YARININ SABAHI

26 18 9
                                    

İşte o ses.. (arabanın motor sesi). Evimden, annemden babamdan, kardeşimden, sevdiklerimden ve beni seven herkesten uzaklaşıyordum. Hepsi en güzel halleriyle gözlerimin önünden geçiyordu.
Bir sonraki durağa kadar hiç konuşmadım soru sormadım, ağlamadım, çırpınmadım, kaçmadım. İcimde bir şeyler bana engel oluyordu. Dışarıya baktım yollar, tabelalar, esnaflarla insanlar cok tanıdık. Araba birden durdu ve öne doğru sendeledim ayaklarım yere değmese de koltuğun ucunda iki elim bacaklarımın arasında oturma şeklimi hiç değiştirmeden öylece donuk bir halde etrafıma bakıyordum. Okulumun önünde durduğumuzu sonradan fark ettim. Kafamı, dışarıyı görebilecek kadar ileriye doğru uzattım. Handan öğretmenin, müdür Tayfun abinin ve rehberlik Sevgi ablanın bir arabadan indirilişini izledim. Dizleri yere değiyordu, feryat figan ağlayışlarını, korkularını, şakaklarına dayanan silahı, o silahın sesini, dağılan beyinlerini, etrafa saçılan kanlarını gördüm. Solan ve biten, artık nefes almayan 3 güzel insan gördüm. Bu özel eğitimli 5 adamın elleri hiç titremiyor sanki hiç hissetmiyor ve hiç yaşamıyorlardı. Onlar için rutin günlük önemsiz bir durumdu bu. Kendimi geri çektim kafamı yerden yukarıya kaldırdığımda bana doğru gelen Porsuk lakaplı yaralı yüzlü bu adam bana
"Hayatları biten insanlar hayatıma dokunmuyorlar bana kızmamalısın. Ben sadece ailen icin üzgünüm." dedi.

Onları orada öylece bıraktılar, birden beynimde şimşek çaktı; Peki ya polis? Evet polis var gözlerimden ışıklar çıktı umutlandım. Okul ve bahçe kameralar ile doluydu yakalanacaklar ve ben aileme geri dönecektim diye düşündüm gülümsedim. Araba calıştı ve arkadan gelen polis ekibini gördüm. İşte buraya kadar, dişlerim görülecek şekilde güldüm.
Ancak gülüşüm uzun sürmedi. Gelen ekip o güzel insanları alıp kendi arabalarına bindirdiler bahçeyi özel olduğunu düşündüğüm cihazlarla takip ederek temizlediler okulun kapısını açan temizlik görevlisi Hamdi abi kamera kayıtlarını soran polislerden birine yolu gösterdi. Sadece onları izledim ve sitem dolu bir tebessümle önüme geri döndüm.
Arabaya bindiler ve hiçbir sey olmamış gibi yola devam ettik. Kendi aralarında da konuşmuyorlardı. Bu adamların her bir zerresine uzun ve dikkatlice baktım onları detaylıca inceledim. Her hareketlerine karşılık gelen kendilerine has mimikleri ve takip eden ikinci bi hareketleri daha vardı. Yol boyunca ellerime bakarak şahit olduğum her şeyi düşündüm. Ailemi, Handan ve Sevgi ablayı, Tayfun abiyi... Bu durumun nedenini düşündüm.

Uzun bir yolculuk sonrası daha önce hiç görmediğim kadar büyük ve gösterişli bir yere geldik. Bu yolun sonunda hiç ışık olmayan bir odaya yönlendirdiler beni. Hiç ışık yok... Olabildiğince karanlık olabildiğince zifiriydi. İçeriye 2 kadın 2 erkek olmak üzere 4 kisi daha geldi. Duyduğum kadarıyla isimleri Sara, Deniz, Cengiz ve Kenandı. Sandalyeye oturmami soylediler.
Matematik, fizik, kimya, tıp, çizim, tasarim ve makina yapımı gibi adına test dedikleri birkaç işlem ile zekamı ölçtüler. Soruları basitti cevapladım ve bitti. Günün sonunda evime döneceğimi hayal ederken artık evimin burası olacağını tahmin bile edemezdim.

Kenan, sanırım patron oydu. Gözlerinde hırs dudaklarında ise iğrenç bir tebessümle önce birbirlerine daha sonra da bana baktılar. Sara elindeki dosyayı karıştırarak
"Merhaba küçük bey, artık evin burası artık ailen biziz artık seninle ilgili her sey bizim işimiz. Buraya gelene kadar gördüğün herşey için çok üzgünüm. Ailen şuan iyi ve sen kısa zamanda onlarla görüşeceksin hiç merak etme. Sen burada bizimleyken ihtiyacın olan her şeyin en iyisine sahip olacaksın sana tüm olanakları sağlayacağız sen yeter ki uslu bir bey efendi ol.." dedi.
Sırtını duvara yaslayan Deniz ise ciddi bir sekilde kendini doğrultup sandalyeye yaklaşarak boyuma eğildi ve konuşmaya başladı.
"Yarın itibari ile eğitimlere başlıyoruz. Fiziksel ve zihinsel tüm eğitim hayatından ben sorumluyum ve sen zekân kadar güçlü olmalısın. Çünkü ufaklık, yeterince acımasız insanla karşılaşmamış herkes kendini çok güçlü zanneder. Sen zannedenlerden olmayacaksın..."

Benim AdımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin