2. Bandanalı güzel

5.2K 395 397
                                    


Oy ve yorum yapmazsanız bu gereksiz yazar size küsermiş🏃‍♀️







"Özür dilerim, dersinizi bölüyorum. Ama yeni gelen öğrencimiz var."

Dekan yanındaki pembe saçlı çocuğu göstererek konuştuğunda tüm sınıf sessizce bu güzel oğlanı süzüyordu.

Oldukça sevimliydi. Bana göre kısa kalan boyu, pürüzsüz teni, dolgun dudakları, küçük burnu, gülümsemesinden ötürü hilal şeklini alan gözleri ile mükemmel ötesi görünüyordu.

Yanlış anlamayalım. Aşık falan olmadım. Fakat güzelliğine iltifat etmemek hakaret olurdu. Şimdiden onun iyi kalpli olduğunu hissediyordum.

Daha tanımadığı halde gülümseyerek tüm sınıfa bakıyor, yerinde heyecanlı olmasından ötürü ileri geri sallanıyordu.

"Çocuklar yeni sınıf arkadaşınız Park Jimin. Onunla iyi anlaşın. Yeni geldiği için uyum sağlamakta zorlanabilir. Arkadaşınıza yardımcı olun. Bunu da söylemeliyim ki, kendisi derslerinde oldukça başarılı."

Kıskanç bakışlar altında çocuğu ezmek isteseler de o kendinden ödün vermeyerek gülümsedi. Tombul parmaklarını sallayarak "Merhaba" dedi sınıfa.

"Öğretmenimiz ve öğrenciler seninle ilgilenebilir. Güzel anlaşmaya bakın. İyi dersler."

Dekanın sınıftan çıkmasıyla öğretmenimiz Jimin'i baştan aşağı süzerek "Demek derslerin iyi. Sözlü yapayım mı seni?" diye sordu.

İnsaf öğretmenim. Azıcık insaf. Çocuk daha yeni girdi sınıfa. Bu kadının derse olan tutumu, öğrencileri yıldırma operasyonu adamı çileden çıkarırdı.

"Oh, öyle mi? Tabii ki yapabilirsiniz. Fakat belirtmeliyim ki transfer işleriyle alakadar son bir haftadır üniversiteye gidemedim. Bunu göz önünde bulundurun lütfen."

Kendinden emin şekilde konuştuğunda ona hayranlığım daha fazla arttı. Bir an için onun gibi olmak istedim. Ben özgüveni olmayan aptaldım.

Bayan Soo onun bu özgüvenli tavrını beğenmiş olacak ki, "Hmm, sonunda sınıfın kalitesinde artım var. Geç otur çocuğum." diyerek serbest bıraktı.

Jimin arkadaki boş yerler yerine yanımdaki boş yere oturduğunda gözlerimi büyüterek ona bakmaya başladım.

Şirince gülümseyerek "Selam. İsmin ne?" sorduğunda bir kaç kez derin nefes aldım. Yabancı birileriyle konuşmak beni fazlasıyla geriyordu.

Yumrularımı sıkarken derin nefesalarak "Selam. Jeon Jungkook." dedim sonunda.

"Sayfa 155! Sen arkadaki kız, şiiri okumaya başla. Herkes dinlesin."

Sınıftan çıt çıkmazken kız şiiri okumaya başlamış, öğretmenimiz de belirli yerlerde keserek önemli noktalara dokunmuştu.

Sonunda zil çaldığında Bayan Soo sınıftan çıkabilmişti. Sınıftaki çoğu kişi tenefüse çıkarken o çok bilindik kızlar ve erkek grupları bizimle birlikte sınıfta kalmıştı.

Neyin geleceğini bildiğimden sessizce
"Şey, yanımda oturmak istediğinden emin misin?" diye sordum.

Yüzündeki gülümseme silinirken endişeyle "Üzgünüm, rahatsız mı ettim?" diye sordu.

Üzüldüğünü görmek hoşuma gitmezken hemen, "Hayır ondan değil. Beni, beni pek sevmezler. Seninle de uğraşmasınlar" diyerek yanlış anlaşılmayı düzeltmeye çalıştım.

Kaşları havalanırken "Uğraşmak?" diye sordu. Cevap vermek için konuşmak istediğimde o lanet sesleri tekrar duyuldu.

"Şunlara bak. İki inek oldu sınıfta."

Julian TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin