0.6

5.5K 317 45
                                    

Keyifli Okumalar :)

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen...

"Annem çok sevinmelerin kadınıydı. Bazen sevinince annem gibi, rengarenk reçeller dizerim kalbimin raflarına."

Sertab Erener - Karbeyaz

🦋

Gözlerimi acıyla buruşturdum. Bu acı hayalkırıklığımın yansımasıydı. Lale ablam kaza yapmıştı. Neyseki önemli bir şeyi yoktu yalnızca bacağında çatlak oluşmuştu. Annem ise o gece ablamın kaza yaptığı haberini alınca Leyalle gitmişti. Leyal ise bu durumdan memnundu. Anneme beni burada tek başıma bırakmamasını yaşlı gözlerle dile getirsem de 'artık büyümen lazım annecim. Hem yeni ailenin sana fazla iyi davranacağına eminim. Unutma sen hala benim kızımsın!' demişti ve Leyal'i de alıp yola çıkmışlardı.

Kırılmıştım ama belki de haklıydı.

Yıllardır onların gölgesi altındaydım. Tek başıma okula bile gitmezdim annem götürürdü. Ona küçükken bir kaç kere tek gitmek istediğimi söylesem de izin vermezdi. Sokakların kirli ve kötü olduğunu istediğim bir yer olursa onun beni götürebileceğini söylerdi. Hiç bir zaman yalnız kalmamıştım ve bu beni korkutuyordu. Benim gibi İnci Hanım da bu durumdan hiç memnun değildi. Hatta tartışmaya gireceğine bile emindim. Ama o Asım Bey'in ve kayınpederinin bakışlarından dolayı susmuş ve Leyalle sadece vedalaşmıştı.

Selim yani ikizim. O ise hemen gözden kaybolmuştu. Benim içimde halledemediklerimi çabuk sindirmişlerdi. Annemin gidişinin üzerinden 2 gün geçmişti ve ben o süre zarfında hiç bir şekilde bu odadan çıkmamıştım. Odayı ben gelmeden önce hazırlamışlardı. Yataktan kalkıp lavaboya yürüdüm ayaklarımı sürüye sürüye. Yüzümü yıkarken aynadan kendime bakıp yüzümü buruşturdum. Göz altı morluklarım Allah'a emanetti.

Valizimi açıp içinden bej rengi bir şort ve beyaz sade bir tshirt çıkarıp hızlıca giyindim. Buraya geldiğimden beri odamdan çıkmadığım için kahvaltım odama gönderiliyordu. Ayıp ettiğimi biliyordum. Neyseki anlayışlı insanlardılar ve beni rahatsız etmediler. Kapıyı açtım ve merdivenlerden inmeye başladım. Ev yani pardon konak kaç katlıysa artık in in bitmemişti.

Aşağıya indiğimde kocaman uzun bir sofra karşıladı beni. Nabzım hızlanmıştı çünkü kalabalıktı sofra. Kendimi sakinleştirmeye derin nefesler vermeye başladım. Sadece bir kahvaltı sofrası. Öcü görmüş gibi davranma Allah'ın salağı!

Artık son adımlarımı attığımda bana dönen bakışlardan dolayı nabzım daha fazla hızlanmıştı. Allahım yardım et.

"Ooo uyuyan güzel şatosundan çıkabilmiş!"

Parmaklarımla tişörtün ucuyla oynamaya başladım.

"Selim! Çocuklaşma abicim!"

Hastanedeki ela gözlü adam Yiğit abi. Sanırsam bana şuana kadar sıcak davranan tek kişiydi. Beyaz gömleğinin kollarını kıvırtmış bir beyefendiydi.

"Selim diline sahip çıkacasun duydin mi dedenu?"

Derin bir iç çekip "He duydum dede duydum." dedi ve sandalyesine yaslandı.

NevaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin