Julian Taekook

10. Julian'ı sevmiyorum

Sınır koymadan, kendi vicdanınıza bırakarak oy ve yorum yapmanızı istiyorum. Sınır olduğu zaman sizi zorlamış gibi hissediyorum. Dilenci değilim. Yapmasanız da olur. Asla fici  büyütmek gibi isteğim olmadı. Bir avuç olalım ama güçlü olalım. İnanmayacaksınız ama size değer veriyorum. Her yorumunuzu okuyorum, cevap vere bildiklerimi yanıtlıyorum. Hep sevelim birbirimizi.

Lütfen "More" için stream kasalım. Benim yerime de kasın. Vicdan azabı çekiyorum zaten. Ama internet paketiyle stream kasmam imkansız. İnstagram bile açılmıyor :(

İyi okumalar.

"Yani hiç öpüşmediniz?"

"Hayır Jimin"

"Ucundan da mı dokunmadı?"

"Jimin!"

Dünden bu yana Jimin'i öpüşmediğimize inandırmaya çalışıyordum. Dudaklarımızın dokunma olasılığı bile onu sevindirmeye yetiyorken gerçekler yüzünün asılmasına neden oluyordu.

Taehyung'la öpüşmemi neden bu kadar istediğini anlamıyordum. Aramızda öyle bir durum yoktu. Arkadaş olarak zor anımızda birbirimize destek oluyorduk sadece.

"Neyse canım. Ha bugün, ha yarın. Ne fark eder?"

Kahkaha atarak söylediklerine hayretle baktım. Tüm sınıf onun abartılı gülüşünü izlerken yüzümü sıraya gömdüm. Tanrı'm ilgi odağı olmak neden bu kadar zorlayıcı?

"Bıktım şu ibnelerden. Pembe kafa tüm gün rektörün oğluna sürtüklük yapıyor. Diğeri de Taehyung'un orospuluğuna başlayacak yakında. Basketbol sahasında olanları gördük. Sarılmalar falan"

Dudaklarımı birbirine bastırarak duymamaya çalıştım. Durduk yere sataşıp kavga çıkarmaya çalışıyordular. Onları duymazdan, görmezden gelmek daha kolaydı.

Fakat Jimin için bu geçerli değildi.

"Ağzını topla. Kız olduğun için ne hakaret etmek istiyorum, ne de küfür. Ama beni buna sürüklüyorsunuz. Sınıfta sizin gibiler varken sürtüklük, orospuluk bize kalmadı"

Jimin'in sözleriyle hızla başımı kaldırdım. Kızlara doğru yürürken hemen ayaklandım. Bir günümüz de normal geçse şaşırırım.

"Yalan mı? Anladık sen sevgilisisin. Peki bu inek? Taehyung'un kıçından ayrılmıyor"

"Sana ne? Seni ilgilendiren kısmı anlamıyorum. Biz iğrenç insanlarız. Bundan size ne?!"

Histerik gülüş atarak kollarını göğsünde birleştirdi. O küçümseyici bakışlarla sempatik göründüğünü sanarken aslında ne kadar zorba olduğunu bilmiyordu.

"Jimin öyle bir dikleniyorsun ki, kafa atacak halin var. Aa, unuttum sen minik bir ukesin"

Jimin'in kıkırtıları sınıfta duyulurken gözlerini kısarak eğildi. Kızla nerdeyse burun burunayken yarım ağız sırıtarak konuştu.

"Benim erkek olduğumu unutuyorsun. Gey olmam bir şeyi değiştirmiyor. Kendinizi buna o kadar inandırmışsınız ki. Yazık sizin gibilere. Sizin aksinize erkek olmayı böyle şeylerle ölçmüyorum"

Jimin'in koluna tutunarak "Uğraşmaya değmezler. Dışarı çıkalım" dedim. Kendimden böyle bir şey beklemezdim. Sınıftan dışarı çıkmak benim için korkutucu bir şeydi.

Üstüme üstüme geldiklerini düşünür dururum. Diken üstünde, tehlikeye açık olurdum. Tüm kıpırdanmalar gözümde birer tehditti.

Koridora çıktığımız gibi derin nefes aldım. Görmeyecektim. Kimse bana bakmıyordu. Onları umursama. Düşünme. Onlar senin hayatının parçası değil. Değersiz kişilikler sadece.