17- Nasip.

25.7K 1.4K 222
                                    

Bölüm videosu: Nouman Ali Khan'den iki buçuk dakikalık bir edep dersi. Lütfen lütfen lütfen izleyin.

Dün,Hira'dan sonra karakola gitme cesaretini göstermiş ve Hakan için şikayet dilekçesi vermiştim.Allah muhafaza daha ileri gitmeyeceğinin garantisi yoktu ki.

Eve geldiğimde yorgun bedenimi dinlendirmek adına kısa bir duş aldım.Yatsı namazını kıldıktan sonra çalışma masamın başına geçtim,önüme gelişi güzel bir soru bankası çektiğimde  on saniye kadar bakıştık.Elimle soru bankasını sağa doğru ittim.

"Üzgünüm,senden elektrik alamadım." Deyip kendi kendime güldüğümde psikologa gözüksem mi diye düşünmedim değil.Ama gülmek güzel bir şeydir,gerek yok.

Uzun zamandır elime almadığım gri defterimin kapağını yavaşça açtım.Gönlümü açtığım kağıt parçaları karşımda duruyordu.Son yazdığım sayfaya geldiğimde temiz sayfa açmak için çevirdim.Karşıma benim yazıma benzemeyen bir iki cümleyle doldurulmuş satırlar çıktı.

"Gülünce gülen gözlerin var,

bir de gözlerin gülünce sıkışan kalbim.

-Yusuf"

Ah Yusuf.Defter onda kaldığında yazmış olmalı,benden habersiz okuduğu zaman.Nasıl güzel aktarmış hislerini,nasıl güzel sevmiş.

Allah'ım etkilenmeme izin verme.

Yusuf'un hisleri küçük defterimin sadece üç satırını doldurmuştu,geri kalan satırlar bir şeyler yazmamı bekliyor gibi gelince elime kalemi aldım.

"Ey gönlü güzel...

Nasibim isen,

Sözüm söz.

Eğer ki değilsen,

Allah için uzak dursun bu iki çift göz..."

Nasibim olabileceği ihtimali de nereden çıkmıştı?Nasipmiş.Kaleme doğru eğilip fısıldadım; "Neler uyduruyorsun sen?" Bir an kağıdı yırtmayı düşünsem de vazgeçtim,kalsındı.Mürekkebin oluşturduğu kelimeler gönlümden mi akmıştı,umut mu vardı içimde?

Çok düşünmenin sonu deli hastanesi olacak gibi gözüküyordu.Yerimden kalkıp yatağıma girdim,güçsüz göz kapaklarımı kapatıp kendimi uykuya teslim ettim.

 * * * * * * * * * * * *

Okula neredeyse bir haftadır bisikletsiz gidiyordum,bu gün de dahil.Ama bugün dikişlerim alınacaktı ve ben de bisikletime kavuşacaktım.Ayağıma spor ayakkabılarımı giyinip hızlıca durağa yürümeye başladım.Otobüsü kaçırırsam birinci dersi kaçırdım demekti,olmamalıydı.

Çok şükür durağa varmamla otobüs gelmişti.Öğrencilerden ötürü tıklım tıklım olan otobüste ben de ayakta duranlar arasındaydım.Cama yan yaslandıktan sonra dışarıyı izlemeye başladım.En kısa zamanda Yüsra'yla buluşmalıydım ama Yusuf'tan uzak durmaya çalışırken Yüsra'yla nasıl yakın olacaktım ki?

Evim! Yüsra'yı evime çağırırsam Yusuf gelemezdi tabii.Güzel fikir,aferin bana.Okuldan sonra Yüsra'yla vakit geçirirdim,gece Hira'nın yanında kalırdım.Denge kuruldu bile.

Otobüs okula yaklaştığında kırmızı düğmeye basıp durmasını bekledim.Otobüs durduğunda ben en arka safta olunca arka kapıdan inmek için yeltendim ama nedense şoför bey amca orta kapıyı açıp arka kapıyı açmamıştı.Utana sıkıla "Kapı!" dedim,aynaları var o kadar,görsün beni.Kapı açılmayınca ben tekrar ağzımı açmıştım ki çok centilmen pala bıyıklı bir halk kahramanı;

Elif Gibi DikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin