Merhabalar. Nasılsınız?
Keyifli okumalar.
Not; bölümde +18 kısımlar vardır. Bilginize.
Kahvehane dağılana dek konuştuk, aldığımız kararlar ise netti. İkimiz de tetikte duracak, burun deliklerimizi alabildiğine açıp kötü kokunun yuvasını bulacaktık.
Diğer aldığımız karar ise, yakın olmaktı. Koçer'in hep istediği gibi. Ramazan babam varken dikkat edecektik ama Meliha anneme oynayacak, belki gereğinden fazla yakın olacaktık birbirimize.
Böylelikle niyetini kavrayacaktık. Eğer bizi, bir görmekten haz duyarsa bu kez Hasan'ın niyetini sorgulayacaktık.
Uzun zamandır böylesine bir olmamıştık. Yazık ki, farkettiğim tek şey bu değildi üstelik. Biz aylar geçmesine rağmen hala biraz yabancıyık birbirimize.
Aldığımız kararı uygulamak amaçlı, beraber çıktık odalıktan. Gözlerimi salonun camına sabitledim, Koçer birden sağ elimi avucu içine sığdırırken farkettim ki o da pencereye dikmişti gözlerini.
Gözlerimi ondan ayırıp, tekrar pencereye sabitleyince Koçer'in niyetini anladım. Perdenin titrediğini gördüm o an.
Yüreğim çok kırılmıştı, o ihtimaller, kurgular gerçekleştikçe de kırılmaya devam edecekti. Kendimi iyi düşünmeye zorlasam da, bundan sonra olmayacaktı biliyordum.
Eve adımlamaya devam ettik, el ele. Koçer kapıyı açtı ve eve girdik yine yan yana. Koçer'e baktığımda yutkunduğunu gördüm. Bana ağırsa, ona bir on kat daha ağırdı tüm bunlar. Ardından derin bir nefes alıp, yüzüne bir tebessüm kondurup salona girdi.
Bende Koçer gibi, dudaklarıma bir gülüş kondurup salona geçtim. Ramazan amca ve Meliha anne koltuğun üzerinde oturmuş sohbet ediyorlardı. Bende Koçer'in yanına oturdum.
Ramazan babam, "Oğlum. Nerede kaldınız? Annene de haber etmemişsiniz. Yalnız kalmış." Dedi sorgulamaktan çok ayıplarcasına bir ses tonu ile. Koçer, "Baba, Umay'la az işimiz vardı. Hallettik geldik." Diyerek kısaca cevapladı onu.
Meliha annemin yüzü düşmüştü. Ardından Ramazan babam, "Neyse, ben abdest alayım. Yatsıyı kılmayı unutmuşum." Diyerek ayaklandı.
O odadan çıkınca Koçer, "Gülüm, bir keyif kahvesi yapsana içelim. Neşem pek yerinde şükür." Dedi sanki çok mutluymuş gibi. Meliha anne, "Oğlum, güzel haber falan mı var. Ne bu neşe? Babanın yanında da, dip dibe oturmuşsunuz." Dedi direkt kınarken.
Ben ayaklanırken, "Mutluyum anne, karımı seviyorum. Başka sebep yada habere gerek varmı?" Dedi. Ben mutfağa geçtim direkt. Hepimize kahve yaptıktan sonra içeri döndüm.
Yokluğumda ne konuşuldu bilmem ama Meliha anne oldukça üzgün duruyordu. Yüreğim paramparça olsa da, sükunetimi korudum, yüzümde aptal bir gülümseme ile kendimi gizleyerek.
Kahveyi önce Meliha anneme uzattım, sessizce aldı kahvesini. Ardından Koçer'e uzattım. Ramazan babam gelmemişti henüz salona. Tepsiyi kenara bırakıp, kendi kahvemi de alıp yine Koçer'in yanına oturdum. Koçer kahveyi tek eline almış içerken, diğer elini ardımdan sarıp kolunu omzuma atmıştı. Kahvesini hızla bitirdikten sonra, "Yorgunsun ama elinden kahvemi içmek çok güzel." Dedi bana fısıldıyor gibi yaparak.
Başımı önüme eğdim, ima ettiği şeyi anladığımı belirterek. Sonuçta bizi odalıktan çıkarken görmüştü, ya o yada Ramazan babam. Meliha annem sıkkın bir soluk bıraktı havaya. Ardından, "Tövbe estağfurullah," dedi bizim gibi fısıldar bir tonla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntisab
ChickLitKapak için @eskalayci_ 'ya sonsuz teşekkürler❤️ İntisab kelime anlamı ile; Bir yere, bir kimseye mensub olmak, bağlanmak anlamlarına gelen Arapça kökenli ve Osmanlıca da çokça kullanılan bir kelimedir. Herkese küs, herşeyden kaçmış bir kadı...