G.Z 11

45 28 13
                                    

Medya Elfin..Keyifli okumalar...

2 Yıl Önce (Elfin'den)

Sonbahar olmasına rağmen çok soğuk olmayan ama rüzgarlı bir gündü. Üstümdeki ince hırkanın kollarını düzeltmeye çalışırken rüzgar yüzünden dağılıp yüzüme gelen saçlarım görüşümü kapatıyordu. Nihayet hırkanın kollarını kıvırdığımda saçlarımı gözümün önünden çekip adımlarımı hızlandırdım. Babamın yanına geç gitmek istemezdim.

Kalabalığın arasında hızla yürürken köşede durmuş şarkı söyleyen iki sokak satıcısının önüne koydukları gitar kabının içine birkaç lira attım ve yürümeye devam ettim. Bana doğru gelen ama beni fark etmeyen kişiyi gördüğümde kalbim büyük bir heves ve kırgınlıkla atmaya başlamıştı. Sevdiğim adamı uzun bir yıl sonra ilk kez görüyordum, koskoca ilin küçük ilçesinde onu hiç görmemiştim. Onu görmeyi o kadar çok istemiştim ki cesaretsizliğime ağlamıştım; onun karşısına hangi yüzle çıkabilirdim ki? Sonuçta bana verdiği kalbi paramparça edip elini keseceğini umursamadan ellerine tutuşturmuştum. Onun için canımı verebileceğim hâlde onu ölüme terk etmiştim. Böyle olmasını ben istememiştim, haklı sebeplerim vardı fakat kimse beni dinlemeye bile tenezzül etmedi, beni kötü olarak görmek kolaylarına geldi, benim de karşılarına çıkacak cesaretim yok diye, bilmeden daha çok suçladılar beni.

Gözlerim dolarken yaşlar gözümden akmasın diye yukarı baktım ama yinede yaşlar gözümden süzülüp yere düştü. Hızlıca hırkamın kolları ile gözlerimi kurularken yaklaştıkça yüzü daha da belirgin bir hâl alıyordu. Yanımdan geçip gittiğinde beni fark etmemişti, bende fark edilmek için bir şey yapmamıştım. İstemsizce dönüp arkasından baktığımda gözlerimden akan yaşlar dahada çoğaldı çünkü o yoktu. Görünürde yoktu ve kaybolması imkansızdı. O an beynimin aylar öncesine, geçmişe döndüğünü anladım. Beynim geriye sarıyordu, iyileşmek yerine daha kötü oluyordum. Yine onun hayalini görmeye başlamıştım.

Bana gerçek gibi gelen zihnimin bir oyunuydu o.

Ağlayarak önüme dönüp hızlıca yürümeye başlağımda tek istediğim bir an önce babamın merkezine varmaktı. Ağlaya ağlaya geçen 15 dakikanın sonunda önünde durduğum 2 katlı, alt katı üst kata göre daha büyük olan eve baktım. Ev değildi aslında babamın psikolojik danışma merkeziydi burası. Büyük bir iç çekip içeri girdiğimde danışmadaki kadınlar beni fark etmedi.

Girişte direkt olarak danışma vardı ve iki kişi oturmuş sohbet ediyordu, danışmanın solunda cam oda olarak, psikologların odasından ayrılmış bekleme salonu vardı. Bekleme salonuna girince direkt olarak düz gidince kapıdan geçip psikolog odalarının olduğu koridor çıkıyordu karşımıza. Ama benim babam orada değildi; bu yüzden babam, danışmanın sağında kalan merdivenlere yöneldiğimde kadınlar beni fark etti. Ağladığımı gören kadınlardan biri endişelendi ve ayağa kalktı.

"Hoşgeldiniz Elfin Hanım!" İkisi aynı anda konuştu. Ayağa kalkan ekledi. "Bir şey mi oldu, iyi misiniz?"

"İyiyim," dedim kısaca, ardından merdivenlere yöneldim. Merdivenleri çıkarken gözlerimi ve yüzümü iyice kuruladığım için biraz yavaş çıktım. Yukarıda ise toplantı odası, mutfak ve ayrıca geldiğim sokağa bakan büyük bir teras vardı.Babamın odasının kapısında durup kapıyı iki kere tıklatmadan önce kapı babam tarafından açıldı. "Nerede kaldın, ayrıca niye ağlıyorsun kızım?"

"Sen nereden bili-"

"Kameralar benim odamda, hatırlatmak isterim," diyerek göz kırptığında burun kıvırıp kamera görüntülerini gösteren televizyonun karşında olan babamın masanın önündeki sandalyelerden birine oturdum. "Soruma cevap alamadım," derken kapıyı kapattı ve televizyonun altındaki koltuğun, kenarına oturdu. Üstündeki takım elbise oturması ile kırışırken bakışlarımı önüme çevirdim. "Önemli bir şey değildi."

Geçmişin Zincirleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin