"Ne saçmalıyorsun Hinata?"
"Uh, neyse önemli değil."
"Bunları diyip kenara çekilmek yok öyle artık." Dedim ve salıncakta oturan Hinata'nın üzerine eğildim. Tişörtümün yakasından tutup beni iyice kendine çekti.
"Rüyalarında adımı sayıkladığını duymak çok zevk verici Kageyama Tobio." Dedi ve neredeyse dudakları dudaklarıma değecek kadar yakındık. Nefesini yüzümde hissediyordum. Cidden, bu adam neden böyle yapıyordu? Ayrıca cidden o rüyaları görürken sayıklıyor muydum? Korkunç...
Beni geri ittirdi. "İyi geceler Tobio." Dedi. Bu ne samimiyetti gerçekten? Gıcık herif!
"Ayrıca unutma, sergi 15 gün sonra. Sadece 15 gün daha sabret. Sonra benden kurtuluyorsun." Dedi ve gitti. Artık balkonda Gece ile ben tektik. O da şaşırmış gözüküyordu.
Aslında Hinata'ya karşı hislerimi reddetmek saçma olurdu ama artık yeni ilişkiler imkansız geliyordu. Tamam, Hinata'ya gıcık ve sevimsiz gibi şeylerle hitap ediyor olabilirdim lakin aslında o gayet sevilesi, yetenekli, iyi kalpli ve gayet güzel bir insandı. Sadece bazenleri zıtlaşıyorduk. Bu gece kafamda bir şeyler oturmuş olsa gerek.
İlk olarak Hinata'yı sevdiğimden eminim. İkinci olarak ise ondan kurtulmak istemiyorum. Serginin olmasını istemiyorum, gitmesini istemiyorum. Ona çok alıştım. Her akşam onunla yaptığımız uzun balkon sohbetleri, kahve ve sigara molaları, birlikte yaptığımız kitap okuma saatleri ve o resim çizerken sohbet etmemiz benim için çok özledi. Ama o ne düşünüyordu? Büyük ihtimal 15 günün bitmesini iple çekiyordu. Benim gibi bir insanla yaşamak gerçekten zorlayıcı olmalıydı.
⁄(⁄ ⁄•⁄-⁄•⁄ ⁄)⁄
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cemetery/kagehina
Fanfictionmezarlar bizden insanları alır lakin bazen bazı istisnalar olabilir. TW: intihar!