Murat kendini biraz toparladıktan sonra digerlerinin yanına geri dönmüştü. Ondan biraz kısa süre sonra Yavuz geldi. Elindeki suyu Efenin annesine verdikten sonra Melisanın yanına geçti. Melisa ağlamaktan yorulmuş gözlerle Yavuza bakıyordu. Yavuz yanında oturunca kafasını omzuna koydu. Zaman geçmek bilmiyordu.
Sonunda herkesin bekledigini şey olmuştu. Doktor yüzünde pek bir ifade olmadan odadan çıkmıştı. Herkes doktorun yanına koşar adımlarla geldi. "İyi mi oğlum? İyi olacak mı" Efenin annesi heyecanli bir şekilde doktora yaklaşıp sordu. Zaman durmuş gibi diğer herkesde bu cevabı bekliyordu.
"Durumu iyiye gidiyor. Kendine gelmesi 2;3 hafta süre bilir. Bunun sebebinin kafa travması olduğunu düşünüyorum."
"Vücudunda 4 kırık kemik ve çoklu organ ezilmesi, zarar görmeleri mevcut."
"Tek ihtiyacınız sabırlı olmak, beklemek ve hastanın yanında olmak." Efenin iyi olması haberinden sonra sonunda herkes derinden nefes almayı başarmıştı.
En azından Efenin şu an için durumunun iyi olması çok iyi bir haberdi. "Ben artık gideyim, umarım en kısa zamanda iyileşir Efe bey" İrem herkesle vedalaştıktan sonra gitti. İşe gitmesi gerekiyordu.
Herkes çok yorun ve bitmiş bir haldeydi. Yavuzun uzun süren ısrarlarından sonra Melisa eve gitmeyi kabul etmişti. Burada kalmanın daha fazla anlamı yoktu zaten. Efe gözlerini açar-açmaz hepsi haberdar edilecekti.
"Yavuz kendine çok dikkat et lütfen, sana da bir şey olursa kaldıramam" Melisanın gözlerinden okunuyordu ne kadar yorulduğu ve üzgün olduğu. "Merak etme güzelim, hep yanında olacağim" Yavuz Melisanin elinden tuttu ve arabaya binmesi için kapısını açtı.
***
"Efe'nin durumu nasıldı?" Cihan odaya daha yeni giren İreme sordu. İrem kapıyı kapadıktan sonra içeri geçti. "Durumu şimdilik iyi"
"İyi olmasina sevindim"
"Çok yoruldun sende istersen eve geçip dinlene bilirsin" Böyle bir teklif duymak İremi gerçekten şaşırtmıştı. Doğrusu İrem bu adamın bir kalbi olduğuna inanıyordu tabii yerini kaybetmediyse.
"Teşekkürler ama gerek yok. Yemek molası verdikten sonra devam ederim çalışmaya" İrem kendisi böyle bir cevap vermesine şaşırmıştı.
Cihan ayağa kalktı ve İremin yanına geldi. "Tamam birlikte yiyelim o zaman" İrem buna ne cevap verecegini bilmiyordu. Hiçbir tepki vermemişti. Sadece sessizce olanları izlemek istiyor gibiydi. Cihanın ardıyla lifte doğru yöneldi.
Cihanı anlamak mümkünsüz gibiydi. İrem her zaman olmasa bile onu anlamaya çalışıyordu.
Dün yaşanan olayları atlatmak İrem için zor olacaktı. Ne kadar kafası dağılsın diye işte kalsa bile o sahne gözlerinin önünden gitmek bilmiyordu.
"Dalgın gibisin" sessizliği Cihanın konuşması bölmüştü. Gerçekten de derin düşüncelere dalan İrem hemen olmasa bile tepki vermişti. "Ne? Bir şey mi dediniz?"
"Dalgınsın" diye tekrar etti Cihan. İrem derin bir nefes alarak "dün olan olay bir türlü gözümün önünden gitmiyor" dedi.
"Eve gitmek istememe sebebimde bu. Eve gidersem tüm gün bu olay beynimi mahv edecek."
Cihan ilk kez İreme bu kadar anlayışlı bakışlarla bakıyordu. "Dün olan olay gerçekten korkunçtu" hatta Cihan fazla beceremese bile İremi teselli etmeye çalışıyordu.
Şirketin hemen yanında olan fazla büyük olmayan şık kafeye geçtiler. Yemek boyu fazla bir şey konuşmadılar. İrem konuşacak çok fazla konu bula bilirdi ama nedense sessiz olmayı tercih etmişdi. Cihanda bu sessizliği bölmemeye kararlıydı. Yemekten sonra tekrar şirkete geçtiler.
![](https://img.wattpad.com/cover/303011044-288-k888732.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood(kan)
Misterio / SuspensoGördü.. O siyah ama içi buz gibi donduran ölümle bakan gözleri.. Asla görmedigi o gözlerde ölümü gördü. Ve bir daha asla unutamayacağı gözlerde....