29. Güzel kıvırcığım

1.7K 258 187
                                    


Bölümü okurken dinlediğiniz şarkı:

Oy sınırı: 200
Yorum sınırı: 400

(Random, rakam, garip şeyler, benim yanıtlarım geçersizdir)

Sadece benim değil, sizin de hevesinizin gittiğini geçenki bölümde gördük :)
















Geç kalınmışlık...

Bu hissi ne geçirebilir?

Bu berbat hissi yaşamayanlara değil sorum. En çok ihtiyacı duyduğu anda, değer verdikleri geç kalanlara soruyorum. Anlamayanlara değil, yaşayanlara soruyorum.

Nasıl geçer bu sızı?

Hangi sızı peki? Sadece geç kalınmışlık mı? İnciten sadece bu olamaz. Biz bu kadar dayanıksız değiliz. Yaşayan bilir, daha çok sızıya dayanıyoruz.

Bir omuz istersin, başını yaslayacağın. Hani olur olmadık yerlerde omzunu ittirerek geçen omuz ihtiyacın olduğunda yok olur ya, ondan bahsediyorum.

İlk önce bu kalbini incitir. Sonra alışırsın yavaş yavaş. Dersin ki, büyüdüm artık. Kendi başımın çaresine bakmalıyım demek ki. Ama küçücüksün daha.

Onlar sana çocuk olduğunu unutturuyor ilk önce.

Güçlüyüm ben dersin. Zamanla yanlızlığına alışırsın. Arkadaş bile olursunuz. Ya aynadaki çökmüş kişiyle konuşursun, ya da diğer dostlarınla. Karanlığın sana sunduğu her ne varsa.

Nasılsın diye soranın olmadığını farkediyorsun ya, o an kördüğüm attığın ipler kökten kopuyor. Düşünüyorsun ki, ben ne diye varım bu hayatta?

Cevap bulamıyorsun ya, işte ölüyorsun sen.

İçin içini öyle yiyor ki, hem fiziksel, hem de psikolojik olarak etkileniyorsun. Vücudun çöküyor. Yalnız, paramparça olmuş, tutunmaya bir dal arayarak yaşamaya çalışıyorsun.

Ve tüm bunları sana yapan ailen...

Tanrı'm, Sen beni kime emanet ettin?

Hiç mi acımadın bana? Beni daha
kendini yetiştiremeyen acımasızların
eline verirken demedin mi bu sabih günahsıztır?

Onlar emanetine sahip çıkamadılar. Niye ben acı çekiyorum o zaman? Sitem değil bu, Tanrı'm. Beni yanlış anlarsın diye çok korkuyorum. Ama onlar hata yaparken  "neden ben?" diye sormadan da edemiyorum.

Bu paramparça kalp sızım sızım sızlıyor.

Yarattığını yok ettiler. Senin 9 ayda yarattığını 9 yaşında yok ettiler. Çöpmüş gibi attılar. Pislik gibi hissettirdiler, yaptıkları yetmemiş gibi.

Sonra bir yıldız parlıyor bana karanlık, ama herkese parlak olan gökyüzünde. Hiç kimse de görmüyor. Sadece sana parlıyor o mucize.

Kendini o kadar özel hissediyorsun ki...
Anlıyorsun ki, Tanrı beni hâlâ seviyor. Bana bir güzeli göndermiş. Tutunacak dal ne ki, sana hayat yollamış.

"Bu senin yeni hayatın" der gibi...

Alıştıklarını umursamıyorsun artık.
Boş veriyorsun her şeyi. Seviyorsun, seviliyorsun. Tam mutlu oldum diyorsun. Ama yok, olur mu hiç öyle?

Hüzün kanımıza işlemiş...

Seni büyütemeyenler yine senden olgunluk bekler. Sen çocukluğunu yaşayamadan büyüdün ya. Sanıyorlar ki, büyümüşsün.

Julian TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin