Kızgın gözlerle karşılaştığım anda hemen oradan uzaklaşmaya kalkıştım. Arkamı döndüm ve koşarak uzaklaşmaya başladım ki belimde bir el, ensemde buz gibi bir nefesle kulağımda duyduğum bir sesle irkildim "Başın çok büyük belada küçük sıçan."
Belimdeki elden, ensemdeki soğuk nefesten kurtulabilmek için çabalamaya çalışsam da boşuna uğraşıyordum. Çünkü zerre işlemiyordu.
Beni sert bir şekilde duvara yapıştırdı ve soğuk nefesi, ateş püsküren gözleriyle yaklaştı, yaklaştı. Soğuk nefesi iliklerime kadar hissedinceye kadar yakınlaştı ve "Senin burada ne işin var küçük sıçan? Başın büyük belada. "
"Lütfen bırak gideyim. Söz veriyorum kimseye birşey demeyeceğim. "
Egemen "Öyle kolay kurtulamazsın küçük sıçan. Bunun bir bedeli olmalı, değil mi? Cezanı çekmelisin ."
Eylül "Lütfen bırak gideyim. Arkadaşlarım beni merak eder. "
Egemen "Cezanı çektikten sonra gidersin küçük sıçan. Şimdi dediğimi yap ve yürü."
Kolumu sıkarak beni sürükleye sürükleye siyah bir arabanın önüne getirdi.
Eylül "Ya bıraksana kolumu ya! Hiçbir yere gelmiyorum seninle. Zorla beni götüremezsin. Kimseye birşeyden bahsetmeyeceğim. Bunun neresini anlamıyosun ya?! Daha ne istiyorsun benden! "
Egemen "Nereden bileyim buradan çıktıktan sonra birilerine söylemeyeceğini?Şansını fazla zorlamada bin şu arabaya. En azından yarına kadar emin olmam gerekiyor ."
Eylül "Söylemek istesem sen buna engel olamazsın zaten. Bugün olmazsa başka bir gün var. Ama senin gibi birisini başıma bela almak istemem. "
Egemen "Söylemek konusunda bu kadar emin olma . Bugün cezandan sonra söylemeyi bırak, konuşmaya gücün olacak mı sen onu düşün."
Gerçekten de çok fazla tehlikeli bir adam. Çok korkuyorum. Sinem de merak etmiştir şimdi beni. Nereye götürecek acaba? Zorla bindirdi arabaya ve hızla okuldan çıktık. Çok korkuyordum. Tanımadığım bir adamın arabasındayım. Ve tedirgindim.
Hızla okuldan çıktık ve bir saat sonra iki katlı, bahçeli bir evin önüne geldik.
Egemen "Arabadan in."
Eylül "Neresi burası? Neden getirdin buraya beni? Ne yapacağım burada?"
Egemen "Sana soru sor demedim. Kes sesini ve şu arabadan in."
Eylül "Sorularıma cevap vermezsen eğer, asla inmem."
Egemen "Acele etme, birazdan öğreneceksin zaten. Son kez diyorum in şu arabadan."
Çaresizce inmek zorunda kaldım. Egemen önde ben arkasında kapının önüne geldik. Resmen tanımadığım bir adamla bir evin içine gireceğim. Ne kadar tedirgin olsam da belli etmemeye çalıştım. Kapıyı açtı ve içeri girdi ben hala girmemekte kararlıydım.
Egemen "Ne bakıyorsun? Girsene içeri. "
Eylül "Bak, tanımadığım birisiyle bir evin içine girmemi bekleme benden. Ne istiyorsun söyle."
Egemen "Ya sen ne soru soruyorsun ya? Sana fikrini soran olmadı. Giriyor musun yoksa zorla mı girmeyi tercih edersin? ."
Eylül "Girmiyorum işte, girmeyeceğim de . Zorla kucağına alıp içeri sokamayacağına göre."
Egemen "Doğru söylüyorsun aslında senin gibi kilolu bir kızı taşıyamayacağım için kucağıma da almam imkansız. Bende seni başka şekilde içeri alırım."
Kolumdan çekip hızla içeri aldı ve kapıyı kilitledi. Manyak mıdır nedir ya kiloluymuşum. Sen kendine bak be güçsüzüm demiyorda.
Egemen "Hemen bana yemek yap. Yarım saat içinde hazır olmazsa senin için hiç iyi olmaz. Küçük sıçan."
Eylül "Ne diyorsun sen ya? Ben senin hizmetçin miyim? Git başkasını bul yemeği yapması için."
Egemen "Evet bugün sabaha kadar hizmetçimsin. Ne istersem onu yapmak zorundasın. Bu arada yarım saatin var."
Eylül "Hey dur, nereye gidiyorsun ya?!"
İnanmıyorum ya resmen tanımadığım bir adama yemek yapacağım. Deli sanırım. Cevap bile vermeme izin vermeden merdivenlerden yukarı çıktı.
Şimdi daha fazla başıma bela almadan yemek yapayım.
Mutfağı araya araya buldum.
Ev büyük olunca. Bulması da zor oluyor tabi.
Şaka gibi ya koca adam kendi yemeğini bile yapamıyor. Bir de bunun için uğraşamam. Gidip bildiğim en iyi yemeği hazırladım ve herşey tamam. Şimdi koca adamı beklemeye geldi.
Merdivenlerden indi yanıma geldi. Spor gidinmişti. Önce masaya baktı sonra bana.
Egemen "Bu masayı sen hazırladığına emin misin gerçekten? Pek becerebilecek birisine benzemiyorsun da."
Eylül "Hani kiloluyum ya, normal olarak da yemek yapmak ve yemekte iyiyim."
Egemen "Doğru söylüyorsun yani kilolu insanları yemekle de arasının iyi olması normal birşey."
Egemen gıcığı nezaketen de olsa bir çağırır ama nerede? Yapan kendisi gibi rahat rahat yedi. Allah'tan aç değildim. Sofrayıda kaldırmak bana düştü tabiki. Mutfağı temizledikten sonra oturmak için sandalyeye yeltendim ki
Egemen " Küçük sıçan! Meyve getir bana."
Eylül " Benim bir adım var. Küçük sıçan değil Eylül!"
Egemen " Adının Eylül olduğunu biliyorum, hatırlatırım aynı sınıftayız. Ama ben sana küçük sıçan diğeceğim. Meyvemi getir bana. "
Eylül "Ya sabır, ya sabır. Şu gün bir bitse ya. Telefonumda çekmiyor zaten. Allah bilir ne kadar merak etti Sinem."
Şu doymak bilmez adamın meyvesini getireyim de ağzı sussun."
Mutfağa geçip tabağını hazırladım ve gidip önüne koydum.
Sonunda istekleri bitti. Yok su getir, Yok meyve getir, yemek hazırla. Canım çıktı resmen.
Uykusu gelmiş olacak ki üst kata çıktı ve bir daha inmedi. Sanırım bende burada durdukça uyuyacaktım.
Şuan üstünde oturduğum kanepeye artık direnemeyeceğim.
5. Bölüm sizlerle çok iyi gidiyor benim için yorumlarınızı bekliyorum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON UMUT
ChickLitEYLÜL DALKIRAN ; 18 yaşında genç bir kız. Beline kadar uzanan , altın rengi sarı saçları , Babasından aldığı , masmavi gözleri vardı. O normal bir kızdı. Ta ki 15 yaşında '' TESADÜFEN '' bir araba kazasında babasını kaybedinceye kadar. Her gün belin...