Henry Acklam, Gildonların verdiği balo için hazırlanıyordu. Aylar önceki Gildon balosunu düşündüğünde her şeyin nasıl da değiştiğine hayret etti. Aynadaki yansımasına baktı. Saçları uzamıştı. Kıvırcık kızıl saçlarını arkadan topladı. Onları kestirse iyi olacaktı. Kendini tamamen bırakmış gibiydi. Hiçbir şeyden tat alamıyor gibi. Ancak artık kendine gelmenin, toparlanmanın vaktiydi.
Anna Keighley, aynanın önündeki görüntüsüne baktı. O gece giydiği kırmızı elbise üzerindeydi. Boynuna yakut bir kolye takmıştı. O gecenin aksine saçlarını açık bırakmıştı. Bukleleri daha kalındı. Her şey daha keskin gibiydi. Daha dik duruyor gibi.
Henry balo salonundan girdiğinde gözleri kadını aradı.
Anna balo salonundan girdiğinde gözleri onu arayan Henry'le buluştu.
İkisi de birbirlerine doğru ilerlediler. Birkaç adım kalıncaya kadar buna devam ettiler. Nazikçe birbirlerini selamladılar. Henry onun aynı elbiseyi giydiğini fark ettiğinde tatlı bit biçimde gülümsedi. Anna onun uzun saçlarının toplanmış olduğunu gördü. Onu son gördüğünde her şey dağınık gibiydi.
Genç adam valsın başladığını duydu. Kadına elini uzattı. Hiç konuşmadılar. Kadın hafifçe tebessüm etti. Elini adamın avuçlarına doğru kaydırdı. Birlikte piste doğru ilerlediler. Bu "ilk" gerçek danslarıydı. Anna bu dansın bir anlamı olmadığını, Henry'nin sadece özür dilemeye çalıştığını biliyordu. Bu ilk dans esasında son bir dans olacaktı. Anna bu son dans için kendine izin verdi. Henry Acklam'la vedalaşmak için.
Henry kadınla birlikte pistte yerini aldı. Elini nazikçe onun belindeki oyuğa yerleştirdi. Boşta kalan elleri omuz hizalarında birleşti. Gözleri birbirine değdiğinde... İkisinin de kaşları hafifçe büzüştü. Kadın yavaşça kirpiklerini birbirine değdirdi. Dudaklarında buruk bir tebessüm vardı. Henry affedildiğini anlıyordu ancak bu bir birleşme değildi. O an anladı, kadın onunla vedalaşıyordu. Üstelik daha ona hiç gelememişken. Ona olan duygularından hiç söz edememişken. Ona bir kez olsun en sevdiği çiçekleri verememişken.
Kadını yavaşça içeri uzatıp etrafında döndürdü. Anna dönerken sırtından dökülen bukleleri hareketlendi. Henry bu kısacık anda onun güzelliğinden büyülenmişti. Ona daha önce hiç bu kadar özgür, doya doya bakabilmiş miydi? Artık sınırlar yoktu, genç adam bunu görüyordu. Kadını tekrardan kendine çektiğinde bedenleri arasında hiç mesafe kalmamıştı. Henry bu yakınlıkla şakaklarından başlayıp boynuna, oradan da göğsüne uzanan bir karıncalanma hissetti. Bakışlarını aşağı indirip kadının gözleriyle buluştu. Şimdi daha iyi görüyordu, yosun rengi gözlerinde saçları gibi bal renginde çizgiler vardı. Ve biraz aşağıda... İşte oradaydı, hemen yanağı ve kulağının kesiştiği noktada, ustalıkla yerleştirilmiş soluk beni duruyordu. Henry, kadının benini, yumuşak tenini dudaklarında hissetmek istedi. Yanağına ufak bir öpücük kondurmak, tek istediği buydu. Bunu hayal ederken kadının kenarlardan kaçan minik buklelerinin yüzünü nasıl okşayacağını düşündü. Teninin ne kadar yumuşak ve sıcak olacağını. Kokusunun başını nasıl döndüreceğini. Ufacık, küçük bir öpücük. Kulağının yanağına birleştiği noktada minik bir dokunuş. Tek arzusu buydu.
"Henry,"
Henry şaşkınlıkla ona baktı. Çok uzun zamandan sonra adını telaffuz ediyordu.
"Anna," dedi yumuşak bir sesle. Kontrolü dışında dudaklarından dökülmüştü kadının adı. Bir ihtiyaç gibi.
Başka bir şey demediler. İkisi de bu anın bozulmasından korkuyor gibiydi. Anna, Henry'nin kolları arasında her şeyi unuttuğunu hissetti. Onu affetmek, birkaç dakikalığına her şeyi unutmak ne kadar güzeldi. Genç adam bakışlarını indirip ona baktığında Anna ondan kaçmadı. Onu incelemeye devam etti. Bu yüze öyle hasretti ki. Henry'nin kızıl sakalları seyrek bir biçimde yanaklarına ve çenesine yayılmıştı. Anna parmaklarının ucunda onlara dokunma isteği hissetti. İç çekti. Adamın saçlarını her zaman açık haliyle sevmişti. Şanslıydı ki birkaç bukle alnından firar etmişti. Anna o buklelerle oynamayı hayal ederdi hep. Parmaklarına doladığını, sonrasında genç adamın alnını okşadığını ve yanaklarını avuç içleriyle kavradığını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakışlarında Saklı (Wattys 22 Kazananı)
Ficción históricaWattys 2022 Tarihi Kurgu Kazananı Not: Bu kitap, Acklam Serisinin ilk kitabıdır. "Hatıralarda saklanmış bir aşk..." Henry Acklam, aşkı aramaktan çok uzaktı. Öncelikle ilgilenmesi gereken bir ailesi vardı. Üstelik duygularını gizlemesi gereken kimse...