En dürüst şekilde, geri planda kalan asıl gerçekleri Asena'ya anlattım. Beni dinlerken kulaklarına inanamıyordu ve biraz da ürkmüş gibiydi. Bi an durdum
"Seni korkuttum mu?" dedim. Asena biraz endişeli bir şekilde
"Korkmaktan değil de bunları neden bana anlattığını anlamaya çalışıyorum." dedi.Gözlerinin içine kısa bir süreliğine baktım.
"O zaman ben sana konuyu kısaca özetleyeyim" dedim."Asya'nın ilk günden beri kim olduğunu ve hayatıma neden girdiğini biliyordum, ben onun oyununu kendime çevirdim bu sırada bi duygu karmaşası yaşadım evet ama kesinlikle bu bir aşk değildi. 'Aşk' değil diyorum çünkü bence 'aşk' olması için ilişkinin temelinde büyük bir sorunumuz vardı. Ben Asya' dan duyduğum hiçbir şeye inanmadım. Tövbe haşa Allah 1 dese, kendi bildiğimden de şaşar gider bi başkasına sorarım" dedim ve devam ettim.
"Asya'nın seninle ilgili bahsettiği günlük olayına ve o günlükte benimle ilgili hisslerinden bahsetmiş olma durumuna inanmadım çünkü bunu söyleyen Asya'ydı. Ama sanırım ölmeden önce ilk defa bana doğruyu söylemiş" dedim ve sustum.
Hiç konuşmadan öylece baktım gözlerinin içine. Bi süre bakıştıktıktan sonra
"Ben gideyim artık bugün de sabah oldu" dedim ve ayaklandım.
Asena "Peki eşlik edeyim ben de sana" dedi. Kapıya doğru gittim vedalaştık ve çıktım. Asena arkamdan hemen kapıyı kitledi. Bütün kilit seslerini tek tek duydum. Kapının önünden Asena'ya seslendim. "Bi gün bende beklerim bi çay içeriz. Bu arada çivi çak çivi o kilitler az gibi geldi bana."
Önce koridoru aş, asansöre bin, tekrar bi koridordan geç, aslında ne kadar uzakmış gelirken hiç anlamamıştım... Sonunda evime geldiğimde çok daha iyiydim. Asena'yla konuşmak bana iyi gelmiş olmalıydı. Kendimi direkt yatağıma attım. Uzun zamandır çok zor uyuduğum bu yatakta göz kapaklarımı açık tutmakta zorlanıyordum. Fazla direnmeden kendimi uykunun kollarına bıraktım.
*
G
özlerimi açtığımda bedenen ve ruhen kendimi çok daha dinlemiş, huzurlu hissediyordum. Salona girdiğimde her yer kapkaranlıktı. Işığı açtım ama sabah sabah neden ışığı açıyorum diye düşünüp geri kapattıktan sonra perdelere yöneldim. Araladığımda etraf gece gibiydi. Uyku sersemi hangi günde olduğumu anlamak için telefonumu elime aldım ve uyuduğum günün gecesinde uyanmış olduğumu anladım. O kadar yorulmuştum koskoca bir gün boyunca uyuya kalmıştım.
Penceren uzaklaşıp koltuğa oturdum ve biraz etrafı inceledim. Evimde her yer her yerdeydi. Gecenin yarısı rezidansta 2 katı ücret ile hemen şuan gelmesi için bir ya da birkaç temizlik görevlisi aradım ve 3 katına 2 kişi ile anlaştıktan sonra dairemden çıktım. Gecenin yarısı bi oraya bi buraya volta atarken Ekin, Doğa, Barlas ve Sezin ile karşılaştık. Beni koridorda gördüklerinde hem çok saşırdılar hem de sevinçle sarıldılar. Aşırı ısrar sonucu kendimi Barlas'ın dairesinde bulmuştum. Doğa ve Sezin hem nasıl olduğumu hem de neden destek olmalarına izin vermediğimi sorguluyorlardı. Merak ettiklerini ve endişelendiklerinden bahsediyorlardı.
Barlas başka şeyler soruyor ben de hepsine cevap vermeye çalışıyordum. Hızlı hızlı konuşup nefes bile almadan en sonuncu soruyu Ekin sormuştu
"Kimi kovalıyordun lan koridorda? Bu katta hatun var mı? N'apıyodun dışarda, ne arıyordun, birine mi göz koydun, dairende neden değilsin? Neden açmadın lan telefonunu, mesajlarima neden cevap vermedin. Her gün geldim, kapını yumrukladım, bağırdım, çağırdım neden içeri almadın beni? Siktir git lan evimden!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Adım
Ação"Bana sonradan pişman olacağınız şeyler yapmayın. Çünkü ben affedecek kadar iyi biri değilim..."