5.BÖLÜM: Bilinenlerin Bilinmezi.

130 28 102
                                    

Hayaletlerim...... Ben geldim........ Birazcık Retro takılalım dedim. ŞARKILARI DİNLEMEYİ UNUTMAYIN HEPSİ ÇOK SEVDİĞİM PARÇALAR. caps lock açık kalmış yeni fark ettim ama düzeltmeye üşendim. kusura bakmayın, yorum yapmayı, takip etmeyi ve yıldıza basmayı unutmayın hayaletlerim seviliyorsunuz....

Bana ulaşabileceğiniz adresler;

Instagram: aew.lya

Twitter: aew.lya


5.Bölüm: Bilinenlerin Bilinmezi

Seyyal Taner, Son Verdim Kalbimin İşine


"Kayıplar vardır, kaybolanların içinde. Oysa  bulunmamışı kaybetmek değil midir asıl kayıp?"

Tarık'tan;

Onu şaşırtmıştım,  masumluğu kendini ele vermesine neden oluyordu ama o bunun farkında değildi. Arayan Ayazdı, sürekli başını belaya sokan ve benim gidip almam gereken dostum. Bir şey yapmadan önce, arayan barmene beni beklemelerini söyledim, bu salak yine şarkı söyleyip insanların kafasını patlatıyordu kesin. Okulun hemen arkasına park ettiğim siyah arabaya atladım ve Ayaz'ın olduğu bara gittim. Komşu çocuğuydu Ayaz benim için, ta ki omuz omuza verip hayatın karşısında dimdik durduğumuz güne kadar. Barmenin attığı konumla Ayaz'ı buldum, tam tahmin ettiğim gibi sahneye çıkmış elinde mikrofon şarkı söylüyordu.

"Son verdim kalbimin işine... Aklım ermedi gidişine..." 

Ayaz sarhoş bir şekilde şarkı söylüyordu, berbat haldeydi, elinde şişe kızlara göz kırpıp duruyordu, bu çocuğun aklı olduğundan bir kez daha şüphe ettim. "Yeter ama biz seni dinlemeye mi geldik!" 

"Biri indirsin şunu sahneden!" 

Herkes bir ağızdan bağırıyordu ama Ayaz inmemek için diretiyordu, daha fazla olay çıkarmaması için gidip onu oradan indirmem gerekiyordu, "Tamam, ben çok özür dilerim hemen arkadaşa müdahale edeceğim, rahatınıza bakın." dedim insanları yatıştırmaya çalışarak "Kararlıyım onu bırakmaya... Tak dedi artık canıma..." Ayaz şarkıyı söylemeye devam ediyordu, hemen sahneye koştum ve kolundan tutup indirdim ama o hala devam ediyordu, anlaşılan baya içmişti, aptal herif.

"Yıllardır gülmedi yüzüm bir an! Sonunda baktım ki hep zararla ziyan..." anlamsız bir şekilde şarkıya devam ediyordu, sallanıyordu ve ağlıyordu, üzülsem mi bu haline yoksa sabaha kadar tekme tokat dövsem mi karar veremedim. "Abi, arkadaşı götür buradan, mekanda insan kalmadı." dedi garsonlardan biri. "Tamam, götüreceğiz az sabredin," dedim tahammülsüz bir biçimde, "Borcumuz ne kadar ?" 

"Kırıp döktükleri mi yoksa hepsi mi?" dedi garson, tamam salak olabilirdi Ayaz ama bu kadar nefret edilmesi gereken biri değildi. "Hepsi aslanım, hepsi" dedim garsonun sırtına vurarak. Cebimden kartımı çıkardım ve garsona verdim, "Ne kadar gerekiyorsa çek buradan." garson karttan parayı çekmeye gittiği sırada Ayaz bana sarılmış bir sülük gibi duruyordu kolumda, "Oğlum yapışma lan, az geri dur!" dedim hiddetle, "Olmaz, olamaz, olmamalı susamam geri duramam ben yapamam..." dedi hem gülüyor hem de ağlıyordu, psikopat. "Derdim var, sen dert nedir bilir misin?" dedi alaycı bir tavırla, şeytan diyor çak ağzına bir tane dert ne demek görsün, yerle bir olsun. 

"Hay ben senin derdini de seni d-"  cümlemi tamamlamama müsaade etmeden işaret parmağını dudaklarıma bastırdı, "Deme öyle, güzel ağzına yakışıyor mu hiç, bak ciddiye alırım, alınırım." dedi, ben parmağını dudağımdan çekmeye çalışırken. "Al ciddiye al, çünkü senin yolun bok yolu bu gidişle." dedim, hiddetle. "Ay.. Hayal ettim yok yok olmaz, benim için değmez bunca işkenceye." dedi, söylediklerimden ne anlamıştı acaba? Garson kartı ve fişi getirdi, anında Ayaz'ın kolundan tuttum ve arabaya doğru sürükledim, benimle uğraşması bitmiş şarkıya devam ediyordu, "Her gün yeni bir aşk arıyor.... Kendini bilmem ki ne sanıyor...." 

DERİNDEKİ İZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin