Tuzak

788 56 2
                                    

Karşımda gördüğüm kişi Jessica'ydı. "Ne işin var burada?" diye sordum. Gülümseyerek baktı. "Nerede kaldın Natali? Ağaç oldum burada." dedi sahte kırgın bir sesle. Kaşlarımı çattım. "Ne istiyorsun? Git evimden!" Jessica yüzündeki gülümseyle bana doğru yaklaştı. Ben de doğal olarak geri adım atıyordum. "Ne o? Korktun mu?" diye sordu. Cevap vermedim. Hâlâ üzerime yürüyordu. O sırada birisine çarpmamla ikimiz de durduk. Jessica'nın yüzündeki gülüş solmuştu. Bu sefer geri adım atan oydu. Anlam veremeyerek baktım ona. Arkamı döndüğümde Daniel gelmişti. Derin bir nefes aldım. Jessica gitmişti. "İyi misin?" diye sordu. Hızla kafamı salladım. "İyiyim. Sen... nerden anladın?" gülümseyerek bana baktı. "Anlamadım. Telefonun arabada kalmıştı. Sana geri vermek için döndüğümde kapın açıktı." dedi. Derin bir iç çektikten sonra Daniel'e sarıldım. Birlikte odaya çıktık. Daniel kapının orada durdu. Kaşlarımı çatarak baktım. "Ne oldu?" Daniel bir adımda dibimde bitmişti. Kendine çekti. "Çok güzelsin." dedi. Kalbim çok hızlanmıştı. Daniel yavaş yavaş dudaklarımı yaklaştı ve öpüşmeye başladık. Hızlı ve tutkulu bir şekilde öpüşüyorduk. Beni yatağa yatırdı. Daniel tişörtünü çıkardı. Boynumu öpmeye başladı. Daniel çok kaslıydı. Ve bu çok tatmin edici. İkimiz de kendimizden geçmiştik...

***

Sabah uyandığımda Daniel yanımda yatıyordu. Banyoya girdim. Aynada biraz kendime baktıktan sonra küvete girdim. Çok yorgundum. Banyo ettikten sonra üzerimi giyip içeriye gittim. Daniel hâlâ uyuyordu. Gülümseyerek yanına gittim ve yanağına, dudağına, boynuna, göğsüne öpücük konduruyordum. En son yine dudağından öpecekken kafama bastırdı ve uzunca öpmemi sağladı. Geri çekildiğimde söyleniyordum. "Ya uyanık mıydın? Niye kalkmadın?" diye sordum. "Uyanık değildim. Yeni uyandım." dedi. Gülümsedim. "Hadi okula gitmeliyiz." dedim. Oflayarak beni kendine çekti. "Bugün burada yatakta kalsak olmaz mı?" dedi. Üstüne yattım. "Hayır, olmaz. Hemen okula gitmeliyiz hadi." dedim.

***

Hazırlanıp okula geldiğimizde Maria hiçbir yerde yoktu. Mike'ın yanına gittim. "Hey, Mike! Selam." "Selam. Ne oldu telaşlı gibisin?" oflayarak gergin bir şekilde konuşmaya başladım. "Maria'yı bulamıyorum. Nerede?" Mike düşünceli bir şekilde baktı. "Derek'te yok. Bilmiyorum. Bir şey olmuş olamaz değil mi?" sinirlerim bozulmuştu. "B-bilmiyorum!" dedim. Hepimiz bir yerlere bakıyorduk. Ben tam soyunma odasına gelecekken telefonumun titremesiyle durdum. Mesaj Maria'dandır diye bir umutla baktım telefona. Ama bilinmeyen numadandı. Mesajda şöyle yazıyordu:

Bilinmeyen: 10 dakikaya ormanın oradaki depoya gel. Ve bunu birisine anlatırsan her şey kötü olur. Gecikirsen olacaklardan ben sorumlu değilim. Hadi bakalım. 9 dakika 59 saniye. 9 dakika 58 saniye. 9 dakika 57 saniye...

Bu kim ya? Ne saçmalıyor bu?! O sırada telefonum yine titredi ve bir fotoğraf geldi.

Fotoğrafta Maria vardı. Dayak yemişti. Aman tanrım! Hızla koridorda ilerlerken Daniel karşıma çıktı. "Maria'yı buldun mu?" diye sordu. "Ben! ..." düşündüm. "Birisine anlatırsan her şey kötü olur." "Yok... bulamadım. Sen?" olumsuz anlamda kafa salladı. Bir an önce gitmem gerekiyordu. "Biraz eaha arayalım." dedim. Kafa salladı ve ayrıldık. Hızla okuldan çıktım ve ormana koşmaya başladım.

***

Yaklaşık 7 dakikadır koşuyorum ve şu an ormandayım. Çok yorgun düşmüştüm. Biraz soluklanıyordum. Kafamı kaldırdığımda depoyu gördüm. Hızla oraya koşmaya başladım. Soluk soluğa kalmıştım. Depoya girdiğimde seslenmeye başladım. "Maria!" ses yoktu. Saate baktım. Daha 1 dakika vardı. "Maria! Neredesin?" gözlerim etrafta dolaşmaya başladı. Kimse yoktu. Bir anda deponun kapıları kapanmaya başladı. Hızla arkamı kapıya doğru döndüm. Ne oluyordu? "Neler oluyor?!" kapıya doğru koşmaya başladım ama yetişemedim. Kapı kapandı. O sırada arkamdan ses gelmeye başladı. Arkamı döndüģümde Jessica ve sürüsü vardı. Tuzağa düşmüştüm...

Genç KurtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin