11. Seni unutamam

3.6K 379 499
                                    


Merhaba🌸 Geç oldu üzgünüm👉🏼👈🏼

Aslında 5k bölüm yazmak istedim. Ama 3k oldu. Beceremedim, üzgünüm. İlk kez sizin için sınırlarımı geçmeye çalıştım. Sınır derken sevdiyim şeyleri diyelim. Çünkü kendime sınır tanımayı sevmiyorum.

Sadece uzun bölümleri okuyamıyorum. Bu yüzden genelde texting ficleri seviyor ve okuyorum. Belki de hikâyem size yeterince güzel gelmiyor. Çünkü boş olucak diye edebiyat falan yapmıyorum, kimse bir şey yazmıyor tamam mı?

Hikâyemin kısa ama öz olmasını istiyorum. Bir paragrafı bile okumadan geçmenizi istemiyorum. Özür dileyerek söylüyorum ki, nerdeyse tüm ficleri kaydırarak okuyorum (kendimkiler dahil). O yüzden tercihim hep texting

Hayal kırıklığına uğrattıysam özür dilerim. Hiç değilse daha uzun yazdım. Umarım seversiniz.

Veeee, sınır koymadan oy ve yorum yapmanızı bekliyorum. Aksi taktirde zorla yaptığınızı düşünerek kendimi kötü hissediyorum😖

Neyse, iyi okumalar.



























Düşünüp duruyorum. Sessizce. Öyle sessiz, öyle sakin bitiyorum ki. Hiç var olmamış gibi. Kimseler fark etmeden. Yok oluşum da büyük bir etki yaratmayacak, aynı var oluşum gibi.

Duygularımın önemsiz oluşunu bir daha hatırlıyorum. Birisi için ilk seçenek olmadığımı babam sayesinde acı verici şekilde anlıyorum. Olduğum kişi değil de, istedikleri kişiyi sevdiklerini annem sayesinde kabulleniyorum.

Annemin cümlesini tüm gece boyu düşünüp duruyorum. Aynı cümle beynimde cirit atıyor. Uyutmuyor beni.
Bu cümleyi bir türlü hazm edemiyorum. Fazla ağır geliyor. Yükünü kaldıramıyorum.

Oturuşumu, duruşumu, yememi, içmemi ve  bir çok şeyimi sevmeyen annem omuzlarıma ağır yük bindiriyor. Düşünüp duruyorum. O zaman annem benim neyimi seviyor?

Julian'ı sevmiyorum.

Annem Julian'ı sevmiyor.

Jungkook'un Julian'dan farkı ne?

Bu soruya cevap bulamıyorum. Uykusuz kalmama değmiyor. Kan çanağı olmuş gözlerime, mosmor göz altlarıma, acıyan kalbime değmiyor.

Çökmüş ruh halinde yatak başlığıma yaslı şekilde sabahlıyorum. Kafamda müthiş bir ağrı var. Kalbim atmıyor denilecek kadar yavaşlamış. Gözlerimi açamıyorum. O kadar yorgun ki. Nefes alamıyorum. Hasta olduğumu ilk defa bu denli benimsiyorum.

Elimde siyah bir bandanaya bakıyorum. Nefretle bakıyorum. Tiksinerek, kabullenmeyerek, üzülerek, ve bir çok acıtan duyguyla bakıyorum.

Yirmi tel sayıyorum. Usanmadan, bıkmadan, ümit besleyerek. Geçen seferkinden beş tel fazla olduğunu kabullenemiyorum. Bir ümit yanlış saydığımı düşünüp kendimi avutuyorum.

Bandanadan gözükmesin diye omzuma kadar uzanan saçlarımı kulak üstüne kadar kısalttığımı hatırlayıp gülümsüyorum. Bulduğum çareye kahkaha atıyorum.

Parmaklarımı saçlarım arasından geçiremiyorum. Daha fazlasını görme ihtimali beni yokuş aşağı sürüklüyor. Deli gibi korkuyorum.

Unutacaklar mı beni?

Kaç gün kalplerinde sızı olacağım?

Hep mi?

Hiç mi?

Julian TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin