Gece boyunca Niko amca ile sohbet ettik, hep yaptığımız gibi ondan akıl aldık. Dinledik, anlamaya çalıştık. Bir insanın hayatına girebilecek en mükemmel karakterdi Niko amca.
Bu sırada, çayımızı tazelemesi için sürekli Koçer'e direktif vermişti. Onun yeni ve daha sevimli halini Niko amca da sevmişti.
Niko amcanın esnemesi arttığında, "Gözlerim kapanmak üzere, ben yaşlı bir adamım çocuklar. Yarın devam ederiz sohbete. Hadi kalkalım artık." Deyip ayaklanmıştı.
Salonun karşısında olan küçük odaya ilerleyince, "Senin odan yukarıdaydı Niko amca, neden oraya gidiyorsun?" Diyerek sordum büyük bir merakla. Bana dönüp gülümsedi, "Orası benim için sevdiğim kadını andığım yer kızım, orada hiç onsuz uyumadım ben. Bazen onu anmak için orada yatarım ama o kadar. Hep birgün çocuğumuz olursa, onlara vermek isterdi o odayı ama malum işte. Siz gelin yanıma, beraber uyuyalım madem bugün de bu yaşlı adam huzurla uyusun." Dedi sevecen bir şekilde.
Onu anlıyorum diyemezdim ama galiba yüreğini artık hissediyordum. "Olur tabii, sen Koçer ile uyu. Ben yere döşek atarım varsa," deyip kıkırdadım. "Ben o koca adamla nasıl sığayım küçük yatağa kızım. Aman yanında uyusun. Siz yerde yatın, ben yatağımda." Deyip, yorgan ve döşeğin yerini söyleyip odaya girdi.
Koçer'in yanına gidip anlattım Niko amcanın isteğini. Üzülmüştü, hak vermişti. Beraber gömme dolaptan döşeği ve yorgan, yastığı alıp küçük odaya girdik. Niko amca yatağına sinmiş, bir eli çenesinin altında bize gülümseyerek bakıyordu, uyumamıştı.
Daha çok düşünür gibi bir hali vardı. Ben tekrar çıkıp, salona dönüp üzerimi değiştirdim. O sırada Niko amca Koçer'e kızıyordu. Yanlarına gittiğimde, Koçer yatağa zorla girmeye çalışıyordu Niko amca ise "Kapıda yat," deyip kovmaya çalışıyordu yalandan bir serzeniş ile. Koçer haline kahkahalar atıyordu. Onu babası ile bu kadar yakın görmemiştim hiç.
Niko amca da kahkaha atmaya başlayınca, "Koçer hadi üzerini değiştir, üzme Niko amcamı," deyip kolundan tutup kendime çektim. Hala gülmeye devam ederken, ben çaba sarfetmeden ayağa kalktı ve bana göz kırpıp odadan çıktı. Niko amca gülüşünü sonlandırmış, başını yastığa koymuştu dudaklarında tebessüm asılı kalmışken, "Çok değişmiş, aslında çocukken de bana takılırdı böyle ama babası kızdığı için bıraktı, çekti kendini. Umarım hep böyle kalır, umarım yarını da atlatır kızım." Dedi dalgınca tavana bakarken.
Yatağa uzanıp, kalın yorganın içine girdim. Ben de tavana bakıp, "İnşallah Niko amca. Yine de o kadar düşünmüyorum ben bunu. Çünkü artık eminim ki, yapmam gereken herşeyi doğru yaptım bu sefer ben. Söylediğin gibi ona bir şans verdim. Allah şahit, bu şansını da çok çok güzel değerlendirdi. Amma velakin, kendi bilir artık yani. Üzülme sende düşünüp, düşünüp." Dedim soluma dönüp, Niko amcaya bakarken.
O an farkettim ki, uyumuştu Niko amca. Sessizce güldüm ona. Şükürler olsun ki, onunla tanışabilmiştim. Koçer kapıyı biraz sesli açınca, yerimde doğrulup elimle Niko amcayı gösterdim hemen. Alt dudağını ısırıp, yavaşça kapıyı kapattı.
Sessizce yatağa girdi. "Hayırlı geceler, Umay'ım." Dedi bana dönüp. "Hayırlı geceler sevgilim," diyerek cevapladım onu. Aramızda biraz mesafe bırakmıştık. İlk defa bir büyüğümüzün yanında uyuyacaktık. Aslında Niko amca üzülmeyecek olsa bunu kabul etmezdik ama o bizi gerçek bir evlat olarak görmüş, yalnız uyumak istemediğini söyleyince bizde gerçek birer evlat gibi dileğini yerine getirmiştik.
Yapayalnız biri için, lütuftu evinde bir ses olması. Uyurken başka birilerinin nefesini hissetmek istemesi, doğaldı. Keşke dedim içimden Niko amcam da bizimle gelebilse, ömrümüz akarken bize eşlik edebilse o güzel yüreği ile. Fakat o eşinin emanetini, elinin değdiği bu evi bırakmazdı biliyordum. Teklif bile edemezdim bu yüzden, şayet ondan duymuştum o güzel aşkı ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntisab
ChickLitKapak için @eskalayci_ 'ya sonsuz teşekkürler❤️ İntisab kelime anlamı ile; Bir yere, bir kimseye mensub olmak, bağlanmak anlamlarına gelen Arapça kökenli ve Osmanlıca da çokça kullanılan bir kelimedir. Herkese küs, herşeyden kaçmış bir kadı...