5

119 26 29
                                    

There's a hole that you fill
You fill
You fill...

"Öncelikle sanatçı olmana çok sevindim. Bilmiyorum ama bu bende hep vardı, sanatçılara ayrı saygı duyarım." Hinata gülümsedi.

"Bunu duyduğuma sevindim! Sen de anlat hadii..." Dedi uzatarak.

"E peki madem. Ben Kageyama Tobio 25 yaşımdayım ve bir şirkette henüz yöneticilik için staj yapıyorum diyebilirim. Torpil de var tabii. Babamın arkadaşının şirketi. Babam ölünce beni yetiştirmek istediğini söyledi. Ya işte Oikawa'nın babası, ölen sevgilimin. Orda çalışıyorum şu an. Üniversite de işletme okudum zaten. Ama içimde hep bir siyaset okuma isteği vardı. Bilmiyorum. İkinci üniversiteyi okumaya mental sağlığım el vermedi. Zor. Off..."

Bunları yavaş yavaş kahvemi içerken anlattım. Hinata konuştukça açılıyor gibiydi. Kahve de iyi gelmiştir zaten.

"Neyse sen bunları boşver şimdi. Kahve iyi geldi mi?"

"Evet, evet teşekkür ederim Kageyama. Bugün cumartesi değil mi?" Dedi

"Evet, neden ki?" Hinata bunu demem üzerine bilmem kaçıncı sigarasına uzandı. İç çekti.

"Böyle deli gibi sarhoş olmamın sebebi Atsumu'nun ikiziyle kavga etmem. Kalacak yerim olmadığı için onun yanında kalıyordum ama beni sevmez. Dün de deli gibi kavga ettik. Harika, cidden gidecek yerim yok. Bugün cumartesi ve evde değil o yüzden eve uğrayabilirim... Sanırım?"

Yüzünü sıvazladı. "Bak Hinata, kanım sana ısındı. Bir müddet burada kal. Sonra bir yer buluruz kalman için. Yalnız tek şartım ben evde olmadığım sürelerde ev işlerine bakman. Anlaştık mı?" Hinata'nın gözleri fal taşı gibi açıldı. Ben neler diyordum gerçekten. Hiç benlik hareketler değil. Saçmalıyorum sanırım, hislerimle hareket ederek.

"KAGEYAMA SEN BANA TANRININ BİR LÜTFU OLMALISIN!" diyip sehpanın üzerinden bana sarıldı. Tek elimle sırtını sıvazladım.

"Önemli değil. Sonuçta içimden geldiği için yapıyorum." Dedim.

"Tamamdır o zaman. Ben de kısa sürede kendimi toparlayıp, sergim için çalışmaya başlayacağım!" Hinata bunu diyince aklıma belki birbirimizin içindeki boşluğu doldurabileceğimiz geldi. Değişik hissettim. Şans ya da tesadüf ama bu kişi bana farklı hissettiriyordu. Konuşmasını, mimiklerini gıcık olmama rağmen akşama kadar izleyebilir ve onu dinleyebilirdim.

"İkimizin de hayatı bok gibiymiş, değil mi?"
Gülümsedim. Ama bu gülümseme acının tatlı tebessümü idi. "Mezarlıkta tanışan insanların hayatı ne kadar iyi olabilir ki?"

"Haklısın sanırım." Dedi Hinata. İyice salıncağa gömüldü.

"Sanırım çok sevdin salıncağı?" Dedim.
Yine o küçük çaplı kahkahasından patlattı. "Evet... Ayrıca evin çok güzel. Mutfağa bayıldım. Sen bir şeyler hazırlarken tezgaha oturmak zevkliydi."

Tezgaha oturduğunu doğru düzgün fark edememiştim bile.

Güneş doğuyordu. Hava iyi kötü aydınlandı.
"Hinata, hadi gel sana rahat bir şeyler vereyim. Doğalgazı da açalım." Hinata gülümsedi.
"Peki Kageyama!"

Hatalarım olabilir...

cemetery/kagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin