her giydiğinde oluşan o sıcak tebessüm ifadesi vardı.. Ali'ye en çok dokunan da buydu ya.. Buraya gelirken aklında söyleyeceklerini planlamıştı fakat Nazlı o kadar şirin ve masum gözüküyordu ki, kızamazdı ona.. Bağırıp çağıramazdı, esip gürleyemezdi.. Şu ana kadar da hiç sesini yükseltmemişti Ali, yükseltemezdi..
Tüm bu olanların gerçekleşmesi yaklaşık 20 saniye sürdü.. Ali ona hafif bir tebessümle bakarken Nazlı yavaşça gözlerini araladı.. Karşısında İstanbul manzarasını görmeyi beklerken Ali'yi görünce doğal olarak biraz afalladı.. Geriye doğru sendeledi.. Ali düşmesin diye hemen atılınca eski günlerdeki gibi burun burunaydılar.. Nefesleri birbirlerinin yüzüne değince ikisi de gözlerini kapattı.. Birbirlerine olan bütün kinleri, sinirleri her şey bir hareketle uçuvermişti.. Akıllarında kötü anılar yerini iyi anılara bırakmıştı ve ikisi de anın büyüsünün etkisindeydiler..
Ama çok üzgünüm ki her güzel şeyin maalesef bir sonu var.. Anın büyüsünden ilk çıkabilen Nazlı oldu.. Hemen kendini geri çekip ciddi bir ruh haline büründü.. Ali ise kendine her ne kadar kendine gelmek istemese de mecburen doğruldu ve o ciddi ruh haline geri büründü.. Ortam sessizdi.. Belki konuşmuyorlardı ama gözleri ile o iletişimi gayet iyi bir şekilde kurabiliyorlardı.. Ama tabi bu da yetmedi, ilk konuşan yine Nazlı oldu..
Nazlı; Ne işin var burda?
Ali; Yıllar sonra sana da merhaba Nazlı..
Nazlı; Ali sana bir soru sordum ne işin var burda?!
Ali o an sormak istedi bütün cevapsız soruları ama kilitlenmişti.. Sanki beyni o soruları o ağızdan çıkartmıyordu bilerek..
Nazlı; Bir cevabın yok galiba, tam da tahmin ettiğim gibi.. (Ali'ye doğru yaklaştı) Bir daha sakın karşıma çıkma.. Duydun mu beni? Sakın!
Nazlı bir hışımla arkasını dönüp çatıdan ayrıldı.. Ali ise arkasından sadece bakmakla yetindi.. Neden böyle sessiz kalmıştı? Yıllar sonra onu görmek çok ağır gelmişti.. Belki de o yüzden sadece susmakla yetindi..
Nazlı asansöre bindi, kimse yoktu.. Kendini daha fazla tutamayarak yavaşça yere bıraktı kendini.. Gözlerinden akan yaşlara yine engel olamamıştı.. Yaşadığı şeyler hiç hafif şeyler değildi ve yıllar geçmesine rağmen hala olayların şokunda ve üzüntüsündeydi.. Hep güçlü görünmüştü ayrılıktan sonra, ama o güçlü görünen kişiliğinin altında çökmüş birisi vardı ve bunu kimse fark etmemişti.. Asansörden indikten sonra hemen bir taksiye binip evin yolunu tuttu..
Ali ise çatıdan inip Açelya'nın yanına gitti..
Açelya; Ali ne oldu, ne konuştunuz?
Ali; Bir şey konuşmadık Açelya, sen şimdi bizi boşver.. Nazlı eve gitti sende git yalnız bırakma onu.. Ağır gelmiştir beni görmek, yanında ol olur mu?
Ali'nin Nazlı'yı düşünmesi Açelya'nın gözünden tabi ki de kaçmamıştı..
Açelya; Tamam ben gidiyorum o zaman..
Ali; Tamam gidince bana haber ver..
Açelya; Tamam, iyi geceler..
Ali; İyi geceler Açi..
Açelya da bir taksiye binip evin yolunu tuttu..
Nazlı eve varmıştı.. İlk işi soğuk bir duş almak oldu.. Ali'yi görmek gerçekten ağır gelmişti.. Duştan sonra ise pijamalarını giyip depresyon battaniyesini üstüne alıp yatağa geçti.. Yatağa girince aklına eskilerden güzel bir anı geldi..
FLASHBACK
Ali bir gün marketten eve dönünce Nazlı'yı salonda göremedi.. Yatak odasına gittiği zaman Nazlı'yı üstüne o meşhur depresyon battaniyesini çekmiş halde buldu.. Üstüne üstlük galiba Nazlı ağlıyordu..
Ali; Nazlım ne oldu? Niye ağlıyorsun?
Nazlı kafasını battaniyeden çıkarıp kızarmış gözleriyle Ali'ye aynen şunları söyledi..
Nazlı; Az önce bir film izledim.. Filmdeki kız esas erkek tarafından başka bir kadınla aldatılıyordu.. Çok ağrıma gitti Ali, kız çok masumdu..
Ali; Nazlım sadece bir film.. Gerçek değil ki, niye kafana taktın bu kadar anlamadım.. Hem sen gel bakayım buraya.. (Nazlı'nın yanına uzandı, kollarını beline doladı) Ben sana marketten ne aldım biliyor musun?
Nazlı; Yoksa?!
Ali; ÇİKOLATA!
Nazlı; ALİ HARİKASIN!
Ali; Yani şimdi mütevazi olamayacağım, öyleyimdir..
Nazlı; Mutfaktalar mı?!
Ali; Evet mutfaktalar ve seni bekliyorlar.. Bence daha fazla bekletme sevgili çikolatalarını..
Nazlı; Çok haklısın ben hemen gidiyorum.. (Kalkıp koşarak mutfağa gitti)
Nazlı çikolataya bayılırdı.. Ali her markete gittiğinde 5-6 tane alır eve öyle gelirdi.. Nazlı'yı çok seviyordu ve onu mutlu etmek için elinden geleni yapıyordu..
FLASHBACK BİTTİ
İstemsizce bir tebessüm oluştu yüzünde.. Canı da ayrıca yine çikolata çekmişti.. Hemen battaniyenin altından çıkıp Açelya'yı aradı ve gelirken birkaç paket çikolata almasını söyledi..
Evet tam 670 kelime.. Umarım beğenmişsinizdir.. Kendinize iyi bakın, hoşçakalın 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Mucizeydin Sen
Short StoryGeçmiş her zaman geçmişte mi kalır yoksa bir gün ansızın karşımıza çıkar mı? Yeni bölüm; Her gün