Gözlerimi açtığımda saat henüz yedi buçuktu. Günler, haftalar belki de aylar sonra ilk kez erken bir saatte çok dinç bir şekilde uyanmıştım. Kendime bir kahve yapıp balkona geçtim. Huzurlu, mutlu, sakin hissediyordum.
Bir titreşimle elimi cebime attım telefonum çalıyordu. Arayan Deniz'di ama hiç konuşmak istemiyordum o nedenle açmadım. Üst üste aramaya başlamıştı. Önemli bir şey olabileceğini düşünsem de açmak gelmiyordu içimden, sessize almayı tercih etmiştim. Arayan, mesaj atan olursa görmek istemediğim için ekranı da tersine çevirdim. Sandalyeye oturup gözlerimi kapattım ve küçük bir tebessümle kafamı geriye attım. Kahvemi yudumlamak üzereyken Barlas
"Doruk Aras!" diye bağırarak balkona girdi. Anın şaşkınlığıyla kahvemi hem elime hem de yere dökmüştüm. Ne olduğunu bile soramadan konuşmaya başladı.
"Seni arıyorlarmış? Neden açmıyorsun lan telefonunu? Adamlar üst üste arıyolarmış seni. Deniz aradı çok acil gitmen lazım. Ben de geleceğim yürü yürü yürü." dedi ve beni itmeye başladı.
"Konuşmak istemediğim için açmadım. Hiçbir yere gitmiyorum." dedim. Barlas öfkeli bir şekilde bana döndü.
"Cins misin oğlum sen? Ögrenmen gereken bir şey var ki çağırıyorlar seni." dedi.
"Bak kardeşim herhangi bir şey bilmek, öğrenmek ya da konuşmak istemiyorum. Çok önemli ise sana söylesinler sen de bana söylersin." dedim. Barlas daha çok sinirlenmişti, ben de onu ve bu tepkilerini anlamaya çalısıyordum. Birkaç metre gidip geri döndü
"Bana söylediler zaten oğlum. Senin gelmen lazım acil çıkmamız lazım anlamıyor musun?" dedi.
"Anlamıyorum ama madem sana söylemişler, sen de bana söyle konu neymiş öğreneyim."
Barlas elindeki ceketi yere hışımla attı.
"Bebek seninmiş kodumun gerizekalısı."
"Ne bebeği oğlum ne diyorsun?"
"Asya, oğlum Asya'nın doğurdu- aman zorla doğurttuğun bebek seninmiş."
Şok içerisinde
"Ne diyorsun oğlum sen? Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?!" diye yakasına yapıştım. Barlas inanılmaz sinilenmişti farkındaydım. Ellerimi tutup beni geriye doğru itti. Suratıma attığı yumrukla kendime geldim.
"Hemen gidiyoruz bebeği almamız lazım" dedi.
Kalbimde ritim bozulmuştu nefes alıp vermem değişti heyecandan ayakta duramıyordum. Diğer yandan ihtimal olabilir mi diye düşünüyordum. Ekin'le konuşup çıktık hemen. Elim ayağım titrediği için arabayı Barlas kullanıyordu. Şirketin kapısında bizi Sara karşıladı. Içeri girdik ve 12. Kata indik. Cengiz, Deniz, Sara, Barlas ve ben.. Hepimiz oradaydık.
"Neler oluyor biri bana acil anlatabilir mi?" diye cümlemi daha tamamlamadan içeriye elimde dosyayla, sinirden gözlerinden öfke fışkıran Deniz geldi ve suratıma sağlam bi yumruk attı. Bulunduğum yerde sendeledim. Kendimi daha doğrultmadan bi yandan konuşuyor bi yandan Allah ne verdiyse geçiriyordu.
"O amk koduğumun telefonunu keyfine göre aç keyfine göre kapat diye sana verdiğimizi kim söyledi, bu bir!" Deyip fenasından bir yumruk geçirmişti yüzüme.
"Konuyla ilgilenmediğini düşünüyordum ama bakıyorum da baya ilgilisin, bu iki." Dedi ve daha ilkini atlatamamış olduğum yumruğun ikincisini attı.
"Kendimi doğrulttum ve onu sakinleştirmeye çalıştım.
"Haklısın Deniz gerçekten eşeklik ettim, şimdi lütfen biri bana burada neler olduğunu anlatabilir mi?"
Sara konuya girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Adım
Action"Bana sonradan pişman olacağınız şeyler yapmayın. Çünkü ben affedecek kadar iyi biri değilim..."