26- Kutlu Doğum.

25.6K 1.3K 274
                                    

Bölüm parçası : Dursun Ali Erzincanlı - Kırk Yaşındasın

Bu bölüm ithafı, toplu bir ithaf. Şu iki ay içerisinde yokluğumda beni merak eden, duasıyla mesajıyla yanımda olan, halimi hatırımı soran o güzel yüreklere ithaf ediyorum.

Gözlerimi çekmeden Yusuf'a bakmak istiyordum,surat ifadesini beynime kazımak istiyordum.Fakat babam bir bardak daha su istediğini söyleyince apar topar ayağa kalktım,hemen geri dönmek ve ilk yuduma tanık olmak istiyordum.Sehpadan aldığım bardağı çeşmenin içine bırakıp temiz bardak aldım elime,sabırla bardağa dolan suyu beklerken gülümsedim.Duaların kabul günü bugündü,elhamdülillah Rabbim.

15 Nisan.

Bardak dolduğu gibi hızlı adımlarla salona yürümeye başladım.Elbisemin eteklerine takılmamak için sol elimle tutmak isterken daha çok takılmıştım,ayağımı etekten kurtarma gayretim ilk önce bardağı iki saniyelik bir ara ardından da beni yerle kavuşturmuştu.Sakarlığın tam sırası! Dedim içimden.Annem "Elif,ne oldu?" dediğinde"Geliyorum." ayağa kalkmak için yeltendim,pekala ilk yuduma yetişemesem de daha bir sürü yudum vardı sonuçta.Elimden destek alıp kalkacaktım ki elimin içine doğru süzülen acıyı parmak uçlarımda bile hissettim.İstemsizce ağzımdan dökülen "Ah!" sesi önce kapıya en yakın oturan Yusuf'u ardından geri kalan aile bireylerini bulunduğum rezil pozisyonun yanına getirmişti.Yusuf'un yanıma gelirken ismimi söylemesi var olan acıyı biraz olsun dindirmişti sanki.Uzun süredir onun ağzından ismimi duymuyordum ve şu an midemdeki hareketlenmeyi çok rahat hissediyordum.Belki de elime girmiş bardak parçasından kaynaklanıyordu,emin değilim.

Elimin durumunu çözmeye çalışan bakışlarım yanıma gelen insanlara döndü.Onları endişelendirdiğimi bildiğim için olabildiğince şirin bir şekilde gülümsedim.Yusuf'un kızaran gözlerine bakışlarım takılınca şirinden ziyade sinsi bir gülüş suratıma yayıldı.Görebilseydim keşke.Ama öksürük sesi duymamıştım,öksürmemiş miydi?Karabiberli kahveyi tepki vermeden mi içmişti yani?Halbuki bu böyle olmayacaktı.Birden elimde ilk andan daha fazla bir acı hissedince Yusuf'u düşünmeyi bıraktım.Yanıma çökmekten çekinircesine bir adım attı,ama ondan önce Eyüp yanıma gelip elime baktı.Sanki acı zamanla artıyormuş gibi,elim zonklamaya başlamıştı.

Ben iyi olduğumu,içeri geçmelerini,on dakikaya geleceğimizi dile getirdiğimde çok acı çekiyormuş gibi durmayan yüzümden olsa gerek uzatmadan aile büyükleri içeri geçti.Yüsra,Eyüp,Yusuf ve ben mutfağa geçmiştik.Ne kadar acı çekmiyormuş gibi dursam da avuç içi gayet acıyan bir bölgeydi,üstelik damarlarımı zorlayan kan basıncını hissediyordum.Sandalyeye oturduğumda gözlerimi kapattım,aksilik olmadan özel gün mü olurmuş?Acı,kaşlarımı çatmama neden olurken "çıtkırıldım" kavramının mankenliğini yapıyor gibi hissettim.Oysa sadece küçük bir kesikti.Evet,sadece küçük bir kesik.Eyüp,buzdolabının üstündeki çantaya uzandı ve içinden önce pamuk ardından tentirdiyotu çıkardı.Tentirdiyotu görünce sanki elime sürmüş gibi içim çekildi ve itiraz ettim."Tentirdiyot yok!"

"Var." Diye kestirip atınca yüzüne baktım.Eyüp ise elimi masaya koydu,daha fazla uzatmayıp sustum.İlacın kokusunu duyunca gözlerimi tekrar kapatıp mırıldanarak Allah'ın isimlerini saymaya başladım.Doksan dokuzunu ezbere bilsem de anlamlarını bilmiyordum bir hafta öncesine kadar,şimdi içimden hepsini tek tek zikretmekle kalmayıp anlamlarını hatırlamaya çalışıyordum.

El-Aziz.Her şeye galip olan,izzet sahibi.

El-Rezzak.Bütün kainatın rızkını ihsan eden,ihtiyacını karşılayan.

El-Alim.Her şeyi en ince noktasına kadar bilen,ilmi ebedi ve ezeli olan.

El-Adl.Son derece adaletli olan.

Elif Gibi DikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin