10. Bölüm: Zaman

10 2 0
                                    

Vee yep yeni bir bölümle geldiiim

...

Gözlerimi açtığımda odadaydım. Uyandığımı gören Koray aceleyle yanıma geldi.

"Hazal! İyi misin? Ne oldu sana bir anda bayıldın? Yoksa güçlü ve büyük kaslarımdan mı bayıldın?" Somurtarak baktığımda güldü.

"Şaka yapıyorum hayatım. Senin sağlığın benim için her zaman önemli, bu ciddi yüz ifaden güler belki diye düşünüyordum." Bu düşüncesi beni güldürmüştü.

"Gülmek sana o kadar yakışıyorki... Dün gece senin hakkında bir rüya görmüştüm, şimdilik bende saklı. Bu rüyanın belki gerçekleşme ihtimali vardır, bunu o gün sana hatırlatacağım."

"Nasıl bir rüya?"

"En mutlu günümüzün geçtiği bir rüya... İçimden bir his bunun yakın olacağını gösteriyor. Bu arada damatlık işini de hallettik, sen tekrar bayılma diye düğün günümüze kadar asla giymeyeceğim." Gülüyordu. Onun bu sırıtışı kalbimin deli gibi atmasına sebep oluyordu. Gülerken gözleri parlıyordu. Gözlerine baktıkça görebiliyordum, içindeki çocuk sadece benimleyken ortaya çıkıyordu.

Çoğu zaman aşklar bir hikayeden ibaretti ve bu hikayelerde bile aşıklar zorluklarla karşı çıkarak aşkına kavuşuyordu. Ama o... ne gibi bir zorluk onu bana geri getirdi anlamıyorum. Küçüklüğümde ilk onu gördüğümde de bunu düşünüyordum. Bize bir benzetme yapmak istemiyorum çünkü o benzetmeler bile kötü yollara çıkabiliyordu. Mesela Kelebekler onlar en fazla 1 ay yaşıyor ve canlarını yitirip gidiyorlar. Küçükken bizim bir kelebek olabileceğimizi düşünmüştüm ama şimdi ise bundan korkuyorum.

'Ya ben ona tam kavuştum derken tekrardan sonsuza kadar kaybedersem?'

Bazen de heyecanıyla yaşamalısın hayatı, bir cisme ve ya bir canlıya bağlı olarak değil. Ama ben bunu beceremiyordum, hemde çocukluğumdan beri...

Yanımdaki bir kaç kutu ilaca bakıyordum. Bunlar bir kaç çeşit antidepresan gibi şeylerdi ya da ben adını hatırlamıyorum. Doktorum her koşulda zamanında kullanmamı söylemişti ve ben yine unutmuştum. Bayılmalarımın sebebi de buydu. Koray'a henüz açıklamamıştım, açıklasaydım çok üstüme düşerdi ama ben bunları istemiyorum...

Her şeyin normal ve mutlu olduğumuz bir gelecek istiyorum sadece...

Aşağıya bizimkilerin yanına indim. Deniz yanıma gelip halimi hatrımı sormak için beni mutfağa çekti, daha doğrusu fikrimi almak için.

"Kendini iyi hissediyor musun? Senin ruh halin her koşulda Koray'ı da etkiliyor ve bizi de, kendine dikkat et kuzum..."

Boğazımın ağrısıyla hırıltılı bir şekilde konuştum.

"Deniz?"

"Efendim?"

"Ona anlatmalı mıyım?"

"Kendi hayatın benim pek bir sözüm geçmemeli."

"Kendimi geri dönüşü olmayan bir çıkmaz sokakta buluyorum her seferinde, ama bana bu çıkmaz sokaklardan kurtulmamı sağlayan haritalar sizlersiniz. O da bunu bilmeli ama tam bu zamanda söylersem ya askere gittiğinde kafasına takılırsa bu durum?"

"Merak etme kuzum, kafasına takmayacaktır. Ama söyleyip söylememek sana kalmış."

"Peki, o zaman bu akşam söyleyeceğim..."

Dışarıdan adım sesleri gelen Koray'ı görünce gülümsedim. Deniz'de bizi yalnız bırakmak istercesine gülümseyip mutfaktan çıktı.

"İyi görüyorum seni, umarım içinde fırtınalar koymuyordur Sevgili Hazal." Gülümsedim.

İnci DevriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin