2. Bölüm: Güven

42 13 4
                                    

- Aklımda tamamen kurgunun içinden geçtim.. Buradan başlayıp son bölüme kadar gidebilecek arkadaşlara sesleniyorum; sonunu böyle bitirdiğim için özür diliyorum..

...

Gözlerimi açtığımda karşımda Ege ve Ömer vardı. Yan tarafıma baktığımda Berk'e sarıldığıma fark ettim. Berk mutlu mesut uyuyordu , hemen ayrıldım. Yanımdaki yastığı alıp Ege'nin kafasına doğru attım.

"Ne bakıyorsun bön bön!" Berk'te uyanmıştı.

"Abi Allah aşkına bu evde kapı tıklatma gibi adetler yok mu!"

"Sus! İkizler gelmiş bana laf atıyorlar! Tamam 15 yıllık hasretinizi gideriyor olabilirsinizde bu ne biçim hasret!"

"Ne ikizi Allah aşkına?""

"Zamanı gel-"

"Ne zamanı? Sabah sabah kafamı yormayın bari! Şimdi bu konu burada kapansın ben arkadaşımla buluşacağım!" Dedim ve yataktan fırladım. Ömer arkamdan bir şeyler söylüyordu ama duymazlıktan geldim. Bu akşam Mustafa abinin mekânına gidecektik ama ben Koray'la gidecektim. Telefonumdan saate baktım; 12'ydi. Lavaboya girip elimi yüzümü yıkayıp çıktım. Odaya gittiğimde onlar hâlâ odadaydı. Onları odadan kovup hızlıca odayı topladım ve hazırlanmaya başladım. Kıyafetlerim bu odadaydı. Bugün hepimiz biriyle buluşuyordu; Ege Yazgı'yla, Ömer Manisa'yla , Bartu Deniz'le , Berk bahsettiği çocukluk arkadaşı olan Ela'yla ve ben Koray'la buluşacaktım.

Dolabımı açtım ve beyaz elbisemi aldım. Elbise giymeyi çok seviyordum özellikle bu elbiseyi , beni peri masallarında ki o periye benzettiğine inanıyordum. Saçımı dağınık topuz yaptım ve takılarımı takıp aşağı indim. Mutfağa girdiğimde Deniz kahvaltı hazırlıyordu. Beni çağıracakken benim burada olduğumu fark edip yemekleri masaya koydu. Arkamdan Berk gelmişti. Sanki parfümü farklıydı ya da buna kafayı takmıştım. Yemeği bitince telefonuna arama geldi geldi ve dün olduğu gibi aynısını yaptı. Bende yemeğimi yedikten sonra masayı topluyordum ki telefonum çalmaya başladı. Ömer içeriden telefonumu getirdi , "Aç şunun telefonunu, sabahtan beri mesaj atıyor. Bir bana mesaj atmadığı kaldı!" Ömer'e ters bir bakış atıp telefonu açtım;

"Alo!"

"Alo. Hazal hazır mısın? Mesaj attım ama görmedin. Umarım rahatsız etmemişimdir."

"Yok böyle şeylerden hiç rahatsız olmam, kafana takma. Şimdi ayakkabılarımı giydim, çıkıyorum. Görüşürüz!"

"Evin önündeyim, görüşürüz!"

Telefonu kapattığım sırada Berk içeri girdi. Gideceğimi anladığı an yüzündeki gülümseme soldu. Mutfaktan çıkıp kapıya doğru yöneldim ve ayakkabılarımı giydim. Kapıyı açtığımda Koray karşımdaydı.

"Umarım çok bekletmemişimdir."

"Aslında bekledim sayılmaz , yeni gelmiştim." Dedi ve bana arabanın kapısını açtı. Beni yemeğe götürecekti sonra ise sinemaya animasyon filmi izlemeye gidecektik. Koray animasyon izlemeyi seven, çocuk ruhlu bir adamdı. Ömer bizi takip etmesin diye Yazgı'ya bile söylememiştim çünkü Yazgı'dan da bir şekilde öğreniyordu.

...

Saat 20.16'ydı. Bugün Koray'la planlarımızın dışına çıkıp biraz daha eğlenmiştik. Şimdi ise Mustafa abinin mekânına gidiyorduk. Beni sürekli birileri arıyordu. En sonunda telefonumu açtığımda ekrandaki bildirim sayısını görünce şaşırdım. Bartu 25 kere aramıştı ve diğer kişilerinde en az 5 kere cevapsız araması vardı. Bildirimlere göz gezdirirken Bartu tekrardan aramaya başladı.

"Alo-"

"Neredesin abi sen! Ömer burada bizim ağzımıza sıçsın sen gez, dolaş, eğlen. Oh paşam, oh!"

İnci DevriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin