BÖLÜM-11

380 11 0
                                    

Senelerdir unutamadığım, aşık olduğum adam tam karşımda duruyordu.Ben ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemez haldeydim.Adeta karşısında donup kalmıştım.Yıllar olmuştu onu görmeyeli.Bir gün olurda karşıma çıkarsa ne yaparım diye düşünürdüm hep.Ama bu sorunun cevabını kendime bile veremiyordum.Şimdi ise canlı kanlı karşımdaydı.Sessizliğimizi Murat bozdu.
"Merhaba Sıla. Biliyorum şu an beni burda karşında gördüğün için şaşkınsın.Aslında bu karşılaşmamız tesadüf değil.Uzun zamandır seninle konuşmak istiyordum.Ama seni bir türlü yalnız yakalayamadım".
"Konuşacağımız bir konunun olduğunu düşünmüyorum.Eger varsa da beni alakadar etmiyor. Şimdi izin verirsen taksiye binecegim "
Kelimeler birden ağzımdan dökülüvermisti.Bu saatten sonra ne konusacaktiki benle.Kırgındım ona.Beni bırakıp giderken hayallerimide yanında götürmüştü. Beni enkaz bir halde bırakıp çekip gitmişti.Teyzesinden dolayı babama karşı öfkelerini anlıyordum ama benim suçum neydi ki.Aynı durumda ben kalsam asla onu bırakmazdım.Demekki yeterince sevmemiş beni ya da ben öyle sanmışım.
"Sıla biliyorum bana karşı öfkelisin haklısın da. Hiç değilse eskilerin hatrına izin ver konuşalım yalvarırım.Senden ayrıldıktan sonra mutlu olduğumu mu sandın. Aklım ve kalbim hep sende kaldı"
"Aklını ve kalbini benden al git Murat"
"Lütfen Sıla böyle konuşma yalvarırım.Senin de yaşadıklarını biliyorum.Sende mutsuzsun benim gibi"
"Mutsuz olduğumu kim söylemiş. Gayet de mutluyum.Bir çocuğum var güzel bir işim var daha ne olsun"
"Gözlerin neden öyle söylemiyor Sıla"
"Murat bu konuşma yeterince uzadı çekil önümden"
Ne olduğunu anlamadan Murat belimi kavrayıp beni kucakladığı gibi zorla arabasına bindirdi. Hemen kaçmama fırsat kalmadan hızlıca arabayı çalıştırıp son hızla gitmeye başladı.
"Murat ne yapıyorsun sen.Kafayı mıyedin.İndir beni şu arabadan. "
"Beni dinleyene kadar bırakmayacağım Sıla"
"Sen çıldırmışsın kafayı yemişsin.Burdan kurtulayım bir bak ben ne yapıyorum.Seni polise şikayet edeceğim.  Adam kaçırmak nedir.Şehir eşkiyasımısın sen."

Ne desem nafileydi kafasına koymuştu benimle konuşacaktı. Eğer konuşmasam zorla arabayla götürmeye devam edecekti.Pes edip;
"Ne anlatacaksan anlat ve sonra beni bırak Murat.Saat geç oldu küçük bir çocuğum var benim lütfen"
Benim sözlerimden sonra Murat biraz sakinleşmişti.Arabayi kenara çekti ve konuşmaya başladı.
"Bir çocuğunun olduğunu biliyorum ve hatta evli olmadığınıda. Çocuğunun babasının seni nasıl terk ettiğinide herseyi biliyorum.Biliyorum mutsuzsun.Çünkü hayalin koskocaman bir ailenin olmasıydı.Şimdi kızınla yapayalnizsin. Bende senden sonra ailemin bulduğu bir kızla evlendim. Evlenirsem seni unuturum sandım yanılmışım.Evliliğimde eşime yeteri kadar ilgi gösteremediğimden hep mutsuzduk. Tabi evliliğimden bir çocuğum oldu.Senin gibi bir kız çocuğum var.Evliliğimde kavgalar artınca eşimden ayrıldım. Ayrıldıktan sonra senle konuşmayı çok istedim. Ama karşına çıkacak cesareti bulamadım kendimde"
"Şimdi ne değişti Murat söylesene . Konuşacak cesareti buldun heralde"
"Sıla lütfen böyle konuşma söylediğin her cümle kalbimi yaralıyor.Her şey icin pişmanım. Mutsuzum .Hiç birsey beni mutlu etmiyor.Bana bir şans ver mutlu edeyim seni. Evlenelim. Senin çocuğuna da iyi bir baba olurum.Ailemden seni istemeyen herkesi karşıma alırım lütfen"
"Seneler önce aileni karşına alıp ben Sıla'dan vazgeçmem diyecektin.Şimdi ne değişti ha. Söylesene.. söylesene..."
"O zamanlar ailemi karşıma almaktan korktum Sıla . Gençtim cesaret edemedim.Sandımki ailemin dediği her şeyi yaparsam mutlu olurum. Yanılmışım"
"Seni pişmanlıkların ve yanılgıların ile başbasa bırakıyorum o zaman"
Arabanın koluna elimi atıp tam çıkacağım sırada Murat beni kendine çekip deli gibi öpmeye başladı. Elinden kurtulmaya çalıştım ve tokadı yüzüne bastım.
Arabadan çıktığımda gözlerim yaşlarla doluydu.Ne sanıyordu beni.Bana nasıl dokunabiliyordu.Kendimi o an çok değersiz hissettim. Seneler önce nasıl beni böyle gözyaşlarıyla bıraktıysa yine bugün öyle yapmisti.
Hemen bir taksi çevirip evin yolunu tuttum.Yol boyuda ağladım.Hatta taksici birsey mi oldu abla diye defalarca sordu.
Eve geldiğimde saat gece 2 olmuştu.Bu saate kadar hiç geç kalmazdım ben.Ah o Murat inat edip bırakmamıstı.Elimi çantama attım ve evin anahtarlarını aramaya başladım.Evde kızımın bakıcısı ve kızım vardı.Simdi zile bassam kızım uyanırdı. Ben anahtarları ararken arkamda ayak sesleri hissettim. Döndüğümde Buğra ile göz gözeydık.
"Sıla bu saate kadar nerelerdeydin.Seni aradım ama telefonuna ulasılamiıyordu."
Buğra uyuyamamış bu saate kadar benimi beklemişti.
"Arkadaslarla eglendik zamanın farkına varmamışım.Sen neden hesap sorar gibi konuşuyorsun.Ne haddine hesap sormak. Neyimsinde hesap soruyorsun"
Her seferinde her kavgada Buğraya hicbirseyim olduğunu hatirlatiyordum.Bu da onun bana yaptıklarına karşı aldığım masum bir intikam biçimiydi.
"Sen benim çocuğumun annesisin. Bu saatlere kadar yalnız bırakamazsın onu"
"Buğra Allah aşkına çocuğu sanki evde tek bırakıp gitmişim gibi konuşuyorsun. Hem ne zaman dışarı cikmisim geceleri.Bir kez bugün çıktım burnumdan getirdin ya"
Artık sinirlerim epey bozulmuştu.Aglamaya başladım.O da bu tepkimi hiç beklemiyordu.
"Bu şekilde ağlar halde eve girersen çocuğu uyandiracaksin.Bana gel.Yarin sabah olunca evine gelirsin.Zaten çok uzakta değiliz üst katındayim"
"Hayır teşekkürler sana iyi geceler ben başımın çaresine bakarim"
Anahtarları çantamdan aramaya başladım.Ama anahtarlar yoktu.Sanırim anahtarları unutmuştum.
"Sanırım anahtarların yok Sıla ve teklifim hala geçerli"
Gözlerim yaşlı ve halsizdim birde burda durup Buğra ile tartışmaya girmeyecektim.Onun evinde kalmayı kabul ettim. Ve birlikte yukarı kata onun evine çıktık.
İçeri geçtikten sonra yine ağlıyordum.Bugra ona sinirlenip ağladığımı sanıyordu.
"Sıla özür dilerim.Kalbini kırmak istemedim.Sadece geç kaldığın için endiselendim"
Buğra ağlamama dayanamayıp bana sarılmaya başladı. Parmaklarının uçlarıyla gözyaşlarımı siliyordu. Şefkatle saçlarımı oksuyordu. Nedendir bilinmez böyle bir ilgi ve sevgiye yıllardır hasret kalmıştım.Ne ağlayacak bir omzum ne de sarılacak bir kucağım vardı.
Ağlayarak Bugranin kollarında uyuyakalmışım.Sabah uyandığımda onun yatağında buldum kendimi. Ne onla aynı yatakta mi yatmıştık diye heyecanla yataktan fırladım.Yataktan kalkıp içeri doğru baktığımda Bugranin salonda uyuduğunu gördüm. Beni kendi yatağında yatırmış kendisine salonda yatmisti.Günahıni almistim adamın.
İçeri girdiğimde ayak seslerimden uyandirmistim Bugrayi.
"Günaydın Sıla. İyi uyuyabildinmi .Daha iyimisin."
"Ben dün bu koltukta senle oturuyordum.Nasil senin odanda uyumuşum."
"Dün gece sen uyuyakalınca uyandırmaya kıyamadım yatağa kadar taşıdım seni."
"Teşekkür ederim ama sen salonda uyudun benim yüzümden.Belin falan ağrımasın "
"Yok Sıla gayet iyiyim ben. Sen iyiysen bende iyiyimdir"
Bugranin kafasına bu aralar taşlar mi düşmüştü.Ne kadar şefkatlidir  bu aralar.
"Neyse Buğra dün gece için teşekkür ederim ben eve geçiyorum.Uyanmislardir bizimkiler."
"Sılaa...şey.. şey dicektim"
" Ne diyecektin Buğra"
"Sen ben ve Nisa bugün kahvaltiya dısarı çıkalımmı. Hem dışarıda birlikte birseyler yapınca Nisa çok mutlu oluyor"
"Tamam peki gidelim.Yarim saate Nisa ve ben hazır oluruz "
"Teşekkür ederim Sıla "
"Teşekkür edecek birsey yok.Kizimizin mutluluğu için birlikte kahvaltı bile edebiliriz"
Bu sözümle Bugranin gülen yüzü solmuştu .Ama söylemeliydim ona yerini ve sınırını hatırlatmak için.Baska anlamlar yüklememesi için. Ona karşı taş kalpli olmak istemiyordum bir yanım hep kıyamıyordu ama bana yaptıklarını unutamiyordum.

1 hafta sonra...

O günden sonra Muratı hiç görmemiştim. Görmekte istemiyordum.Öpmekte neyin nesiydi.Aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyordum.

Nisayla oturmuş kahvaltı yapıyorduk.Kendisi her ne kadar kendi kendine  yemek yemek istesede üstüne başına döktüğünden yemeğini ben yediriyordum. Bakıcısı bir kaç saatligine izinliydi.Kizimla başbasayiz derken öyle olmadı babasıda her zamanki gibi bizleydi. Buğra kahvalti sirasinda geldiği için bir tabakta  masaya onun için koydum.Üçümüz huzurlu bir şekilde kahvaltı ediyorduk.Bugun Bugrayla hiç kavga etmemiştik.Ta ki o zil çalana kadar.
"Buğra Nisaya yemek yediriyorum sen baksan olurmu kapıya.Kapici Ali beyden birseyler istemiştim.Onu getirdi heralde"
"Tamam sen Nisaya yedir yemeğini ben bakıyorum kapiya"
Buğra kapıyı açıp İçeri döndüğünde elinde kocaman bir buket çiçekler vardı. Buğranın yüzü öfkeliydi. Çicegin üzerindeki notu bana uzattı.

Geçenki gün için özür dilerim.Beni affet Sıla.
Murat

Buğra adeta burnundan soluyordu.Notu benden önce o okumuştu.

"Hemen bana bir açıklama yapmanı istiyorum Sıla. Murat kim.Gecen gün hangi gün kafayı yiycem anlat bana "
"Kim olduğunu öğrenmek senin ne haddine. Bana hesap soramazsın sen.Kimse kim sana ne"
Ben böyle konuştukça Buğra öfkeden deliye döndü. Biliyordum yine büyük bir kavga çıkacaktı.Simdilik Nisa yanımızda diye ses çıkarmiyordu. Bakıcısı geldikten sonra beni zorla evden çıkarttı ve hesap sormaya kendi evine çekiştirdi.
Evine gelince bağırmaya çağırmaya başladı.
"Sıla bana onun kim olduğunu söylemezsen gelen çiçekçiden adamı bir şekilde bulur  döve döve öldürürüm.Beni katil mi edeceksin"
"Buğra senin bu hallerin ne böyle. Hani beni seviyor kıskanıyor desem o da değil.Bu neyin öfkesi.Bana bir yerden çiçek gelemezmi.Bunda öfkelenecek ne var."
"Öfkelenecek ne mi var.Elin adamı çiçek yollamış gecen gün için affet yaziyor.Söyle biri mi var."
"Ha birde bir ilişkim var diye iftira at. Bir ilişkim yok ama diyelim ki oldu.Olamazmi birini sevemezmiyim."
"Sevemezsin.Baskasinin olamazsın. Allah aşkına ne ķörsün seni sevdiğimi görmüyormusun. Birde beni sevmiyorsun diyorsun.Senin için ölüyorum  neden anlamıyorsun. Tamam başlarda böyle değildi.Ama zaman insanı degistiremezmi"
Saskindim adam resmen bana hiç beklemediğim bir anda ilanı aşk etmişti.Ama kabullenmek istemedim.O beni sevemezdi.Erkeklik gururundan dolayı yanimda birini görmeye dayanamiyordu o kadar.
"Sevmek mi.. Allah aşkına bunu söyleyecek son kişisin Buğra. Sevmek kelimesi ağzına bile yakışmıyor.Sen sevmekten ne anlarsın.Sen sadece kızının annesinin yanında birini görmeyi gururuna yediremiyorsun"

"Asıl sen sevmekten anlamıyorsun Sıla. Eğer bir parça  anlasaydın gözlerimin nasıl sana baktığını görürdün.Söyle kim o adam söyle"
"Eski nişanlim"
Buğra eski nişanlım kelimesini duyduktan sonra ellerini yumruk yapip karşıdaki aynaya vurdu.Cam parçalara ayrılmıştı.Buğranın elleri ise kanlar icerisindeydi.
"Buğra sen..sen.. ne yaptın.Ellerin..ellerin kanıyor"
Korkudan kekeleyerek konuşuyordum.Hemen temiz bir bez alıp Buğranın ellerine sardım.Ve o sinirinden yerinden kıpırdamak istemesede sürükleyerek zorla hastaneye götürdüm.
Güzel başlayan bir günün sonu böyle kötü bitmişti.Hayatta ne zaman mutlu olsam bir yerlerden karşıma bir mutsuzluk çıkıyordu.Ve belki nice mutsuzluklarım yoldaydı.

Saplantılı Aşk ❤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin