8- Gözler.

27.6K 1.7K 53
                                    

Selamün aleyküm,güzel insanlar. :) Geçen bölüme ilgi her zamankinden daha daha güzeldi.Gönlünüze sağlık. :)

Bu arada playlistte mükemmel bir ney huzuru var.Dinleyiin. :) 

Allah'a emanet olun,söz veriyorum diğer bölümü uzun yazmaya çalışacağım. :))

Merak beynimi kemiriyordu,Yusuf ne diyebilirdi ki?Bisikletimi almadan okuldan çıkmıştım çünkü piknik alanına gideceğimizi söylemiş ve ben yakın olduğu için geri dönmeyi problem etmemiştim.Arabaların önümüzden hızla geçtiği caddenin kaldırımında yolun boşalmasını ya da birinin müsaade etmesini bekliyorduk.En sonunda Yusuf geçecek arabanın önüne hızla geçti ve sağ elini havaya kaldırdı,sol eliyle bize geçin işareti yaptı.

Piknik alanında masalar vardı çaya yakın bir masaya oturduk.Yusuf’un konuşmasını bekliyorduk ama henüz ağzını açmamıştı.Utanmak,sıkılmak falan hiçbir eylem de yoktu.Gözlerimi çaya çevirdim akıp giden su ne kadar berraktı,arada bir kulaklarımı okşayan kurbağa sesi ayrı bir güzellikti.

Yusuf’un sesi ona dönmemi sağladı;

“Elif iyi misin sen?” Hira’nın öğlen sorduğu soru şimdi Yusuf’un dudaklarından döküldü.Gözlerimin kızardığı fark ediliyordu demek ki,ama ben hiç hissetmiyordum.

“İyiyim iyiyim.Yusuf sınırlı vakte sahibiz.” Dedim,acele etmesi gerekiyordu;eve fazla geç kalırsam sorguya çekilirdim.Yalan söylemek istemiyordum.

“Elif sen yedi ve sekizinci sınıfta hangi dershaneye gidiyordun?”

Ani,beklemediğim garip soru karşısında gözlerimi kırpıştırdım.Önemli konu bu değildi değil mi?

“Vatan,Vatan Dershanesi.” Dedim.Gözlerine bakıp “ne demek istiyorsun?” bakışı atmak istedim.Başımı kaldırdım ama gözlerine bakınca kahverengi bölge benim için zindan olacak ve tutsak kalacakmışım gibi geldi.Bir kere bakınca bir daha çıkamayacak gibi.Bu yüzden çevirdim bakışlarımı,beş dakikadır oynadığım ellerime.

“Burcu’nun seni balkona kilitlediği zamanı hatırlıyor musun?”

Durdum ilk önce,idrak etmekte zorlanıyordum.Dediği olayı şu an hatırlamakta zorlansam da bir şeyle biliyordu belli ki;konuşuyordu.Düşündüm,düşündüm,düşündüm.Aklıma geldiği an konuşmak için ağzımı açsam da geri kapattım.İlk önce Yusuf’u sorgulamalıydım.

“Sen nereden biliyorsun?” dedim ürkekçe,hiçbir şey anlamamıştım çünkü.

“Aynı dershanedeydik.” Dedi.Yüzüme hiç bakmıyordu konuşmanın başından beri,arada bir benim gibi başını kaldırıyordu.

“Farklı sınıflardaydık.” Diye tamamladı cümlesini ve düşüncelerimi.Söyledikleriyle kafamdakileri birleştirmeye çalışıyordum.Hatırla Elif,hatırla.Vatan Dershanesi,Burcu,o zaman ki en yakın arkadaşım,-

Burcu,Burcu ve yaptıklarımız.O zamanların cahiliye dönemi olduğunu söylemiştim.Hayat eğlence için vardı ve biz…eğleniyorduk.Ve ben bir sene boyunca Mandalina lakabını taktığımız çocuktan hoşlanmıştım,uzaktan;adını bile bilmeden,sırf yakışıklı diye.Saçmalık işte-

“Hii!”

Düşüncelerimin oluşturduğu yığın beynimden taştı.O zaman turuncu kafa olduğu için “Mandalina” dediğimiz çocuk,şimdi karşımda Yusuf olarak “Hii” nidasını çözememiş şekilde bana bakıyordu.

“Elif?” dedi Hira anlamamış şekilde.Korktum bir an,acaba biliyor muydu o zaman?Ne diyecekti de bana bunu sormuştu?Yutkundum,dağılan düşünceleri bir torbaya sığdırdım ve konuştum.

Elif Gibi DikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin