G.Z 5

97 59 22
                                    

Keyifli okumalar...

Önemsiz Bencil:"Niye içiyorsun?"

Fırat:"Beni mi izliyorsun, salsana beni, bırak artık peşimi!"

Önemsiz Bencil:"Bende geleyim mi?"

Fırat:"Sakın öyle bir şey yapmaya kalkışma Elfin. Gözükme gözüme, hâlâ o günden beri seni ilk gördüğüm yerde boğasım var bunu sende biliyorsun bu yüzden kaçtın benden."

Mesajım tek tik olurken önemsemeden önüme çektiğim ilk bardaktan bir yudum aldıktan sonra iyice sandalyeye yayıldım. Her gece o günü tekrar tekrar yaşıyordum ve her gece ölümden bir kez daha dönüyordum. Canım yanmıyordu artık ama neden diye sorgulamaktan alıkoyamıyordum kendimi. Her ne kadar psikiyatrim yasaklanmış olsada her gece kendime aynı soruları sorup duruyordum. Neden beni o adamların önüne atıp gitmişti? Neden bana ihanet etmişti? Neden beni ölüme terk etmişti ki?

Bunları sorgulamaktan kafayı yiyecek raddeye gelene kadar sorguluyordum bunu. Vücudumda ve ruhumda izler bırakan iğrenç geçmişim nedeni neden oydu merak ediyordum. Ben bir zamanlar onu sevmeye bile korkarken o aslında beni hiç sevmemiş miydi? Neden bırakıp girmişti beni orada?

Her sorum aynı bilinmezliğe çekiyordu beni. 'Neden' sorusu arasında kayboluyor, kayboldukça kafayı yiyecek gibi hissediyordum. Bazen kendimi o kadar çaresiz hissediyordum ki ağlayacak gibi oluyordum. O zamanlar annemin yanına koşuyor onun yatağına ve kolları arasına sığınıp o uyurken gizli gizli ağlıyordum. Hâlâ küçük bir çocuk gibi hissediyordum kendimi.

Başlarda normal tedavi alırken ona ek olarak psikolojik tedavi de almaya başlamıştım, neden bilmiyorum ama psikolojik tedavi bana iyi geliyordu fakat seans bittikten sonra yine dalıyordum o bilinmezliğe. Bu yüzden seans sürelerini uzatmış ve normal hayatımda da psikolojik tedavi almaya devam etmeye karar vermiştim.

Hastanede ise tamı tamına 2 ay kalmıştım. 2 ay boyunca hastane kokuları çekmiştim içime, hemşirelerle neredeyse arkadaş olacak kıvama gelmiştik, yanımda yatan hastaların çoğunun gidişini izlemiştim ve onlar giderken asla hastaneden çıkamayacakmış gibi hissetmiştim.

Avcuma bile sığmayan bardaktan tekrar bir yudum daha aldım ama bu seferki büyük bir yudum oldu. Sarhoş olmadan önce telefonumu çıkarıp psikiyatrime mesaj attım.

Fırat: "Yarın müsait bir vakte sahip misiniz?"

Psikolog Hanım: "Boş vaktim var ama yarın sizinle randevumuz yok?"

Fırat:"Biliyorum ama kendimi iyi hissetmiyorum, yarına randevu alabilir miyim?"

Psikolog Hanım:"Pekâlâ Fırat Bey, yarın 15:30'da görüşebiliriz. Yarına kadar yasaklarımı uygulamaya çalışın lütfen."

Fırat:"Teşekkür ederim, iyi akşamlar."

Psikolog Hanım:"Ne demek Fırat Bey, iyi akşamlar."

Telefonu kapatıp cebime koyduğumda mekanda çalan şarkı değişti ve daha kasvetli bir hava yarattı. Bu kez bardağı tek dikişte içtim ve bardağı masaya bırakıp diğerini çektim önüme.

"Bu kadar hızlı içme," diyen kızın sesini duyduğumda bana mı demişti anlayamamıştım. Etrafıma baktığımda herkesten uzak bir masada oturduğumu hatırladım. Arkamı dönüp baktığımda saçları kızıl olan biri ile karşılaştım. Arkası bana dönüktü. "Sana dedim," dediğinde kadının konuştuğunu anladım.

Geçmişin Zincirleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin