17. BÖLÜM: Bir Nefes, Bin Can.

54 11 0
                                    

Bana ulaşabileceğiniz adresler;

Instagram: aew.lya

Kitaplarıma özel açılan hesap, mortemluna

Twitter: aew.lya

17. BÖLÜM: Bir Nefes, Bin Can.

Midnight Waltz, Adam Hurst

Ölü İhtimal, Baturalp

"Nefes alamıyorum dedim, nefesinim dedi. Ben bir çok kez nefessiz kaldım. Peki o bunu hissetti mi?"

Kanatan tarihlerden yalnızca biri...

Hava güneşliydi, küçük kız babasının omuzlarında sahil boyu kahkaha atıyordu. Sonunda gelmişti babası. Onu oradan bir kaç saatliğine de olsa çıkarmıştı ve en sevdiği yer olan kumsala getirmişti. Babasının omuzları üzerindeyken hayranlıkla etrafını izledi küçük kız, güneş tenini yakmıyor ama üşümesini de engelliyordu.

"Baba, annem niye bizimle gelmiyor?" diye sordu küçük kız. Hala babasının omuzları üzerindeydi. Babası kısa bir sessizliğin ardından, "Gelecek kızım, bir haftaya kalmaz el ele yürüyeceğiz. Ailece." diye yanıtladı kızını. Küçük kız aldığı cevap karşısında sevinç doldu. Babası küçük kızını ellerinden tutarak omzundan indirdi ve aynı boya gelebilmek için diz çöktü.  "Hava çok güzel, bak arkadaşların ne güzel denize giriyorlar. Sende girmek iste misin?" diye sordu. 

Küçük kız kafasını denizin olduğu yere doğru çevirdiğinde kalbi hızla atmaya başladı, elleri titredi, midesi bulandı, nefes alamadı... Yaşıtı olan herkes suyla oynuyor ve eğleniyordu. Küçük kız başını panikle iki yana salladı. Su onun için eğlenceli değildi çünkü. 

"Ha-hayır. İstemiyorum baba. Suyla oyun oynanmaz. Boğulacaklar, canları yanacak." diye konuştu ağlamaklı bir sesle, babası küçük kızı anlamıyordu. Kaşları çatıldı, "Su kimsenin canını yakmaz kızım, hem arkadaşl-" küçük kız ince parmaklarını babasının dudaklarına bastırdı ve susturdu.

"Onlar benim arkadaşım değil." diye bağırdı küçük kız. Kollarını göğsünde bağlayıp kafasını yana çevirdi. Dakikalardır onları izleyen ve her adımlarını takip eden küçük çocuğa ilişti gözler. Küçük kız işaretparmağıyla babasına çocuğu gösterdi, "O olsun arkadaşım, bak o da yüzmüyor. Sudan uzak duruyor, o olsun arkadaşım." diye diretti. 

Babası küçük kızın gösterdiği yere baktı, yeşil şortu ve beyaz tişörtü ile pufların üzerine oturan çocuğu gördü. Bir yerlerden tanıyordu ama nereden. Küçük kız babasının yanından hızla ayrılıp pufların üzerinde oturan çocuğa koştu. Küçük kız çocuğun dibine kadar geldiğinde çocuk heyecanla oynadığı kumu bırakıp ayağa kalktı ve ellerini silkeledi. Tırnaklarının arası yine pislenmişti, babası çok kızacaktı. 

"Arkadaş olalım. Ben denize girmek istemiyorum." dedi küçük kız. "Sevda benim adım, senin ne?" Küçük çocuk doğrultulan soru karşısında ne diyeceğini bilemedi, sadece çığlıklarını duyduğu küçük kız şimdi karşısındaydı. Annesi evde konuşurken duymuştu Generalin kızını kumsala getireceğini bu yüzden de koşa koşa gelmişti. Küçük çocuk kızın uzattığı ele baktı ama elini uzatamadı. Arkasına gizledi ellerini çünkü pistiler, tırnaklarının arası kum doluydu. "Be-benim mi adım ney?" diye sordu küçük çocuk kekeleyerek.

Küçük kızın babası hızlı adımlarla yanlarına geldi, "Kızım ne diye fırlıyorsun birden?" diye sordu nefes nefese. Küçük kız babasına aldırış etmeden, "Evet senin adın?" diye sordu çocuğa, ellerini beline yerleştirdi.

DERİNDEKİ İZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin