3 hafta

592 58 10
                                    

Yarısından fazlası içilmiş teneke kahve kutusunu karşımda oturan Changbin'e uzattım. Kutuyu sağ eline alarak yavaşça sağa sola doğru salladı. "Sözde kahvenin yarısını ben içecektim ama sanırım içemeyeceğim."

"Az diyorsan Jisung'un kahvesinden üstüne ekleyebiliriz." dedim yanımda oturan Jisung'un elindeki kahveyi işaret ederken.

"Gerek yok. Teşekkür ederim." dedi ve çimlerin üzerindeki kurabiye kabından bir tane kurabiye alarak ağzına attı. Sonra da elindeki kahveden bir yudum aldı.

"Fena değil. Sen mi yaptın?"

"Evet."

"Pek şekeri yok. Onun dışında görüntüsü güzel." dediği şeye kafamı salladım ve etrafa bakınmaya başladım. Bir yandan da yerdeki çimleri yoluyordum. Park çok kalabalıktı, bizim okuldaki öğrencilerin çoğu buradaydı.

Marketten çıkıp parka geldiğimizde kalabalıktan dolayı önce oturacak yer bulamamıştık. Belki tanıdığımız birini görür ve onun yanına oturabiliriz diye etrafı gezinmeye başlamıştık ki Changbin ve Jeongin'i görmüştük. Yanlarına giderek onlarla beraber oturmayı teklif etmiştik ve kabul etmişlerdi.

"Sen yemeyecek misin Jeongin?" dedi Jisung'un yanında oturan Seungmin. Etrafı incelemeyi bırakıp konuşan Seungmin'e döndüm.

"Hayır, yemeyeceğim. Teşekkür ederim." Seungmin, Jeongin'in dediğine başını salladı ve kahvesinden bir yudum aldı. Seungmin ve Jeongin'e bakmayı bırakıp yanımdaki Jisung'a döndüm. Kendi kendine konuşuyordu.

"Bacağımda karınca geziyor." Jisung pantolonunun üzerinde gezinen karıncaya bakıyordu. Birkaç saniye sonra pantolonunun üzerindeki karıncayı işaret parmağıyla çimlere düşürdü.

"Sen kurabiye yedin mi Jisung?" Jisung konuşmamla bana döndü.

"Seninle konuşmuyorum."

"Niye?" Soruma cevap vermeden göz temasımızı bozdu ve başka bir tarafa döndü. Tekrar bana baksın diye sağ ayağındaki ayakkabının bağcığını çözmüştüm ama bana bakmak yerine bağcığını tutan elimi itmişti.

"Felix, üzerine çimlerdeki örümceklerden birini fırlatmamı ister misin?" Hâlâ bana bakmıyordu.

"İstemem."

Örümcekler çok korkunç.

"Kim ister ki zaten?"

"Örümcek besleyen insanlar var. Belki onlar ister."

"Şimdi herkes beni dinlesin!" dedi yüksek sesle Changbin. "Yarın bir kızla randevuya çıkacağım. Nereye gitmeliyiz?" Geçen hafta da birisiyle randevuya çıkmışsın, kulak misafiri olduğum kızlar öyle dedi.

"Soap kafeye gidin." diye bir cevap verdi Seungmin.

"Oraya gittim." dedi ve gözlerini Jisung ve benim üzerime dikti. "Sizin bir öneriniz var mı?"

Jisung'a dönerek kısa bir bakış attım, "Maalesef yok."

Yoktu çünkü çok gezmiyorduk.

"Jeongin?" Changbin bu sefer Jeongin'e seslendi. Diş telli çocuk, Changbin'e anında cevap verdi, "Benim de bir fikrim yok."

"Sevgilinle nerelerde takılıyorsun?"

"Parkta takılıyoruz genellikle." dedi kaşının üstünü kaşırken.

"Biz de parka gidelim o zaman. Ben bildiğim tüm kafelere gittim çünkü."

"Bir daha git." dedi yanımdaki Jisung. 

"Katılıyorum." dedim ve Jisung'un omzunu sıktım.

***

"Buyur." Minho hyung hazırladığı rameni önüme koydu.

"Teşekkürler." dedim ve masanın kenarında duran çubuklara uzandım.

"Ödevlerinizi yapmadınız mı?" diye bir soru sordu Minho hyung bana. "Chan öyle anlattı. Çok üzgündü."

Bay Bang da abarttı bu ödev meselesini.

"Hayır, yaptık. Kendisi beğenmedi ödevleri." Sol elimdeki çubukla önümdeki rameni karıştırmaya başladım. "Ödevler yapıldı ama kopya çekilerek yapıldı. Bay Bang da ödevleri kabul etmedi, başka bir ödev verecek."

"Bu aralar fazla işim yok. Ödevi beraber yapabiliriz."

"Ödevimi Hyunjin ile beraber yapmayı düşünmüştüm." İyice karıştırdığım ramenimi çubuğuma dolayarak ağzıma attım.

"Ya işi varsa?"

"İşi varsa seninle yaparız." Birkaç saniye duraksadım. "Hyunjin'in numarasını verebilir misin?"

"Sende olması lazım." dedi ve bana baktı. Niye bende olması lazım?

Doğru, bende olması lazım. Hyunjin'in sorularımı çözmediği gün Minho hyung'a, "Hyunjin bana soruları mesaj yoluyla atacak." gibi bir şeyler söylemiştim. İyi de bunu niye unutmamış ki?

"İşim bitince numarasını sildim."

"Yemeğimizi bitirince bakalım numarasına." dedi ve ramenini yemeye devam etti.

**

"... Ayrıyeten soruları tahtada çözeceksiniz. Süreniz üç hafta." Bay Bang hem konuşuyor hem de yeni ödevlerimizi dağıtıyordu.

"Diğerinden daha kolay." dedim Jisung'un sırtına doğru. "Yapılır."

"Beraber yapmamıza gerek yok öyleyse."

Jisung'un kurduğu cümle üzerine ona döndüm ve kaşlarımı çattım. "Üç saniyede satıldık."

"Hayır, satılmadın. Kolay bir ödevi neden beraber yapalım?"

"Ben anladım anlayacağımı." dedim ve arkama yaslanarak kollarımı kavuşturdum.

"Tamam." dedi ve geri önüne döndü. Sanırım benimle uğraşmak istemiyordu.

Aklıma gelmişken, bugün Hyunjin'e mesaj atayım bari.

"Soracağınız herhangi bir şey var mı?" diye sordu sarı saçlı adam. "Ödevleri zamanında teslim edin."

"Ödevleri ben mi toplayayım Bay Bang?" Konuşan Jaemin'di. Bay Bang onu kafasıyla onayladı ve masasının üstündeki siyah çantasına yaklaşarak eşyalarını doldurmaya başladı.

"İyi dersler!" dedikten sonra çantasını eline alarak sınıftan çıktı.

*













homework // hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin