3. Sessizlik

3.9K 366 186
                                    

Matematik problemlerini çözmeye çalışıyordum. Evet, sadece çalışıyorum. Çünkü aklım karman çorman. Odaklanamıyorum.

Her dakika bana söylediklerini hatırlıyorum. Gerçekten böyle mi düşünüyor? Yoksa bunu Jimin'i koruduğum için mi söyledi?

Bu kadar düşünmem doğru değil. Neden düşünüyorsam. Uzun bir aradan sonra biri bana iyi davranıyor ve bu beni ister istemez heyecanlandırıyor.

İstemsizce gülümserken kapı tıklandı. Saate baktığımda akşam yemeği vaktinin geldiğini gördüm. Aslında o masaya oturmak istemiyordum. Ama en azından üvey babam ve kız kardeşim bu saygısızlığı hak etmiyor.

"Jungkook, canım, masa hazır. Seni bekliyoruz."

Ji-Hoon hyung'un sözlerine yanıt olarak, "Tamam. Şimdi geliyorum." söyledim. Anladığını söyleyip kapımdan uzaklaşınca telefonumu da alıp odadan çıktım.

Merdivenlerden inip mutfağa girdiğimde herkesin masada oturmuş beni beklediğini gördüm. Annem memnuniyetsiz bir ifadeyle bana bakarken kız kardeşim sıcak gülümsemeyle karşılık verdi bana.

"Afiyet olsun" diye kısa bir sesle mırıldandım ve oturdum. Çatal ve bıçak sesiyle ben de çatalı elime aldım.

"En azından onları evdeyken çıkar. İçim daralıyor bakarken. "

Elimdeki çatal havada kalırken dişlerimi sıktım. Benimle uğraşmasa günü iyi geçmiyordu sanki. Bilerek yapıyordu. Bir anne bile isteye evladını kırıyordu.

"O zaman bakma"

Çatalı bırakıp ayağa kalkmak istediğim an "Otur şuraya. Önemli şey söyleyeceğim." dedi. Fakat bu beni orada tutmak işin yeterli sebep değildi. Ama Ji-Hoon hyung'un yalvaran gözleriyle geri yerime oturdum.

Annem kocasının elini tutarak gülümsediğinde gözlerim ellerine kaydı. Yüzümde buruk tebessüm, Ji-Eun ise yüzünde gerçek tebessümle mutlu aile tablomuzu izledi.

"Size güzel haberim var. 2 haftalık hamileyim."

Üvey babam sevinçle ayağa kalktı ve anneme sarıldı, çatalı elime aldım ve yemeye devam ettim. Lokmalarım boğazıma dizilirken midem bulansa da yemeye devam ettim.

Dolu gözlerime lanet ederken gövdeme sarılan kollarla gözlerimi kapattım. Ji-Eun gülümseyerek "Ağabey, kardeşimiz olacak" dedi.

Ben de ona sarıldım. İçimdeki tuhaf hiss asla geçmeyecekti. Bunu kabul ediyorum. Ji-Eun'a hamile olduğunu öğrendiğimde de böyleydi.

Fakat bencillik ederek mutluluklarını bozmaya hakkım yoktu. Gerçekten üzülmüyordum. Sadece, bilirsiniz annemin birine daha sevgisini gösterdiğine şahitlik edeceğim. Sorun değil.

Sarılmayı bitirdiğimde bakışlarım annemleri buldu. Gördüğüm görüntü benim de gülümsememe sebep oldu. Üvey babam annemin karnıyla konuşurken annem kıkırdıyordu.

Anne, ne kadar da güzel gülüyormuşsun.

Babam seni güldürmeyi becerememişse iyi ki ayrılmışsınız. Hayat masallardaki gibi toz pembe olmuyor. Elbette her evlenen mutlu olmaz.

Annem uzanıp Ji-Hoon hyung'u öpmek istediğinde hemen geri çekildi. Bakışlarımı kaçırdım görmemek adına. Ne kadar evli olsalar bile, erkek çocuğuyum işte. Annesini bir başkasıyla öyle görmenin kıskançlığını yaşıyordum içten içe.

"Bunu konuştuk Eun. Çocukların yanında yapma. Hoşlanmıyorum."

Bir daha bu adama minnet duyarken ayağa kalktım. Gözleri beni bulduğunda içten bir gülümseme gösterdim.

Julian TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin