Keyifli Okumalarrr :'))"Sarıl bana. Daha sıkı, porselen değilim, kırılmam."
Kalben - Sadece
🦋
Boşluktaydım. Kalbim bir boşluktaydı. Bu konak bana buz gibi geliyordu. Oysa hava sıcaktı. Tanımadığım bu insanlarla aynı evde kalmak kalbimi incitiyordu. Kimsesizdim. Anneme çok kırgın hissediyordum. Ablalarıma da belki biraz. Öz annemin ve öz babamın beni görmezden gelmesi de beni kırıyordu. Bana karşı neden böyle bir tavır takındıklarını bilmiyordum.
Sadece kırgın ve yorgundum.
Bana verilen odadaydım. Akşam güneşi batmak üzereydi. Okuluma devam etmem gerekiyordu ancak konak fazla karışık olduğu için bu aralar birilerine bu konuyu açmaktan çok çekiniyordum. Zaten oldukça görünmezdim. Asım Bey ve İnci Hanım hala Leyal'in yanındalardı. Bu akşam ise abiler gelecekti bundan dolayı evde bir hayli hazırlık vardı.
Bende kendimi odaya atmıştım. Kulaklağımı takıp müzik dinliyordum. Arada bahçeye bakıyordum camdan. Dün gece Dede bütün ahileri teker teker aramıştı. Aslında Tuğrul, Yiğit ve Bora Bey abiler buradaydılar ancak şirkette fazla yoğun olduklarından dolayı eve uğramıyorlarmış. Belki de benden dolayı evlerine gelmiyorlardı.
Bu düşünce beni incitti. Gerçekten bu kadar istenmiyor muydum? Aslında Selimi de pek fazla sevdikleri söylenemezdi. Sonuçta İnci Hanımdan nefret ediyorlardı. Bizden de etmeleri gayet doğaldı. Gözlerimi ahşap tavandan çekmeden bunları düşünüyordum ki odanın kapısı ani bir şekilde açıldı. İrkilmiştim, içeriye giren kişiye baktığımda Selimdi.
"Aşağıya gelmeyi düşünmüyor musunuz prenses!?"
İğneleyici bir üslupla konuşmasıyla yüzümü buruşturdum. "Aşağıda bana ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum."
"Kimin ihtiyacı olacak kızım sana! Abimler geldi ve Dedemler seni de çağırıyor. Malum kendin teşvik edemiyorsun! İllaki ayağına gelicez hanımefendinin!"
"Bana olan bu nefretin nereden geliyor? Daha bu konağa geleli sizinle tanışalı 1 hafta bile olmadı! Üstelik benden hoşlanmamış olabilirsin ama neden bu sürekli laf sokma çabaların?"
Çenesini sıktı ve dudaklarını yalayıp ellerini saçlarından geçirdi. Ben ise dik dik yeşil gözlerime bakmaya devam ediyordum.
"Neva aşağıya in!" Dedi ve kapıyı da çarpıp çıktı. Haspam! İşi gücü yok benimle kötü çocukçuluk oynuyor. Telefonumu ve kablolu kulaklığımı yatağın üzerine bırakıp odadaki biy aynasının önüne geçtim. Dağılmış saçlarımı düzelttim ellerimle. Tekrar yatağa uzanıp telefonumu aldım. Elimi kapıya uzatırken derin bir nefes aldım. Umarım beni seversiniz ve kırmazsınız. Bir hayal kırıklığını daha kaldıramam.
Aşağıya indiğimde herkes koltuklara dizilmiş ve sessizlik hakimdi. Karşıma ilk çıkan tekli koltukta oturmuş kalıplı bir adamdı. Gerçekten uzun boylu ve kalıplıydı. Siyah bir kot ve beyaz bir tshirt vardı üzerinde. Tabi bir de siyah bağcıklı botları. Saçları ise dağınıktı. Sanırsam ikinci ağabey Cesur'du.
Hemen çaprazındaki uzun koltukta takım elbiseli üç şık adam vardı. Onlar ikinci abiye nazaran daha beyefendi havaları vardı. Yiğit, Tuğrul ve Bora.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neva
AçãoNeva annesi ve ablalarıyla son derece sıradan bir hayat sürmektedir. Geleceğin bizlere ne getireceğini bilemediğimiz gibi geçmişin de neler getireceğini bilemeyiz. 17 yıl öncenin günahları bir mektupla ortaya çıktı. Geçmiş tüm günahları gün yüzüne ç...