16. BÖLÜM: Bedel

67 12 0
                                    


Bana ulaşabileceğiniz adresler;

Instagram: aew.lya

Kitaplarıma özel açılan hesap, mortemluna

Twitter: aew.lya

16.Bölüm: Bedel

Kahraman Deniz, Garezi Var.

"Sanki tüm zamanlar bir bıçağın ucunda toplanmış bileklerimi kesiyordu, kan kaybediyor ama ölemiyordum."


Güçlü durmak gerek bazen. Ya da güçlü olduğunu düşünmelerini sağlaman. 

Ağlaman gerek bazen, içindekini dışa vurman kırıp dökmen gerek. Kendini belli etmelisin ki bunun bir direniş olduğu anlaşılsın. Hayata diren, ölüme, aşka diren, en çokta acıya diren. Tüm bunları başardığında bekle. Hazin sonu. Senin için gelen o sonu bekle... 

Direndim.

Annemin sevgisizliğinin karşısında dimdik durdum, babamın ikilemleri arasında kaldım. Sevmek zorunda olduğu bir parçasıydım babamın. Annemin gözünde o bile yoktu gerçi. Çokça direndim. Kendime, anneme, babama, hayallerime.

Yenildim.

Büküldü belim sevgisizliğe. Anneme yenildim sever diye, sevmedi. Babama yenildim anlar diye, anlamadı. Hayata yenildim canımı alır diye, almadı. Aşka yenildim sesimi duysun diye, duydu. Çığlıklarımı kestiğim an duydu. 

Ama kaybettim diyemem. 

Aklım emanet bedenimde, sevgim baki kan pompalayan kalbimde. Kaybetmedim. Öğrenmeden kaybetmezdim ben. Öğrenirsem felaketim olurdu her şey. Ben öğrenmeyeyim, can olsun herkese bu bedendeki kalpte. 

Tarık'ın telefonu çalalı yarım saati geçiyordu. Tahmin ettiğim gibi yolumuz hastaneye düşmüş ve gelmiştik. Büşra'nın babası onu bulmuş ve silahını ateşlemiş. Asaf ameliyathanenin kapısında volta atıyordu. Onun yanındayken olmuş her şey. Anlattığına göre birlikte yürürlerken belirmiş ve yargısız infaz yapıp ateşlemiş silahını. Adi herif. 

Tarık karşımdaki duvara sırtını vermiş duruyordu, kalbim bir an olsun sakinlemiyordu. Çünkü içeride yatan canımdan öte bildiğim arkadaşımdı. Her ne kadar omzundan vurulduğunu ve ciddi bir şeyinin olmadığını bilsem de. 

"Nerde o?" diye sorarak sessizliği bozdum. 

Asaf adımlarını durdurdu ve yüzüme baktı, "Gidip hesap mı soracaksın?" dedi. Oldukça ciddiydi. Göz devirdim, "Daha fazlası." dedi. "Canından edeceğim onu." 

Asaf üzerime doğru adımladığında Tarık yaslandığı duvardan ayrıldı ve omuzlarını geri verdi. Bir iki adımla yanımda bitti Tarık. Asaf hala üzerime geliyordu fakat ben olduğum yerde saplanmış gibi duruyordum. "Benden önce yakalarsan neden olmasın." dedi sert bakışlarının ardından. Tam ağzımı açıp cevap verecektim ki koridordaki ayak sesleri daha yakından gelmeye başladı, kafamı omzumun üzerinden çevirdiğimde bizim çocukların geldiğini gördüm. Hepsi panikle karşımızda dikildiğinde açıklama yapmamız gerekiyordu. 

"Nasıl oldu?" diye sorup ortaya atılan Sarp oldu, gözlerinden ateş çıkıyordu. Sesi oldukça sertti. 

Neşe ve Ayaz da bekliyorlardı bu sorunun cevabını. Tarık, "Babası bulmuş, gördüğü ilk yerde de sıkmış. Ama iyi birazdan çıkar." dedi sakin bir sesle. Sarp sık sık nefes alıyordu. Neşe, "Kim bilir nasıl hissediyordur." diye iç geçirdi hüzünlü bakışlarının ardından. Asaf ellerini saçlarının arasına daldırmış karıştırıyordu ki Sarp'ın, "Adamı durduramadın mı? Kaçıp giderken izledin mi?" demesiyle durdu. Çenesini sıkıyordu çok bariz. "Büşra kan kaybederken o orospu çocuğunun peşinden mi gitmem gerekiyordu?" diye tısladı dişlerinin arasından. 

DERİNDEKİ İZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin