Söz konusu bir eş bulmak olduğunda hayvan doğasının birçok yöntemi vardır. Onları içgüdüleriyle hareket ettiren, üzerine düşünmelerine gerek kalmadan, doğuştan gelen yetenekleri. Bazen dans eder, bazen şarkı söylerler ancak gelenek her zaman çok kesindir.
Oysa insanlara gelindiğinde... Derler ki aşk, oyunların sunduğu değil, oyunları sunan şeydir. Aşk sizi bir dans pistine çekerken, birden kendinizde şarkı söyleyecek o cesareti bulursunuz. Şiirsel sözler plansızca dudaklardan dökülür. Ancak aşka dair herkesin çokça anlaştığı bir şey vardır. Tüm canlılardan farklı olarak insanlara ait olan bir şey. Bakışlar.
"Beni buradan kaçırman gerek." Henry elini omzuna attığı arkadaşına umutsuzca baktı. Yardım dilenen gözlerle ona beceriksizce gülümsedi. Londra'da balo dönemi soluksuz devam ediyordu. Yalnızca balo olsa iyiydi, Henry'nin katılması gereken yemek davetleri, operalar ve türlü şeyler vardı. Yorgundu, tüm gün evraklarla boğuşmuştu ve uykuya ihtiyacı vardı. Hatta bir banyo da çok iyi olurdu. Evden çıkmadan önce aynaya dahi bakmamıştı.
Noah, arkadaşına ve sonra ileride durmuş, birkaç hanımla sohbette olan annesine baktı. "Hiç şansın yok. Kaybolduğumu fark ederse beni sayısız ziyarete mecbur eder." Ki haklıydı da. Leydi Binham, sevgili oğlu için burada bulunmaktaydı. Yoksa Henry gibi Noah da bu akşamki balo için epey yorgundu.
Henry dudaklarını bastırarak başını salladı. "Dostun için kendini feda edemezsin, öyle mi?" Noah ona "annemden bahsediyoruz" dercesine baktığında, "Ah, evet, edemezsin." diyerek kabullendi. Eh, arkadaşını zor durumda bırakamazdı. Mecbur, o kendini feda edecekti.
"Üstelik, durumdan halanın haberdar olmayacağını sanıyorsan yanılıyorsun."
Henry gözlerini kapatıp, sıkıntıyla nefesini verdi. "Bu kadar yakın olmaları can sıkıcı bir şey mi yoksa iyi mi emin değilim."
Noah omuz silkti. "Birlikte büyümemizi sağladı."
Henry ona katıldı. "Evet, evet iyi bir şey."
Henry'nin halası ve Noah'nın annesi her zaman yakın arkadaş olmuşlardı. Öyle ki iki aile her zaman yakınlardı, küçük yaşta Henry annesini kaybetmeden önce de. Annesinin vefatının ardından ise halası Acklam Malikanesine taşınmıştı. Kadın hiç evlenmemişti. Henry ve kardeşlerine anne yarısı olmaktan hep memnuniyet duymuştu. Tıpkı anneleri gibi o da Leydi Binham ile her zaman yakın bir dostluk kurmuştu. Böylece Noah'nın dediği gibi, bu durum onların birlikte büyümelerini sağlamıştı.
Henry henüz bir çocukken annesi kötü bir hastalığa yakalanmıştı. Ayrıntıları bilmek iyi değildi ancak Henry biliyordu. Yasını tutarken, babasına ve kardeşlerine destek olurken, üniversiteye giderken, orduya katıldığında ve diğer her şeyde annesiyle geçirdiği son günlerin hatırası onunlaydı.
Babası, annesinin kaybından sonra kendini toparlamakta güçlük çekmişti. Halası her ne kadar onlarla olsa da, kardeşlerinin sorumluluğu her zaman onun üzerindeydi. Ve babasının da öyle. Kardeşleri endişe etmesin diye, gecenin bir yarısı babası anksiyete atakları geçirirken yanında olurdu. Bir insan kendini kaybederken neler yapılması gerektiği hakkında çok şey öğrenmişti. Bunları kardeşlerinin hiçbir zaman öğrenmemesini diledi. Onları babalarının yıkımından uzak tutmak istemişti. Annelerinin onlarla olamayacak olması hayatlarını değiştirmesin istemişti. Ve Henry, bu uğurda kendini feda etmişti.
Tüm bu yaşanılanlar onu evlilik düşüncesinden uzaklaştırmıştı. O sebepledir ki şu an bu baloda bulunmak ilgisini çekmiyordu. Ancak bir süredir Noah için daha uyumlu olmaya gayret ediyordu.
Noah evlilik düşüncesine karşı değildi. Aile olmanın güzelliğini bilirdi. Elbette evlilik yalnız bunun için olmamalıydı. Anne ve babasının sahip olduğu derin bağlılık ve sevgiyi diliyordu. Böylece her koşulda bir şekilde mutluluk ve huzur sağlanırdı. Henry'nin aksine o zamanının geldiğini hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakışlarında Saklı (Wattys 22 Kazananı)
Narrativa StoricaWattys 2022 Tarihi Kurgu Kazananı Not: Bu kitap, Acklam Serisinin ilk kitabıdır. "Hatıralarda saklanmış bir aşk..." Henry Acklam, aşkı aramaktan çok uzaktı. Öncelikle ilgilenmesi gereken bir ailesi vardı. Üstelik duygularını gizlemesi gereken kimse...