Büyük hesaplarım vardı, büyük hesaplaşmalarım. Hâlâ açık vermesini beklediğim bir hain vardı. Kabul etmekte çok zorlandığım, yükü sırtıma ağır gelen bir doğrum vardı.
"Bu iş çok uzadı artık, hadi ortaya çıkalım bebeğim." dedi Tarık ve Asya' ya doğru yaklaştı, yüzünü ellerinin arasına aldı kendine doğru çekti ve öpüşmeye başladılar. Gözlerimden engel olamadığım yaşlar dökülürken öylece izledim. Tarık, Asya'yı çözdü, sarıldılar. Her şey ağır ağır seyrediyordu, dünya durmuştu, kaynar sular değil, kızgın yağlar dökülmüştü üzerime. Ben öfkeyle, diğerleri şaşkınlıkla izliyordu onları.
Ani bir refleksle "Neden!?"' diye bağırdım.
Asya, Tarık' tan aldığı silahı Asena'nın kafasına dayadı ve konuşmaya başladı.
"Biliyor musun Doruk Aras, Asena'nın bir günlüğü var. Seninle karşılaştığı ilk gün itibari ile sana karşı olan tüm duygularını yazmış olduğu bir günlük. Senin bana aşık olduğunu bile bile kendine engel olamadan aşık oluşunu yazdığı bir günlük. Günlüğü okuman lazım sana karşı inanılmaz şeyler yazmış."
O an Asena'ya doğru baktım. Asena, Asya'ya doğru hamle yaptı ama onu tuttular. Bana bakarak kafasını yere eğdi. Bir daha onunla hiç göz göze gelmedim. Asya, Emre'ye doğru yaklaştı ağızındaki bandı sertçe çekti ve suratına su döktü.
"Tarık'ın bıraktığı yerden devam edeceğim şimdi konuş Emre. Tarık kulağına hangi ismi söyledi?" Diye bağırarak silahın güvenliğini açtı tetiği hazırladı. Emre kanlar içinde ayağa kalktı kahkaha attıktan sonra aniden ağız dolusu "Asya!" diye bağırdı.
Asya da, Emre'nin kalbine dayadığı silahı ateşledi... Silahın sesini, kurşunun Emre'nin kafasına girişini, etrafa saçılan kanı, parçaları ve benim dışımda herkesin çığlıklarını inme inmiş gibi izledim. Emre'nin açık kalan gözlerinden çekememiştim gözlerimi.
Dışarıya çıkan adamlar içeriye ellerinde sopalarla geri dönmüştü. Suratıma yediğim yumrukla sandalye ile birlikte yere yığıldım. Hepimiz aynı durumdaydık. Herkes can havliyle kendini savunmaya çalışıyordu. Barlas ve Ekin küfürler yağdırıyorlardı. Geri çekildiklerinde, görüşümü kapatan kanlardan kurtulmaya çalışarak Tarık ve Asya'ya baktım. Ellerimiz arkadan bağlı ayağa kaldırdılar bizi.
Asya bana doğru geldi ve son cümlelerini söyledi."Sana biri sürpriz olmak üzere ayrı ayrı maddelerle sıralayacağım 3 şey var." Dedi gülümseyerek.
"Asıl sürprizi sona saklıyorum ama. İlk olarak, bebeğin cinsiyetini merak ediyordun ya, kız! Kızım olacak, hepiniz dinleyin! Kızım olacak!"
Sevinçle yerinde zıplayıp alkışlıyordu."İkinci olarak, bebeğimin babası sen değilsin."
"Oha amına koyayım!" Dedi Ekin kendini tutamayarak. Ben ise sadece sessizce dinliyordum onu. Sessiz ve sakince.
"Kızımın güzel annesi, buraya gel lütfen." Deyip Asya'yı yanına çektikten sonra konuştu Tarık iğrenç sesiyle.
"Asya ile olan ilişkin rol gereğiydi ve haberim vardı. Aldatıldın Doruk Aras, ne yazık.." Hâlâ sakindim.
"Evet, sende pezevengi oluyorsun. Lan oğlum benim kadınıma bırak başkasının dokunmasını, rüzgarda kopan saç telinin başkasının omzuna düşmesi dahi söz konusu olamaz" Dedi Barlas abartılı bir şekilde.
"Sezin, Asya' nın hamilelikten önce neden vitaminler kullandığını anlamış olduk 2 adama ayrı ayrı yetişmek zor tabi." Dedi Doğa alaycıl bir sesle.
Sezin ise aynı şekilde verdi karşılığını.
"Doruk Aras buradan çıkınca ilk iş olarak sağlık taramasından geç, hastalık falan bulaşmışsa hani.. Biliyorsun erken teşhis hayat kurtarır." Ben haricinde herkes gülmüştü. Ben gülüşümü sona saklıyordum, oyun hâlâ bitmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Adım
Ação"Bana sonradan pişman olacağınız şeyler yapmayın. Çünkü ben affedecek kadar iyi biri değilim..."