Keyifli okumalar...
İçimde duyumsadığım endişe, merak ve kararsızlık beni düşündürürken neredeyse boşalan sokaklarda 3 kişi yürüyorduk. Diğerlerinin aklından ne geçiyordu bilmiyordum ama onlar normal bir şekilde sohbet ederken en çok Faraz'ın düşüncelerini merak ediyordum. Endişemin yersiz mi yoksa Faraz'ı fazla iyi tanıdığım için mi böyle hissettiğimi bilmiyordum.
Mert birazdan bizden ayrılacak ve kendi evinin sokağına dönecek, o zaman bizde iki kişi kalacak böylece yüzleşecektik.Mert ile Faraz sessizce sohbet ederken ben yolu izleyerek yürüyor, yoluma çıkan taşlara vurup onları bir köşeye savuruyordum. Telefonumdan gelen bildirim sesi ile bakışlarımı yoldan çekerek telefonumu cebimden çıkardım.
Önemsiz Bencil: "İyi mi gecen?"
Fırat: "Sen yokken daha iyiydi gecem."
Yazıyor...
Yazıyor ibaresini gördüğüm an telefonu sessize alarak kapatıp cebime geri attım. Ona ayıracak vaktim yoktu şuan. O yokken bir zamanlar mahvettiği ve benim zorla yoluna koyduğum hayatım daha iyiydi. Ben hayatımı düzene sokmaya çalışırken birden hayatıma giremezdi, buna izin vermeyecektim. Onun olmadığı bir hayat benim için daha güzeldi; zamanında onu severek hatalar yapmış olabilirdim ama insan hata yaptıkça ve hatalarını kabullendikçe büyüyordu. Onun bir hata olduğunu kabulleniyordum ve kabullendikçe büyüdüğümü hissediyordum.
Yerde gördüğüm taşa vurup taşı savurduğumda gözlerimle taşı takip ettim. Mert ve Faraz durduğunda onlara dönerek ne olduğunu anlamaya çalıştım. Mert, Faraz ile tokalaştıktan sonra bana doğru geldi. Elimi sıkarken önce alnının sağını sonra solunu alnıma vurdu. "İyi geceler beyler."
"Eyvallah kardeşim sanada."
"Eyvallah," diyerek sokağın köşesinden dönen ona el salladığımda görmedi bile. Yürümeye devam ettiğimizde kolunu omzuma atarken ben başka bir taşa vurup onu takip ettim. "Hayırdır niye dalgınsın?"
"Bilmem yoruldum herhalde." Bana yan gözle baktığını görür gibi oldum ama umursamadan taşa tekrar vurdum. "Bugün Burak'ın bahsettiği kız kimdi? Tanımıyorum deme inanmam çünkü seni senden iyi bilirim; tanımadığın insanlarla yakın temasa bile geçmezsin."
İçimden geçen küfürleri yutup omuz silktim ve uzağa giden taşa vurmak için ayağımı kaldırdım ama Faraz benden önce davranıp taşı yola savurdu. İçimdeki endişe onunla Elfin hakkında konuşmamı engellerken sustum. "Tanıyorsun değil mi kızı?" Suskunluğumdan bile bunu anlayabiliyordu.
"Evet ama önemsiz biri, konuşmaya bile değmez."
"Fırat!" Uyarır gibi çıkan haylaz sesi ile kaşlarımı kaldırıp kolunun altından çıktım. "Faraz!" Diye aynı tonda konuştuğumda durup bana yan yan baktı. "Niye benden saklıyorsun?"
"Kızacağını bilmiyorum," diyerek omuzlarımı indirip kambur durduğumda sırtıma vurup dikleşmemi sağladı. "Kızacağım şeyi benden saklarsan ve başkasından yanlış şekilde öğrenirsem çok mu iyi olacak sanıyorsun kardeşim?"
Haklıydı, başkasından saçma sapan duymaktansa benden duysun istiyordum ama cesaret edemiyordum çünkü benimle aynı derecede nefret ediyordu Elfin'den. Benimle aynı hisleri besliyordu; onu bir kaşık suda boğmak istiyordu ama o ciddiydi bu konuda. Kardeşim dediğim adamın sevgilisi onu ölüme terk etseydi bende onun gibi sinirden kudururdum.
"Elfin, o kız Elfin'di." Gözlerimi, vereceği tepkiyi kaçırmamak için hızlıca kapatıp açarken yüzünde göreceğim ifadeyi arıyordum. Yüzünde çok hafiften bir sinir yakalarken yumruk olan ellerini gördüğüm an bozdu. Sinirlenmek istemiyordu ya da bana belli etmemek istiyordu. Beni tekrar kolunun altına alıp yüzünü saklayarak yürümeye başlarken ne diyeceğini merak ediyordum. "Nereden çıkmış o?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Zincirleri
Teen FictionMilyonlarca insanın olduğu yerde, varlığımdan sadece birkaç insan haberdar olsa bile şuan, küçük bir sokakta, büyük bir şehirde, bir sürü ses ve gürültünün arasında, tek başımaydım. Sadece ben ve ölüm korkum vardı. Karanlık bana kollarını açarken ke...