1

322 32 48
                                    

    1 yıl 2 ay. Artık hiçbir şey hissedemiyorum. Yine de neden bu lanet mezarı ziyarete geldiğimi de bilmiyorum. Kafam allak bullak. Sadece ayaklarım beni nereye götürüyor ise oradayım. Oikawa'nın ölümü beni çok etkilemişti. Depresyondan yeni yeni çıkabilmişken hala burada ne yaptığımı sorguluyordum. Kabul ediyorum, Oikawa ile ilişkimiz toksikti ama kollarımda ölmesi fazlasıyla travmatikti. Yine de kabullenmiş bulunmaktayım her şeyi.

    Aklımdan bu düşünceler akıp giderken yanımdaki mezardan bir kaç cam tıkırtısı duydum. Büyük ihtimal biri içiyordu. Ağlama sesleri ve yakınmalar kulağımı tırmalarken dinlemeye karar verdim.

    "1 yıl oldu pislik... Ben hala neden buradayım? Neden öldün ki? Ben seni çok sevmişim..."

     Bu yakınmalar içime oturdu diyebilirim. Gerçekten çok içli ağlıyordu ve benim aksime o atlatamamıştı sevgilisinin ölümünü.

      "İntihar çözüm değildi." Dedi son iç çekişinde. Belli ki gerçekten sarhoştu ve sızmak üzereydi. Ona arkam dönüktü ve asla ona dönmedim. Zaten saat çok geçti, etraf karanlıktı. Zar zor görmeye çalışmaktansa onu uzunca bir süre dinledim. Sonra ani bir kararla yardım etmeye karar verdim. Neden mi? Canım istedi. Dürtü diyelim.

      Ayağa kalktım ve mezarlığın mermerine uzanmış bir beden gördüm. Benimkine kıyasla ufak tefek olan bedenini kolayca kendime çevirdim. Pek bir şey görünmüyordu ama olsun. Loş ışıkta seçebildiğim kadar yüzünü görmeye çalıştım. Belli ki gözleri şişmişti.

    "Sen kimsin?" Dedi ağlamaklı sesiyle.
"Ben Kageyama. İnanın burası sizin için çok tehlikeli. Saat geç ve sarhoşsunuz. İzin verirseniz yardım edebilirim."  Bir kaç kere göz kırpıştırdı ve ayağa kalkıp sirkelendi. "Bakarız..." Dedi ve kucağıma yapıştı. Evet süper... Neyse sonuçta kusmadı değil mi?

    Zayıf olduğu için taşımak kolay oldu. Arabaya yatırdım ve kusarsa diye eline poşet sıkıştırdım. Biraz bekledikten sonra uyandırmayı denedim ama asla uyanmadı. 1 saate yakın bekledim ama uyanmayınca birinin gelip onu alması gerektiğini düşündüm. Üstünü aradım ama telefonu yoktu.
Cidden onu alması için de kimseye ulaşamadım. Ayrıca burada beklemek aşırı canımı sıktı. Neden yardım ettim ki diye düşünmekten kendimi alamadım lakin onu burda bırakmaya da gönlüm el vermedi. Son çare eve götürmeye karar verdim.

   İçten içe yanlış karar vermediğimi umarak eve sürmeye başladım. Turuncu saçlı adam ise hala derin uykusundaydı.

  

   Uzun zamandır aklımda olan bir kurguydu ve sonunda başladım umarım yarım kalmaz.

cemetery/kagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin