misafir

705 83 13
                                    

Zorlu otobüs yolculuğunun ardından eve varabilmiştim ama bir sorunum vardı. Kapının önünde evdekilere ait olmayan bir ayakkabı vardı. Abim yeni ayakkabı almış desem, abimin ayağı bu kadar büyük değil.

Okula tekrar dönemeyeceğim için zile bastım. Birkaç saniye beklememin ardından kapıyı Minho hyung açtı. Bacaklarımı kırmadan yere doğru eğilerek sol ayağımdaki ayakkabımın bağcığını çözecektim ki Minho hyung'un bana seslenmesiyle ona baktım.

"Dur, çözme bağcıklarını. Markete gideceksin."

Bu herif neden sürekli benim yerime karar veriyor?

"Bir çılgınlık yapıp kendin gidebilirsin." dedim ve eğildiğim yerden geri ayağa kalktım.

"Olmaz. Chan için hazırlık yapacağım." dedi ve birkaç saniye durdu. "Bir de evde misafir var. Davet etmemiştim ama." Gözlerini devirdi.

"Fark ettim."

"O zaman beni üzme ve markete git. Hem misafirimiz de seninle gelecek." dedikten sonra arkasını döndü ve bağırdı. "Hyunjin!"

Minho hyung'un, Hyunjin'i çok kibar bir şekilde çağırmasının üzerine kahverengi saçlı çocuk yanımıza gelmişti. Minho hyung bir ona bir de bana baktı ve konuşmaya başladı.

"Chan yaklaşık iki saat sonra gelecek bu yüzden hemen markete gidin ve geri dönün. Alacaklarınızı mesaj olarak atacağım."

"Önce üstümü değiştirsem?" Biz konuşurken Hyunjin'in gözleri ikimiz arasında mekik dokuyordu.

"Olmaz."

"İyi." dememle Hyunjin, Minho hyung'un yanından geçip tam karşımda durdu. Eğilip ayakkabısını giydikten sonra bana döndü.

"Merdivenlerden mi inelim yoksa asansöre mi binelim?" Tam sorduğu soruyu cevaplayacaktım ki araya Minho hyung girdi. "Hadi."

"Asansöre binelim." dedim Minho hyung'u görmezden gelerek. Hyunjin, aldığı cevap ile asansöre doğru ilerlemeye başladı. Ben de arkamı dönüp gidecekken omzuma değen Minho hyung ile beraber durdum.

"Ödemeyi öpücük ile yapacaksın sanırım?" dedi Minho hyung elindeki kartı bana uzatırken.

"Yapmadığım şey değil." Kurduğum cümleye karşı kaşlarını kaldırarak bana baktı. Diyecek başka bir şey olmadığı için uzattığı kartı alıp bir süredir asansörü bekleten Hyunjin'in yanına gittim ve beraber asansöre bindik.

"Minho'nun akıl sağlığından şüphe ediyorum." dedi Hyunjin asansörün tuşlarına basarken. "Önce bana 'Evime gelebilirsin' dedi, geldiğim zaman ise neden geldiğimi sordu."

"Biraz dengesiz birisidir." Buna başka ne diyebilirdim ki?

"Chan ödevleri topladı mı?" diyerek konuyu değiştirdi.

"Evet bugün topladı." dedim ve asansörden indim çünkü zemin kata gelmiştik.

"Ödev üzerinde oynama yaptın mı?" Beni takip etmeye başladı.

"Dört soruyu değiştirdim ama Bay Bang benim çözmediğimi anlar." dedikten sonra arkamda yürüyen Hyunjin ile birlikte otomatik kapıya doğru ilerlemiştik. Bizi gören gri otomatik kapı anında açılmıştı. Kapıdan geçmemizle dışarı çıkmamız bir olmuştu.

"Çantan dolu mu?" dedi Hyunjin çantamı işaret ederek.

"Hayır." Dedikten sonra soluma dönüp yürümeye başlamıştım.

"Alacaklarımızı çantanda taşıyalım öyleyse." Doğru, Minho hyung poşet vermemişti.

"Olur."

**

"İstediği toz şeker bitmiş." dedim elimle toz şekerlerin olduğu reyonu göstererek.

"Başka bir marka alsak sorun olur mu?"

"Benlik bir sorun yok ama Minho hyung için sorun olabilir." Sağ elimi çeneme sabitledim. "Başka bir markete gidip oradan mı alsak?"

Şekerlerden birini eline aldı ve bana gösterdi. "Bunu alalım bence."

Başımla onu onayladım ve elinden şekeri alarak kasaya doğru ilerledim. Daha fazla şey alacağımızı düşünüyordum ama toz şeker, pasta süsü ve iki tane içecek almıştık. Bunun için mi geldik biz?

Boş olan kasaya vardığımda elimdekileri bandın üzerine bıraktım. Hyunjin de yanıma gelerek ürünleri okutan kasiyere elinde tuttuğu içecekleri uzattı. Kasiyer onları da okuttuktan sonra bana döndü.

"15.942 won." Elimdeki kartı ona göstermemin üzerine bakışlarını benden çekip hemen önündeki yazar kasaya yönlendirdi.

"Temassız." dedim direkt. Başıyla beni onayladı ve birkaç tuşa bastıktan sonra yazar kasayı önüme doğru ittirdi. Kartı okuttuktan sonra bandın üzerinde duran pasta süslerini ve toz şekeri elime aldım ve yanımdaki Hyunjin'e baktım.

"Fişi alabilir miyim?" dedi Hyunjin. Kasiyerden fişi aldıktan sonra çoktandır elinde duran içeceklerle çıkışa doğru ilerledik. Marketten çıktığımızda sırtımdaki çantamı çıkarıp Hyunjin'e uzattım. Elindeki içecekleri yere koydu ve çantamı benden aldı.

"En sondaki fermuarı açabilir misin?" dememin üzerine kahverengi saçlı çocuk en sondaki fermuarı açtı. Önce elimdeki pasta süslerini çantama dikkatli bir şekilde yerleştirdim. Sonra Hyunjin'in yere koyduğu içeceklerden birini elime aldım ve çantanın kenarına koydum. Tekrar içeceklerin olduğu yere eğildim ve diğerini de aldım.

"Şunu sen elinde taşı." Elimde tuttuğum içeceği ona uzattım. Elinde çantamı taşıdığı için içeceği alamadı tabii. Bu yüzden önce fermuarı çekti ve çantamı iki kolundan geçirdi. Sonra elimdeki içeceği aldı.

"Sadece toz şekeri mi taşıyacaksın?"

"Evet." dedim ve beraber yürümeye başladık. Aslında onunla konuşmak istiyordum ama ne diyeceğimi bilmiyordum. Konuştuğumuz tek konu benim matematik ödevimdi.

Hyunjin hakkında bildiğim iki şey vardı: Birincisi abimin ile arkadaş olması, ikincisi ise çok kötü ders anlatması.

"Felix, köpeğe bak!" dedi sağ eliyle koluma dokunarak. Sol eli dolu olduğu için dirseğiyle tasma ile direğe bağlanmış köpeği işaret etti. "Gel sevelim."

Köpeğin yanına giderek önünde çömeldik. Hyunjin bir yandan köpeği seviyor, diğer yandan garip sesler çıkarıyordu. Ben de ikisini izliyordum.

"Sen sevmeyecek misin?" dedi bana doğru.

Seviyorum zaten ama uzaktan.

Hyunjin'in sorusunun ardından elimi köpeğin başına doğru uzattım. Elimi yaklaştırdıkça kafasını elime doğru kaldırıyordu ve bu da kafasını sevmemi engelliyordu.

"Korkuyor musun?" dedi ve elimi tutarak köpeğin kafasına bastırdı. Eli, elimin üzerindeyken köpeği seviyorduk.

"Hayır."

"O zaman ni-" Çalan telefonum ile sözü yarım kalmıştı. Elimi köpekten çekerek cebimdeki telefona uzandım. Arayan kimdi acaba?

Minho hyung'muş.

"Gitmemiz lazım." dedim Hyunjin'e doğru. Gözlerini, beni onaylayacak şekilde kırptı ve ayağa kalktı. Kalkmam için elini bana uzattı, uzattığı elini tutarak ayağa kalktım ve hızlı bir şekilde eve doğru yürümeye başladık.

*


homework // hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin