Keyifli okumalar...
Ekin, Birkan'ı sırtını almış bir şekilde dengede durması için bir elini tutarken Birkan bir elini havaya kaldırıp herkese selam veriyordu. Diğer elini Ekin'in elinden kurtarıp iki elle selam verirken; elinden birini, iki dakikada bir göğüsüne vurup diğer eliyle selam vermeye başladı. Onların bu haline gülüp yanımda yürüyen Faraz kolunu omzuma atarken gülerek Mert'e baktım. Beyefendi siyah deri ceketi ve okulun içinde olmamıza rağmen taktığı güneş gözlüğü ile havasını korumaya çalışıyordu. Gözlerim az önce yanımızda olan Sezai'yi ararken burada olmadığını fark ettim.
"Sezai nerede?" Diye sorduğumda bu kimsenin umrunda olmadı çünkü o hep ortadan kaybolurdu bir anda. Soruyu tekrar sorduğumda Birkan, Ekin'in saçlarını çekti. "Etrafında yavaşça dönsene, bakalım Sezai buralarda mı."
Ekin göz devirip etrafında yavaş yavaş dönerken Birkan bir elini sanki gözlerini güneşten korur gibi alnına koyarak etrafa baktı. "Yakınlarda değil, görünürde yok yani. Devam edebiliriz sevgili kölem." Ekin Birkan'ın ayağına cimcik atarken Birkan onun saçlarını çekti. Yürümeye devam ederken selamlamaya tekrar başladı. "Bugün çok güzelsin kız, numaram vardır herkeste ara beni. Ara beni!"
Birkan yanından geçtiğimiz tanımadığım bir kıza onu araması için bağırırken kızın gülmesi üzerine hepimiz gülerken Ekin, Birkan'ın yere inmesi için uyarınca Birkan ayaklarını geriye çekerek ayaklarının üstünde yere dimdik indi. Birkan'ı sırtında taşıdığı için yorulmuş olacak ki kendini yere atıp bağdaş kurarak yere oturdu; Ekin yorgun, Birkan mutlu gözüküyordu. Birkan hızını alamamış olacak ki birkaç büyük takla attığında etrafta büyük bir kalabalık oluştu. 3-4 takla attıktan sonra alkış sesleri eşliğinde kendini Ekin'in yanına attı. Kalabalık yavaş yavaş açılıp insan koridoru oluşturduğunda alkışlar susmuştu ama şimdi tek bir alkış yankılanıyordu koridorda. FZM306 Kuantum Mekaniği II. ders hocası Emin Gürsel.
Bizim dersimize giren profesörlerden biriydi. Bazen ciddi bazen de komik bir adamdı. Fakat şuan kaşları oldukça çatık yerde oturan ikiliye bakıyordu, dudakları sinirden büzüşmüştü. Biraz fazla mı ciddi miydi yoksa bana mı öyle geliyordu?
"D100 sınıfı Birkan Orkun, Ekin Bolcu bu ne hâl!?" Sesi hafiften yüksek çıktığında Ekin direkt ayağa kalkarken diğeri ayağa kalkma zahmetine bile girmeden başını yukarı kaldırıp Emin Hoca'ya baktı. "Emin Adam gelmiş. Hocam nasıldı gösteri?"
"Eğer biraz sonra sana "Dekanın odası nasıldı?" diye sormamı istiyorsan sorunu cevaplayayım Birkan!" Birkan direkt ayağa kalkıp üstünü başını düzeltmeye çalışırken Ekin arkasından tişörtünü düzelterek yardımcı olmaya çalıştı. "Yok hocam, hiç gerek yok, zahmete de gerek yok." Emin Hoca, ikiliye ters ters baktıktan sonra birden sırıttı. Ben daha ne olduğunu anlamadan gülerek yanıma yaklaştı. "Rektör Bey'in yanından geliyorum, seninki ile konuşuyordu galiba kaydını yenilemeye gelmiş."
Emin Hoca'nın dediği ile beyninden vurulmuşa dönerken içime öfke dolduğunu hissettim. Hissettiğim öfke ile ellerim titrerken Faraz beni kolumdan geri çekip önüme geçti. "Ne demek gelmiş hocam?" Ses tonunu normal tutmaya çalışırken Emin Hoca omuz silkti. "Bilmiyorum çocuklar, sizden tek isteğim olay çıkarmamanız."
Bundan 3 yıl önce üniversiteye yeni başladığımız dönemlerdi. O olay yaşandıktan sonra anlattığına göre Faraz, durmadan Elfin'in evine gitmiş ama hiçbir seferinde evinde yokmuş. Sonra günlerce okula gelmesini ve ondan hesap sormayı beklemişti. Neredeyse benim hastanede yattığım 1 ay boyunca o hiç durmadan rektörün yanına gidip adamı bıktırırcasına Elfin'in okula gelip gelmediğini sormaya başlamış; sonunda ise Elfin'in kaydını dondurduğunu öğrenmiştik. Fakat Faraz pes etmemiş herkese sormuştu, soruşturmuştu ve en sonunda başka ülkeye gittiğini, bana asla kimden öğrendiğini söylemesede, birinden öğrenmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/309944914-288-k396787.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Zincirleri
Teen FictionMilyonlarca insanın olduğu yerde, varlığımdan sadece birkaç insan haberdar olsa bile şuan, küçük bir sokakta, büyük bir şehirde, bir sürü ses ve gürültünün arasında, tek başımaydım. Sadece ben ve ölüm korkum vardı. Karanlık bana kollarını açarken ke...