Bölüm 7

34 5 0
                                    

Aziz telefonu kapatıp sehpanın üstüne bıraktı. Yarısını içtiği sigarası telefonla konuşurken kendi kendine yanıp, uzun bir küle dönmüştü küllüğün kenarında. Bir sigara daha yaktı, arkasına yaslandı. Bu gün bütün köprüler yanmıştı artık. Tabi ki Gül ara ara arayacak, yakınlaşmaya çalışacaktı. Ağlayıp zırlayacaktı. Pişman olacaktı. Artık her şey için geç olmuştu ama... Ne olursa olsun çocuğu Aziz'e karşı koz olarak kullanmak yapması gereken en son şeydi. Artık bütün problemler eriyip kül olsa da, su akıp yolunu bulsa da, güven ruh gibiydi. Bir kez bedeni terk etmişti ve asla geri dönmeyecekti. Artık yaşadıkları en ufak bir sorunda Gül çocuğu da alıp annesinin evine mi gidecekti? Öyle olmasa bile Aziz bu çekintiyle mi sürdüecekti hayatını... Artık her şey için çok geç ti. Artık Aziz kendini amaçsız, koca bir boşlukta yapayanlız hissediyordu. Uzun zamandır böyle hissetmemişti. Tüm ailesini kaybettiğinden beri; o zaman Aziz askerde olduğu için o kazada yer almamıştı; zaten kendini boşlukta hissediyordu. Ailesi olmayan, sorumlulukları olmayan bir insan, geleceği olmayan bir insandır diye düşünüyordu. Zar zor toparlanıp aşık olmuştu. Yeniden aile kurup, mutlu olmak istiyordu. Kendi çocuklarını yetiştirecek, mütevazi bir hayatı olacaktı. En büyük serveti yapacak, mutlu olacak, çocuklarına bu büyük mutluluk servetini miras bırakacaktı. Şimdi birileri; cinayeti kimin işlediği, cinayetin işlendiği gerçeğini değiştirmez; geleceğini öldürüyordu... 

Bu sefer durum farklıydı. Bu bir trafik kazası gibi bir anda olup biten, sonuçlarına boyun eğmesi gereken bir trajedi değildi. Evet bu da Aziz in başına gelen büyük bir kazaydı ama bu sefer kazayı önlemek, kazaya sebebiyet veren unsurları ortadan kaldırmak Aziz'in elindeydi. Hatta elinde kalan son şeydi. Şimdi eskisinden daha dirayetli olma zamanıydı. Ayakları yere daha sağlam basmalıydı. Daha kuvvetli olması gerekiyordu. Hiç bir savaş meydanında acizlerin, korkakların ve düşmüşlerin yeri yoktu. Eğer bir savaş olacaksa hazır olmalıydı...

Aziz uzanıp camı araladı. Odaya dolmuş ağır sarımsak kokusu bir anda açılan pencereden dışarı boşaldı. Üst katta oturmuyor olsaydı da zemin katta oturuyor olsaydı, kaldırımda yürürken camın önünden geçenler rahatlıkla bu koku dalgasını fark edebilirlerdi. Aziz artık piskolojisini sarımsakla düzeltiyordu. Her akşam diş diş yediği sarımsaklar, sanki vampir gibi kanını emmeye çalışan duygu istismarcılarını, düşüncelerinden uzak tutuyordu. Evlendiğinde yiyemediği ve hatta bir çok defa büyük tartışmalara yol açan sarımsak artık özgürlüğünü simgeliyordu. Sigarasını söndürüp tuvalete yöneldi. Elini yüzünü yıkayıp hazırlanmaya başladı. Kahve mesaisine geç kalacaktı.


SARIMSAKLI GÜNLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin