3. Bölüm: Anksiyete

34 10 2
                                    

- Bölüm başında söyleyeceğim bir şey yok ama yine de bu kısmı yazıyorum, çünkü neden olmasın? Hadii iyi eğlenceler ;')

Şarkılar: Bikinisinde Astronomi- Son Feci Bisiklet, M. - Anıl Emre Daldal

...

Gözlerimi açtığımda başımda Deniz vardı. "Tanrıya şükürler olsun! Onlar gelmeden uyandın!"

"Ne kadar süredir baygındım?"

"5 dakikadır. Yarana pansuman yapmadığımız için fazla ağrı yaptı, bayılmanın sebebi ise panik olmandı." Panik olmamın sebebi ilk adımı seslenilmesiydi. Berk'te böyle seslenirdi ama onu uyarmıştım.

'"Kimi seçiyorsun oğlum?" Çocuk eliyle beni işaret etti. Panik olmuştum, konuşamıyordum.

"Demek İnci'yi seçiyorsun ha? Güzel, Tam istediğim gibi!" Konuşamıyordum, ağlayamıyordum, hatta tepki bile veremiyordum. Verdiğim tek tepki vücudumun tir tir titremesiydi. Belki benim acı çekmemi istemişti. Ben öylece boşluğa bakarken yüzüme bir tokat indi. Yüzümü cama doğru çevirdiğimde camdan bir çift yeşil göz beni izliyordu. İçinde bir yandan barındıran bir çift yeşil göz... O gözler kime aitti bilmiyordum.

O an bağırıp çığlıklar atmak istiyordum ama yapamıyordum. İğrenç adam bana daha çok vuruyordu. Eli kemerine gidiyordu, her ne kadar bağırsamda çıkamazdım ki buradan.'

Kabustan uyanır gibi eskilere dalmıştım.

Kapı tıklatılınca irkildim. İçeriye Koray girdi. Aklımda tek bir soru vardı, o gözler kimindi. Koray gelip yanıma oturdu. Koray'ın gözlerine baktım ve o an anladım...

"Hayır..." Diye mırıldandım. Koray bana anlamaz bir tavırla bakmaya başladı. "O çocuk sen olamazsın! Hayır! Sen onları görmüş olamazsın!" Koray derin bir nefes alıp verdi. "Hazal..." Çıktı sadece ağzından. Koray galiba o yeşil gözlerin sahibiydi...

"Hayır! Hayır! Hayır! Lütfen o olmamış ol Koray." Dolu gözlerimle ona baktım. Yeşil gözlerinde farklı bir gizem daha vardı. Bir anda beni kendine çekti ve göğsüne bastırdı.

Sakinleşince "Aşağıya inelim mi?" Dedim.

"Olur."

Merdivenlere geldiğimizde bağırış ve çağırış sesleri vardı. "Berkay sana kaç kere söyledim, kardeşime bir daha İnci dersen seni ve bütün o yalanlarını da çöpe atıp giderim!"

"Ne yalanı!" Diyordu abim. Koray tam içeri girecekti ki kolunu nazikçe tuttum. Merdivenlere oturduk ve onları sessizce dinlemeye başladık.

"Biz aslında 10 yaşında tanışmadık! Ben başka bir arkadaşımla 10 yaşında tanıştım ama bu geri zekalı bunun da üstüne kondu!"

"Yine mi Sare?"

"İkizime bir daha o isimle hitap ed-"

"Ah Umut... Senden ve senin bu saçma tehditlerinden çok sıkıldım biliyor musun?" Koray'la içeri girdiğimizde Bartu Berkay'ı çekiştiriyordu.

"Sıkıldıysan gidebilirsin o zaman!" Dedi. Kapıdan dışarı attı ve kapıyı yüzüne kapattı. Abim yanıma gelince yine konuşamadığımı fark ettim. Seneler önce ki gibi yine anksiyetem tutmuştu.

Hızlıca odaya çıkıp kapıyı kilitledim. Sakinleşip durumu atlatmam gerekiyordu. Bu yüzden çocukluğumdan itibaren birçok kez destek gördüm. Bu durum gitmiş gibi görünüyordu ama hiç gitmemişti. Yatağın içine girip yastıklarıma sarıldım. Berkay, Koray gibi bana birisini anımsatıyordu.

Uyuyamayınca telefonumdan en sevdiğim şarkıyı açmaya karar verdim. Şarkı ' Suçluyum belki ben, sen sularımda ölürken..*' diyordu.

Suçluydum belki de bu zamana kadar onlardan bir iz bulamadığım için.

İnci DevriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin