14. Korudum

3.5K 379 388
                                    

Bölümü ne zorluklarla yazdım. Yüzüm gelse 500 yorum isterim (normal yorum) Bölüme nefret ettim yeminle. Bi' sürü oy ve yorum yaparak bölümü bana sevdirebilir misiniz?

Sizden bir şey ricaedebilir miyim? Bölümleri okurken dinlediğiniz şarkıyı yazar mısınız?

İyi okumalar









"Bir aydır bu üniversitedeyim, ama hâlâ şu gıcık adama alışamadım"

Jimin'in yakınmalarına karşı kıkırdadım. Bugün profesör ile küçük tartışma yaşamıştı. Bir konu üzerinden herkesin fikirlerini aldığında Jimin tamamen başka bir bakış açısıyla fikir sunmuştu. Profesör ise bu fikiri ucu açık olarak görmüştü. Ve işte Jimin, bilirsiniz. Kendi dediği olacak mutlaka.

"Hah! Götüm! Sanki dünyaları bulmuş gibi egolanması yok mu! Yeniliye açık olmayan kıt mağara adamı"

"Jimin-sshi, adamı öldürmediyin kaldı. Yürü lütfen. Otobüse geç kalacağız"

Gözlerini devirerek bir az daha hızlı adımlarla beni takip etmeye başladı. Ama tabii ki çenesi durmuyordu. Böyle bir şey mümkün değildi galiba.

"Oha! Bu genç profesör benden hoşlanıyor olmasın?! Hep benimle ters düşüyor. Kesin beni gıcık etmek hoşuna gidiyor falan. Haşin oluyorumdur gözünde. Ama avcun yalar. Bu sürtük kime ait olduğunu çok iyi biliyor"

Söyledikleriyle ağzım aralanırken şaşkınlığımdan dolayı ayaklarım durdu. Gözlerini kısarak şeytani bir gülümseme sunduğunda tüylerim diken diken oldu. Çok ürpertici. Tanrı'm cidden çok şeytani görünüyor.

Pembe saçlarını kulak arkasına sıkıştırırken gözlerini süzmüştü. Yanımızdan geçen iki erkek dönüp ona baktığında gözlerimi kırpıştırdım. Jimin ise gevşekçe gülmüştü onlara karşı.

"Rahatsız olmadın mı?" diye sordum kendimi tutamayıp. Ben olsam olurdum. Birini böyle süzmek doğru muydu ki? Sonuçta o kişi rahatsız olabilir.

Jimin kıkırdayarak başını yana salladığında anladığımı belirten mırıltılar çıkardım. Ama aslında anlamıyordum. Çünkü ben yabancı insanların varlığından bile rahatsız olan biriyim.

"Güzelim ve bakıyorlar. İstedikleri kadar baksınlar. Onlar için ulaşamayacakları biri olarak kalacağım. Bu insanın egosunu okşar sadece"

Açıklamasına karşılık omuz silkip "Ya seni düşünüp iğrenç şeyler yaparlarsa?" diye sorduğumda Jimin öyle bir kahkaha atmıştı ki etraftaki insanlar dönüp bize bakmıştı.

"İstedikleri kadar düşünsünler Kook. O kadar güzelim ki, düşledikleri kişi asla ben olmayacağım, benim kadar güzel ve mükemmel olmayacak"

Gözlerini kısarak söyledikleri yutkunmama neden oldu. Haklıydı. Jimin güzeldi. Hatta fazla güzeldi. Yakışılıydı, çekiciydi, güler yüzlüydü. Jimin her şeydi.

Peki neden bana kendini ikna etmeye çabalıyor gibi geliyor?

Aramızdaki o gergin bakışmayı bölen şey Jimin'in telefonun sesiydi. Ben kendimle savaş verirken Jimin çoktan aramayı yanıtlayıp telefonu kulağına yasladı.

Jimin'in anbean değişen yüz ifadesi beni korkuturken telefonun diğer ucundan gelen hışırtılar merakımı daha fazla körüklüyordu.

Neler olduğunu anlamadan öylece dikilirken Jimin'in yanağından çenesine kadar süzülen yaşla iyi şeylerin olmadığını anlamıştım.

Ağzımı açmak istediğim vakit hattın diğer ucundan yükselen bağırtıyla yerimden sıçradım. Ve bu ses çok tanıdıktı. Her gün duymaya muhtaç hissettiğim ses kadar tanıdıktı.

Julian TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin